İmanın resmini çizebilir misiniz?

Her ne zaman bir şehit haberi duysam gönlüme düşen iki şey olur, gözümün önünde iki şey canlanır; biri Aksa‘nın mücahidlerinin bembeyaz kefenleri içindeki gülümsemesi, bir diğeri de Hazreti Cafer‘in Mute‘de kolları biçildiği için sancağı göğsüne bastırmış halde şehadete ererek cennete doğru kanatlanması…

Hazreti Cafer’i tanır mısınız? Nebiyyi Zîşan sallellahu aleyhi ve sellem’in amca oğlu, Aliyyül Mürteza’nın kardeşi, Habeşistan muhaciri, nam-ı diğer Cafer-i Tayyar… Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem hakkında; “Ahlaken ve hilkaten bana en çok benzeyendir” buyuruyor.

Hanımı ile birlikte iman edip bahtiyarlar arasına katıldığında bir yandan da çilesi başlamış oluyor. Mekke’deki eziyet ve işkence had safhaya ulaştığında Habeşistan‘a göç ediyorlar. Orada İslam’ı tebliğ ederken takındığı vakarı ve nezih üslubu Necaşi Ashame‘nin de gönlünü fethediyor ve gönlünü İslam’a ısındırıyor.

Yıllar süren gurbet hayatından sonra Medine’ye Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’e kavuştuğunda Hayber fethinden dönen Resûlüllah; “Hayber’in fethine mi sevineyim, yoksa Cafer’in dönüşüne mi?” diyerek sevincini izhar ediyor.

Sancağı düşürmedi

Mute’de üç bin kişilik Ashab-ı Resul ordusu, yüz bin kişilik Bizans ordusu ile karşılaşıyor. Bu savaşta Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’in komutan tayin edip sancağı teslim ettiği 3 kişiden biri Cafer-i Tayyar… Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem yola çıkmazlarından evvel o şehit düşerse şu sancağı devralsın dediklerinde onun işaret ettiği her bir kimsenin şehit düşeceğini adları gibi biliyorlar…

Savaş meydanına vardıklarında üç bin kişinin yüz bin kişiye nasıl karşı duracağının hesabını yapmıyorlar, akılla izaha kalkışmıyorlar… İmanın bir tasviri olsa, resmini çizmek gerekse, o gün Mute’nin yiğitlerini, bugün ise şu gözümüzün önündeki Aksa’nın mücahitlerini resmetmek gerekirdi herhalde. Bildiğim tek şey bu resme kıyısından bile giremediğimiz…

İlk komutan Zeyd bin Harise şehit düştüğünde sancağı Hazreti Cafer devralıyor. Mübarek bedeni bu vuruşmada adeta biçiliyor. Sağ kolu kesildiğinde sancağı sol eline alıyor, sol kolu da kesildiğinde pazuları ile göğsüne bastırarak tutuyor, vuruşmaya devam ediyor. Ve nihayet şehadet…

Resul-i Ekrem sallellahu aleyhi ve sellem onun durumu hakkında Cebrail’in kendisine haber vererek cennette kesilen kolları yerine kendisine iki kanat verildiğini müjdeliyor ve o artık Cafer-i Tayyar oluyor, uçan Cafer; şehadet kanatlarıyla uçan…

Ölsek ya

Biz, bilmiyorum ki haberin gönderildiği Yüce Zat’a mı inanamıyoruz yoksa bize ileten Muhbir-i Sadık aleyhis selama mı? Bizim bir kalbimiz mi yok yoksa? Ya da ruhumuz çekilmiş canımız alınmış da yeryüzünde cesedini gezdirip duran ölüler miyiz? Ölümden böyle delicesine korkarken ölümü de öldürecek bir Yaradana iman ettiğimizi iddia ediyoruz halbuki.

Bizim canımız, malımız, paramız, yediğimiz, içtiğimiz, keyfimiz ne kadar kıymetli ya hu, ne kadar kıymetli… Gökyüzünün trafiği bugünlerde ne kadar yoğun değil mi? Bir aksiyon filmi izler gibi ne bileyim işte bir gösteri, bir şov gibi oturduğumuz yerde kıpırtısızca izliyoruz küçücük bedenlerin kanatlanışlarını.

Hamdolsun bugün dünyada yekunu milyarlar tutan Müslümanlarız ama elimizden bir şey gelmiyor… Belki de Allah’a güvenmeyip, Resulüne güvenmeyip sayıya taptığımız için, güce taptığımız için, konfora aşık olduğumuz için… Ölsek ya biz… Yaşamak her gün biraz daha zilletimize zillet katarken, ölsek biz…

İslam’ın sancağını çoktan zayi ettik, göğsümüze basıp kafir üzerine yürüyecek izzeti çoktan kaybettik. Bari korkudan tir tir titreyen bir küçük sabiye bedenimizi siper ederken ölsek ya biz…

Özlem Par Sefir/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Bize nasıl kıydınız?

Bir otobüs yolculuğundayım, yolcuların birçoğu uyuyor. Önlerindeki ekranlardan akan pislikleri izleyerek günah bataklığına batanlar da …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.