
Çok sevdiğimiz bir yakınımız, bir dostumuz yahut evladımız var, fakat Allah yolundan sapmış ve yanlış yollara meyil etmiş. Ne anne baba dinliyor, ne dost arkadaş dinliyor, ne de nasihatler fayda veriyor. Onun için dua etsek acaba bir faydası olur mu? Dualarımızla onu bu yanlış yoldan döndürebilir miyiz? Bu konuda Hazreti Ömer radıyallahu anh’ın çok etkilendiğim bir mektubu var. Bakın Hazreti Ömer böyle bir kişi için ne tavsiye ediyor?
Hazreti Ömer Efendimizin yazdığı mektubun hikayesini İmam Kurtubi‘den öğreniyoruz…. Şam ehlinden güçlü kuvvetli, nüfuz sahibi bir kimse vardı. Zaman zaman Hazreti Ömer’in yanına gelirdi. Bir ara Ömer radıyallahu anh onu göremez oldu. Çevresindekilere: “Falan zât ne yapıyor, artık görünmez oldu?” dedi. “Ey mü’minlerin emiri! O kendisini içkiye verdi” dediler.
Ona dua edin
Hazreti Ömer Efendimiz, kâtibini çağırarak “Yaz!” dedi: “Ömer bin Hattâb’dan falan kimseye. Selâm sana! “Kendisinden başka ilâh olmayan, günahları bağışlayan, tövbeleri kabul eden, azâbı çetin ve ihsânı bol olan Allah’a hamd ederim. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur, dönüş ancak O’nadır.” (Mü’min, 3)
Ömer radıyallahu anh mektubu yazdırdıktan sonra arkadaşlarına dönerek; “Allah’a yönelmesi ve Allah’ın tövbesini kabul buyurması için kardeşinize dua ediniz” dedi. O zât, Hazreti Ömer’in mektubunu alınca; “Allah günahları bağışlayan, tevbeleri kabul eden, azâbı çetin olandır” (Mü’min, 3) cümlesini tekrar tekrar okudu ve: “Allah beni hem azabıyla korkutmuş, hem de günahlarımı affedeceğini vadetmiş” diyerek ağladı. Daha sonra da güzelce tövbe etti.
Ömer radıyallahu anh o zatın tövbe ettiğini haber alınca; “Bir kardeşinizin yoldan çıktığını, günaha saplandığını gördüğünüzde, onu doğru yola getirmeye ve Allah’ın affına güvenmesini sağlamaya çalışın. Tövbe nasip etmesi için Allah’a yalvarın. Kendisine beddua ederek aleyhinde şeytana yardımcı olmayın” dedi. (Bkz. Kurtubî, el-Câmi‘, XV, 291)
Hazreti Ömer çok tesirli bir mektup yazarak yanlış yola sapan bir Müslüman için hem kendisi bir şeyler yaparak duyarsız kalmıyor, hem de onun dostlarına ona dua etmelerini tavsiye ederek çok güzel bir yönlendirme yapıyor. Ve konuda onlardan ayrıca kardeşlerinin ıslahı için gayret beklediğini ifade ediyor. Hazreti Ömer’in bu tavrı, aslında yoldan sapan kimselerin tekrar doğru yolu bulabileceğine dair de bir müjde veriyor.
Mektup yazdım
Fakirin de bununla ilgili bir hatıram var, onu sizlere paylaşmak isterim. Doksanlı yıllarda çok sevdiğim bir dostum vardı. Sohbetlerde ve camide namaz saflarında berber olurduk. Bazı sabahlar namazı Sahil Camii’nde kılar, yakın bir lokantada çorbayı beraber içer, muhabbet ederdik. Arkadaş bir markanın bölge bayisi olunca Samsun’a taşındı. Uzun zaman görüşemeyince yakınlarından birine halini sordum. Cevap beni hayli üzmüş, şaşkına çevirmişti.
“Senin arkadaşın şeytana arkadaş oldu. Namazı niyazı terk etti. Artık eski Mustafa’dan eser kakmadı” gibi laflar etti. O zamanlar cep telefonu, sosyal medya diye iletişim ağı olmadığı için eski dostuma mektup yazmaya karar verdim. Nasıl olsa Hazreti Ömer in mektubunu okumuş, ondan dersimi almıştım.
Bir gün yatsı namazı sonrası kalemi kâğıdı alıp mektubu yazmaya başladım. Ayet meallerini, hadislerden derlediğim demetleri, kalbimin hüzünlü dualarına katarak üç sayfa mektubu tamamladım. Geçmişte beraberliğimizin hatıralarına da yer verdiğim mektubumu zarfa koyarak can dostuma gönderdim.
Mustafa o günlerde bayisi olduğu firmadan bir ödül teklifi almış. İstediği ülkeye on beş günlük tatil teklifi yapmışlar ve o tam da bu teklifi düşünüyormuş. Londra, Paris, Moskova, Roma; hangisini tercih edeyim diye karar vermeye çalışırken bizim mektup eline ulaşmış. Merakla mektubu okuyor, sonra bir daha okuyor.
Kendi kendine sesli düşünmeye başlıyor. “Bak Mustafa sana mukaddes toprakların yolu göründü. Sen şimdi Medine’ye Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’i ziyaret edip sonra umreye niyet et bakalım ne olacak’’ diyerek aslına dönüş tercihini yapıyor. Gelen mektup buna işret deyip yola çıkıyor.
Umre tamir eder
Anlaşılan o ki mektup tam zamanında adresine ulaşıp köklü bir değişimin fitilini ateşlemiş. Umre tamir demektir. Mustafa da tamir olarak aslına, fabrika ayarlarına dönüyor. Demek ki umre inancını, ibadetini, karakter ve ahlaki pörsümelerini tamir fırsatı sunmuş oluyor. Kabe’yi yedi şavt (dönüş) çok farklı manaları ifade eder
– Bütün benliğin ve samimiyetinle Rabbine dön.
– Kendine, özüne ve fıtratına dön.
– İki cihan saadetinin garantisi Kur’an ve Sünnet’e dön.
– Günah ve isyanı bırakıp itaat ve ibadete dön.
– Hepsine karşı sorumlu olduğun ümmete ve insanlığa yani kardeşliğe dön.
– Evine ve camiye dön. Evin mabedin, camin beytullahın olsun. İkisini de ihmal etme.
– Hem içinde hem dışında cihada dön. Nefsinle ve kötülüklerle mücadele et.
Evet dostlar, bu yazı da bir mektuptur esasında. Yoldan sapan, günahlara dalan, şüphe bataklıklarında kıvranan kardeşlerimiz için üzülen ve bir şeyler yapmak isteyen samimi mü’minlere yazılmış bir mektup. Hazreti Ömer’in; “Arkadaşınızla ilgilenin” tavsiyesi kulaklarımızda çınlıyor. Biz hakkı tebliğ ettiğimiz için belki hoşlanmayacaklar, bizi sevmeyecekler, fakat bizim; “Allah onları bildiği gibi yapsın” demeye hakkımız yok. Onlara merhamet nazarı ile bakabilmeliyiz ki onlar için yaptığımız dualarımız tesirli olsun.
Siz de böyle bir kardeşimiz için bir mektup yazmaya ne dersiniz?
Recep Uzun/ İrfanDunyamiz.com
İrfan Mektebi ↗
Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.
Gönül Dünyamız ↗
Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.
İrfan Dünyamız Kendi İrfanımızı Keşfet!


