Resmiyetin açamadığı kapıları samimiyet açar

2005-2009 yılları arasında Rabbimin izni ile Frankfurt Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşesi olarak Diyanet İşleri Başkanlığımızı temsil ettim. 90 civarında DİTİB şubesi, cami derneklerinde görevli 85 civarında Din Gönüllüsü ve derneklerimizde gönüllü hizmeti şiar edinmiş dernek başkanları ve yönetimleri ile birlikte Hessen Eyaleti’nde 200 bin civarındaki gurbeti vatan edinmiş kardeşlerimiz ve onların çocuklarına hizmet etmeye, inanç, ibadet ve ahlak esaslı, irşad, tebliğ ve din eğitimi hizmetlerini sunmaya gayret ettik. Tabii bu hizmetlerimizi iki kanadı vardı. Din Görevlilerimiz ve Dernek Başkanları ve dernek yönetim heyeti.

Bu iki kanat birbirleri ile uyumlu olduklarında, insanımıza yansıyan din hizmetinin bereketi bariz bir şekilde hissedilir. Bu bakımda bilhassa Avrupa’da dernek yönetimleri çok önemlidir.

Derdi ve davası olan din görevlisi artık Din Gönüllüsü olup, aşk ve şevkle gece gündüz hizmetlerini sunarken dernek yönetimleri de imkan ve alt yapı destekleriyle kadirşinas tavırları ve heyecanlı çalışmaları ile din Gönüllüsü arkadaşlarımızın hep yanında olduklarında, işte o zaman ekilen tohumların meyvelerini derebiliyorduk. O zaman görevimizin zevkine, tadına varıyorduk. Bu iki kanadın biri görevini aksattığında, motoru bozuk kaportası sağlam görülen bir araçtan farksız olunuyordu.

Müftülük hizmetlerinde olduğu gibi, Din Hizmetleri Ataşeliğim esnasında da önceliğim, Din Gönüllüsü arkadaşlarımı motive ederek onların enerjilerini hayra sevk etmek olmuştur. Gerçekten din görevlilerimiz, birlik beraberlik, dava şuurunda ve heyecanında istenilen ideal seviyeye ulaşmış olsa, güzel ülkemiz ve yurt dışındaki insanlarımızın din atmosferi hayra tebdil edecektir. 150 bini aşkın hademe-i hayrat dediğimiz bu güzel insanlar, her gün bir bidatı kaldırsalar, her gün bir yanlışı düzeltseler, insanımızın dini salabetini Kur’an ve Sünnet ışığında doğru bir şekilde severek yönlendirseler, sıkıntı ve bunalımlarımız azalacak, huzurlu ve mutlu toplumu oluşturabileceğiz.

Frankfurt’taki Ataşelik görevimde Hessen Eyaleti’nde her biri, iyi niyet ve gayreti ile başarılı din görevlilerimizle birlikte unutamayacağımız güzellikleri birlikte yaşadık. Ben o çalışkan gayretli Din Gönüllüsü arkadaşlarımıza her zaman müteşekkir ve minnettarım. Yaşanılan güzellikler ve bereketli işler de onların katkıları çok büyüktür. Her birine teşekkür eder aileleri ile birlikte sağlık sıhhat ve afiyetler dilerim. Yaşadıkları ve yaşattıkları o güzelliklerin devamını dilerim.

Yurt dışı görevine başlayan her bir görevimizi Frankfurt havalimanında bizzat kendim karşılar, onlara görev yapacakları cami ve dernek hususunda gerekli aydınlatmayı, bilgilendirmeyi ve tanıtımı yapardım. Onlar da rahat bir şekilde görevlerine başlardı. Genelde arkadaşlarıma; “Niçin yurtdışına geldiniz?” diye sorduğumda hep benzer cevaplar alırdım. Birçok arkadaşımız ihtiyacı olduğunu vs söylerdi.

Bir defasında iki yıllık görev için gelen İstanbul Bağcılar Müftülüğü’nde din görevlisi olan, aslen Bayburtlu, genç, adı Vahdettin Güzel olan ve halen Bağcılar Çiftlik Merkez Camii imam hatibi kardeşimizle karşılaştığımızda, ondan farklı bir cevap aldım. Dedi ki; “Sayın Ataşem, ben buraya para için değil, eşim ve ben gittiğim görev mahallinde evine ve gönlüne Kur’an’ın girmediği bir Türk vatandaşı, işçi kardeşimi bırakmayacağız, gece gündüz eşim ve ben buna çalışacağız inşallah” deyince ben de heyecanlanmıştım. “İnşallah hocam görelim hayırlısı ile takipçisi olacağım bu iddianızın” dedim.

Görevine başlar başlamaz, Breıdınbach isimli bir ilçede işçi kardeşlerimizin envanterini tutarak, isim isim, nerede hangi saatte çalışmaktalar, detaylı bir şekilde telefonları ile birlikte tüm Türk işçilerini, camiye gelsin gelmesin tespitini yapmış ve işe koyulmuştu. Zaman zaman dernek ve cami ziyaretimde atmosfer değişmiş, cami bal arısı kovanlar gibi çalışıyor, kadın erkek Kur’an öğreniyordu. Gerçekten duygulanmış, gözlerim yaşarmıştı.

Bir gün Vahdettin hocam bana dedi ki; “Hocam 2 senem dolmak üzere… İşçi kardeşlerimizden, evlerine ve gönüllerine Kur’an’ın girmediği, Kur’an bilmeyen kimse kalmadı, sadece meyhane çalıştıran bir gencimiz kaldı, onu getiremedim” dedi.

Dedim ki; “Hocam, o gelmediyse sen ona git. İşyerine elif cüzünü al git. Niyetin halis, inşallah o da Kur’an öğrenir” dedim. Bu konuşmadan sonra Vahdettin Hoca ısrarla birkaç defa o gencin yanına gitti. Bir müddet sonra meyhane çalıştıran genç kardeşimiz; “Hocam, beni utanırdın, artık sen gelme, ben senin yanına, camiye geleyim de bana da Kur’an öğretiver” demiş.

Samimiyetin açmayacağı gönül kapısı yoktur. Resmiyetin açamadığı kapıları samimiyet açar. İşte biz burada bunu yaşamıştık. Vahdettin Hocamız bu gence Kur’an öğrettikten sonra, delikanlı; “Haramla helal bir arada olmaz” hocam diyerek meyhaneyi kapatmıştı. Özel aldığı dersler sayesinde derneğin Gençlik kolları Başkanı olmuştu.

Bir gün telefonda Vahdettin Hoca’dan heyecanla şu sözleri duyduğumda ben de heyecanlanmıştım: “Hocam, gençlik kolları başkanımız bu hafta hutbe okuyacak gelir misiniz?”

Evet, gittim, gencimizin hutbesini dinledim, o kasabada her şey değişmiş, Kur’an okumayan kimse kalmamıştı. Hem hocamızı hem gencimizi tebrik edip muhabbetle kucaklayıp, azmin elinden bir şeyin kurtulmayacağını, îmânın olduğu yerde imkanın olduğunu, hayatın iman ve cihadla anlam kazanacağını cami cemaati ile paylaşmıştım.

Görev hayatımda, Diyanet İşleri Başkanlığımızın tensip buyurduğu imam hatiplik, vaizlik, yurtdışı din görevliliği, ilçe müftülüğü, il müftülüğü, yurt dışı Din Hizmetleri Ataşeliği ve Din Hizmetleri Müşavirliği gibi her biri benim için ayrı bir değere ve kıymete haiz bütün bu görevlerim içerisinde bu olay beni en çok etkileyen anılardan biri oldu.

Galip Akın/ İrfanDunyamiz.com

BENZER İÇERİKLER

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair çok güzel yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir yorum

  1. Galip hocam o arkadaşın samimiyet ve gayretine gıpta ettim.
    Rabbim sizlerden, o arkadaşımızdan, eşinden ve meyhanesini kapatıp Rabbine dönen kardeşimizden razı olsun.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.