Yüce Rabbimiz Nisa Sûresi’nin 36’ıncı ayetinde: “Yakın komşuya, uzak komşuya… iyilik edin, güzel davranın” buyurmuştur.
Peygamber Efendimiz komşuluk hukukuna büyük önem verir, her zaman komşularını gözetirdi. Hadis-i şeriflerinde de: “Ev almadan önce komşu, yola çıkmadan önce de arkadaş araştırınız” (Taberânî, Kebîr, 4/268) buyurarak komşuluk hukukuna riayet etmelerini istemiştir.
Peygamberimizin evi; iki kötü komşusu Ebu Leheb ile Ukbe bin Ebi Muayt’ın evleri arasında idi.
Ebu Leheb Peygamber Efendimizin amcası idi. Yeğeninin Peygamber olmasına sevinip himaye etmesi gerekirken, aksine ona eza ve cefa veren azılı müşriklerin başında geliyordu. Hatta Peygamber Efendimize ilk karşı çıkıp Tebbet Sûresinin indirilmesine sebep olan Ebu Leheb olmuştu.
Bu sûrede: “Ebu Leheb alev alev bir ateşe girecek, karısı da boynunda liften örülmüş iple odun taşıyıcı olarak girecek” buyrularak Ebu Leheb’in de karısının da cehenneme girecekleri belirtilmiştir.
Ebu Leheb’in hanımı, Ebu Süfyan’ın kız kardeşi olup ismi Avrâ’, künyesi de Ümmü Cemil idi. O da hem kendisi Resûlullah eza ve cefa vermekten zevk alır, hem de kocasını tahrik ederdi. Ümmü Cemil geceleri dikenli ağaçları ve otları yüklenerek getirir, Peygamber Efendimizin geçeceği yerlere döker, kapısının önüne pislik atardı. İşte ayette geçen “odun hamalı” buna işaret etmektedir.
Odun hamalı, mecâzi olarak “nemmâm, kovucu, öteye-beriye laf götüren, fesatçı manasına da gelmektedir. Zemahşerî der ki: “İnsanlar arasında laf taşımakla kovuculuk eden müfside, “aralarında odun taşıyor” denir ki “aralarında ateş tutuşturuyor, şer getiriyor, demektir” (Muhtasar Hak Dini Kur’an Dili, s. 1390)
Bunlar komşuluk hukukuna riayet etmezler, aksine Peygamber Efendimiz’i rahatsız etmekten, ona eza ve cefa vermekten haz alırlardı. Efendimizi rahatsız etmek hususunda o kadar ileri gitmişlerdi ki, kesilen hayvanların işkembesini getirip Peygamberimizin kapısının önüne atarlardı.
Peygamberimiz bu iki komşusunun yaptıklarına üzülür ve: “Ey Abdimenâf oğulları! Bu ne biçim komşuluk?!” diye sitem ederek pislikleri kapısının önünden yayı ile ilerilere doğru iterdi. (Belâzurî, Ensâbu’l-eşrâf, I, 131)
Ebu Leheb bir gün getirdiği pisliği Peygamberimizin kapısının önüne dökmek isterken, Hazreti Hamza gördü. Pisliği onun elinden alıp onun başına döktü! Ebu Leheb pislikleri başından yere silkerken, Hazreti Hamza’ya: “Ahmak!” diyerek hakaret etti. (Belâzurî, aynı yer)
Ebu Leheb, yaptığı bu kötülükle de kalmaz, kendi evinden ve komşusu Adiy bin Hamrau’s-Sakafî’nin evinden, Peygamberimize taş atar dururdu. (Tarihu’t-Taberî, II, 282)
Peygamber Efendimizin amcası Ebu Leheb üzerinde hem akrabalık hakkı, hem de komşuluk hakkı vardı. Onun akrabalık ve komşuluk hakkına riayet etmesi şöyle dursun, elinden gelen her türlü kötülüğü yapmaktan geri kalmıyordu.
Doç. Dr. Durak Pusmaz/ İrfanDunyamiz.com
Sünnet Yolumuz ↗
Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’e dair yazılar okumak için tıklayın.
Hayat Kitabımız ↗
Hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’e dair ilmi ve seviyeli yazılar okumak için tıklayın.