Ahirete inanan ve bütün hayatları sıkıntı ve mücadele ile geçen insanların dünyayı algılama biçimleri ile bu fani hayatı sadece hayvanlar gibi yeme, içme ve haz alma vesilesi olarak gören “mütrefler”in algılama biçimleri arasında kıyas kabul etmeyecek derecede farklar vardır. İmanımızın gereği olarak hiç olmazsa, gönül itibariyle birinci grupta yer almamız gerektiğini düşünmekteyim.
Adı ve sanı itibariyle Müslüman zannedilen, ama İslam’ın mübelliği Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’in şahsına, İslam’ın hukuki hükümlerine, emir ve tavsiye ettiği hayat tarzına ve dünya görüşüne karşı, besleyip münafıkça kamufle ettiği kin ve nefreti, zapt edemeyerek bulduğu her fırsatta kusan din düşmanlarının propagandalarından etkilenerek Müslümanlar hakkında sü-i zanda bulunmaktan kaçınalım.
İslam’ı karalamaya çalışanlarla aramıza doğu ile batı arasındaki uzaklık kadar mesafe koymalıyız. (Bu ifadenin ilham kaynağı Kuran-ı kerimdir) Onların ekmeklerine yağ sürme manasına gelecek olan söz ve davranışlardan uzak duralım. İslam yurtlarına girip oraları tarumar eden emperyalistlerin ocağına ve kucağına düşenlerin ve onlarla işbirliği yapanların içine düştükleri acıklı durumdan ibret alalım.
İfsat edicilik necasetinin islah edicilik propagandası ile ört bas edilemeyeceğini, Allah’ın açık yasaklarına rağmen, başta bölgemizdeki safdiller olmak üzere, Hristiyan ve Yahudileri dost edinen ve onlardan merhamet dilenme zilletine düşenlerin en kısa zamanda gittikleri yolun yol olmadığını görmelerini temenni ediyorum.
Algı üretiyorlar
Taliban ve yönetimi hakkında, özellikle kadın hakları üzerinden yapılan dezenformayon ve kara propagandalara kapılarak, emperyalist gayr-i Müslimlerin ve Müslüman ismi taşıdığı halde iliklerine kadar İslam düşmanlığı ile dolu olduklarını, buldukları her fırsatta açığa çıkartmaktan kaçınmayan münafıkların safında yer almaktan veya onların değirmenine su taşıyanlardan olmaktan Allah’a sığınıyorum.
Afganistan’daki kadınların da, kendileri gibi açılıp saçılmasına fırsat verilmesini hayati bir hak gibi savunan İslam düşmanlarının, esasen iffeti temsil eden tesettürün yaygınlaşması durumunda açık saçıklıktaki çirkinliğin belirgin hale geleceği endişesiyle vaveyla kopardıklarını görüyor ve telin ediyorum.
İçinde bulunduğumuz zaman itibariyle Taliban üzerinden ve “Kadın hakları” başlığı altında fuhşu terviç, iffet ve namusu ise tahkir ve tezyif eden bir zihniyetin hortladığını esefle müşahede etmekteyiz. Yeni tip mutant küfür viruslarına karşı son derece uyanık olmamız ve maddi ve manevi tedbirlerle aşılanmamız gerekir.
İnsanlık tarihinin başından günümüze kadar, cahiliye dönemi dahil hiçbir kültür, örf, adet, din ve mezhep kadının şeref ve haysiyetini feminizm akımı kadar ayaklar altına almamıştır. Onun, zaafını, nehafetini ve safiyetini istismar eden edene. Dikkatimi çeken bir habere göre Avrupa ülkeleri, Afganistanı işgallerini legalleştirme noktasında dünya kamu oyunu ikna etmek / kandırmak için feminizm söylemlerinden hareket etme kararı almışlar. Aklın atıllaştığı, sözün bittiği ve insanlık şerefinin hak ile yeksan olduğu noktadayız.
Defolup gittiler
Müstevlilerin, bir İslam yurdundan def olup gitmelerinden dolayı mutluyum. Afganistan’da “Cihad-ı asgar”da, sabır, sebat, azim ve kararlılıkla başaralı olan Müslüman kardeşlerimin, yaşadıkları tecrübelerden de ders çıkartarak, enaniyet ve nefsaniyetlerine mağlup olmaksızın tüm Afgan halkına karşı uhuvvet/kardeşlik, isar/diğergamlık, afv ve müsamaha ile hareket etmek suretiyle “Cihad-ı ekber”de de başarılı olmalarını diliyorum.
Bir taraftan planlarını gerçekleştirememenin, diğer taraftan harcadıkları emek, zaman ve paranın heba olduğunu görmenin verdiği şaşkınlığı kamufle etmek ve kaybettikleri mevhüm itibarlarını kurtarmak için “Onların, bizim bilmediğimiz hesapları vardır” propagandasını yaptırarak karizmayı çizdirmeme gayretlerini ibretle seyrediyorum.
Unutmayalım! Mutlak manada mülk Allah’ındır ve O, kendi mülkünde hiç bir faniye namütenahi fırsat vermez. O’nun mülkünde emn-ü eman içerisinde yaşayabilmek için O’nun emir ve yasaklarını nefsin hevasına ve şeytanın vesvesesine tercih etmek şarttır.
Ümidimizi koruyoruz
Afganistan’da idareyi ele alacak kişilerin, iliklerine kadar İslam düşmanlığı ile dolu olduğu belli olan bir takım kişilerin tezvir ve tahkirlerine kulak asmadan ve kınayanın kınamasına aldırmadan, Şer’i şerifin ahkamını, hayata hakim kılmalarını ümid ediyorum.
Lüks ve şatafatın ne olduğunu bilmeyen Taliban’ın ilan ettiği Afganistan İslam Emirliği devletinin, kısa süre içerisinde devlet makinesini işleterek iç asayişi tesis edeceğini ve dünyevi sıkıntıların üstesinden kolayca gelecekleri kanaatindeyim. Ancak, Ruslara karşı mücadelelerinde başarılı olan mücahitlerin durumundan hareketle, orta vadede lüks ve şatafatla tanışarak kendi aralarında fitneye düşmelerinden ve cahiliye hamiyetlerinin depreşeceğinden ve böylece tekrar başa döneceklerinden de endişe ediyorum.
Tehevvüre ve taassuba kapılmadan İslam’ın bir rahmet ve müsamaha dini olduğunu, nev-i beşerin maddi ve manevi saadetini tekeffül ettiğini fiilen ortaya koymaları durumunda, her şeye rağmen asla ümidimizi kesmediğimiz İslam birliğinin ve hilafetinin ihya ve tahakkuku yolunda bir kilometre taşı olabileceklerini ümit ediyorum.
Bu sebeple Allahü Teâla’dan, Müslüman kardeşlerimizin kalplerini telif etmesini ve onları afaki ve enfüsi hile ve desiselerden muhafaza etmesini diliyorum. Allah cümle müminlerin yardımcısı olsun.
Dünyada Müslüman kimliğine sahip iki milyara yakın dindaşları tarafından türlü bahanelerle adeta yok sayılan ve maruz kaldıkları zulümlere karşı feryat etme imkânına dahi sahip olmayan Uygur kardeşlerimizin de bu esef verici durumdan bir an evvel kurtulmalarını niyaz ediyorum.
Prof. Dr. Mehmet Erdem/ İrfanDunyamiz.com
BENZER YAZILAR