Sessiz yolculuk…

30 yıl felçli yaşamış, 35 ameliyat geçirmiş merhum yazarımız Rüstem Kılıç Hoca’nın vefat etmeden kısa bir müddet önce bize teslim ettiği yazılarını yayınlamaya devam ediyoruz. İşte merhum Hocamızın ibretlerle dolu hayatı…

Kısa ömrümde yaşadığım bunca olay ve hadiselerin meğer bir anlamı varmış. Kader yavaş yavaş ağlarını örüp, beni çıkacağım uzun sessiz bir yolculuğa hazırlıyormuş. Ben 35 yaşıma kadar o kadar farklı işler yapmıştım ki şimdi geriye dönüp bakıyorum da çok ilginç geliyor bana, hayret ediyorum.

Yani yatağa düşünceye kadar hep bir şeyler alıp satmayı kendime şiar edinmiştim. Nasıl iş adamı olamamışım şaşırıyorum. Demek ki öğretmenliği o kadar sevmişim ki hepsini elimin tersiyle itip öğretmenliği seçmişim. Çünkü öğrencilere bir şey öğretmenin çok kıymetli olduğunu biliyordum.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı rustem-kilic-kimdir-kac-yasindadir-nerrlidir-biyografisi.jpg

Acı bir kaza

Peşpeşe Hac yolculuklarımı tamamlayıp noktayı koyduktan sonra asteğmen öğretmen olarak askerlik görevimi de yapıp gelmiştim. Özal’ın ölümü 17 Nisan 1993 cumartesi günüydü. O sene Mayıs ayının 29’u olan cumartesi günü de bendeniz bir trafik kazası geçirdim ve felç oldum. 30 yıldır yatağa bağımlı felçli bir şekilde hayatımı devam ettiriyorum. Kazayı nerede nasıl geçirdiğimi, zamanı geldiğinde sizlere inşallah anlatma fırsatı bulacağım.

Bu yazdıklarımı bir program dâhilinde ben telefona sözlü olarak söylüyorum, telefon yazıya geçiriyor. Bunları whatsapp mesajı olarak bir kızımıza gönderiyorum, o da düzenleyip Aydın Başar Bey kardeşime gönderiyor. Aydın Bey de yazıları son haline getirdikten sonra irfandunyamiz sitesinde yayınlıyor. İnşallah zamanı geldiğinde kitap haline getirerek size ulaştıracağını ümit ediyorum. Kendisine telefonda her türlü düzeltme ve yayınlama yetkisini verdim.

Değerli okuyucularım, yazılarımı yazarken hiçbir arşiv ve bilgisayar ya da Google’a sorup araştırarak değil, sadece ve sadece hatırlayıp aklımda kaldığı kadarıyla sizlere ulaştırmaya çalışıyorum. Zaten bu söylediklerimi yapabilmem el ve ayaklarımı kullanamadığım iiçin mümkün de değil. Bunları sizlere kendimi acındırmak için söylemiyorum.

İmtihan dünyası

Hayatta insanın başına her şey gelebilir, bu dünya imtihan dünyasıdır, herkesi yaratan Yüce Allah bir şekilde imtihan eder. Rabbimizin kullarına verdiği nimetlerden birisi ve belki de en önemlisi akıl ve ruh sağlığıdır. Trafik kazasından sonra geçirdiğim, irili ufaklı 35 civarındaki ameliyat ki, bunların beş tanesi de omurilik ameliyatıdır, bu ameliyatlar sonucu vücudumda oluşan nöropatik ağrıları dindirebilmek için günde yaklaşık 35 civarında ilaç kullanmaktayım.

Diğer sıkıntılarımdan bahsetmiyorum bile. Fakat tabii ki şunu da kabul ederim; çok daha zor şartlarda yaşayanlar da vardır, Allah Teâlâ hepsine kolaylık versin. Burada anlatmak istediğim şey, insanoğlunun, hiçbir zaman hayata küsmeden mutlaka yapacağı bir iş, bulacağı bir çıkış yolu vardır. İnsanoğlunun içinde yaşadığımız dünya hayatında, başına gelen ya da gelebilecek olan her türlü dert bela ve musibetlerden ya da çektiği acı ve sıkıntılardan kurtulmasının bana göre bir çıkış yolu vardır.

Önce tenha bir köşeye çekilerek abdestini alıp, Allah rızası için iki rekât namaz kıldıktan sonra, başına gelenlerin kendi yapıp ettiklerinden dolayı olabileceğini düşünüp, yoğunlaşıp bir şekilde gerekirse gözyaşı dökerek, Rabbine karşı güzel bir tövbe etmeli, sonra da yaşananların dünya hayatında herkesin başına gelebilecek bir imtihan olduğunu aklından çıkarmayarak, Rabbine iman-ı kâmil denilen sonsuz bir inançla, sarsılmaz bir inançla teslim olursa, sıkıntılarından büyük ölçüde kurtulduğunu kendi gözleriyle görüp şahit olacaktır.

Sabredin kardeşim

Bunların dışında yapması gerekenleri araştırıp, elinden gelenin en iyisini yerine getirdikten sonra tam bir teslimiyet ile Allah Teâlâ’nın şefkat ve merhametine sabırla teslim olarak beklemeye geçmelidir. Allah’ın peygamberleri dahi, zaman zaman imtihana tabi tutulmuşlar, hatta bizlerden çok daha ağır şekilde imtihan olmuşlardır. Merak edenler olursa Kur’an-ı Kerim açıklamalarına ya da geniş tefsirine, ayrıca Peygamber Efendimiz’in hadisi şeriflerine müracaat edip okuyarak öğrenebilirler.

Öncelikle insan olarak, kul olarak başımıza gelen her türlü belaya, musibette sabredersek, Allah katında çok büyük mükâfatları olduğunu çeşitli kaynaklar bize bildiriyor. Allah cümlemizi sabredenlerden kılsın diyorum. Ayrıca yüce Allah peygamberlerini dahi, birçok bela ve musibetle sınava tabi tutmuştur. Hatta bizleri tuttuğundan belki de daha da ağır bir şekilde.

Tam bir teslimiyet

Hazreti Yakup aleyhis selam’ın çok sevdiği oğlu Yusuf’u, kardeşleri kuyuya atıp sonra da babasına öldüğünü söyleyip, onu ikna etmeye çalışmışlar, o inanmamış fakat “Bundan sonra bana ancak sabrederek sonucu beklemek düşer” demiş ve ağlaya ağlaya da göz sağlığını kaybedip kör olmuş.

Peygamber Efendimiz’in hicret esnasında, yol arkadaşı Hazreti Ebu Bekir ile birlikte Sevr mağarasında düşmanlardan saklanırken, kendilerini arayan düşmanlar mağaranın kapısına kadar geldiklerinde, Hazreti Ebu Bekir radıyellahu anh yakalanacaklar diye çok korktuğunda kendisine şöyle demişti: “Ey Ebu Bekir üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir.” Gerçekten müşrikler eğilerek içeri baksalar onları göreceklerdi. Fakat örümcekler ağlar ile mağaranın kapısını kapattıklarından, “Hayır canım, burada insan mı olur? Baksana örümcekler bile burayı yuva yaparak, yurt edinmiş” deyip geriye dönmüşlerdi.

Yani kul, her hâlükârda Yüce Allah’a tam bir teslimiyet ile teslim olursa, mutlaka Yüce Rabbim ona bir çıkış yolu gösterecektir. Yine Hazreti Eyüp aleyhis selam çok ağır bir hastalığa yakalanıp yıllarca yatmış, daha sonra; “Eyüp kulum, ayağını yere vur, çıkacak olan su ile yıkan ve  aynı sudan iç” diye kendisine vahyedilmiş. O da söylenenleri yaparak sağlığına kavuşmuştur. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür, fakat ben bu kadarıyla yetinmek istiyorum.

Hasıl-ı kelam

İnsanın inancı sağlam olmasa benim şu an yaşadıklarımı bir insanın kaldırması kolay değil. İntihar etmeyi düşünmemesi ancak inancın iyi olması ile olabilir. Allah her şeyin hayırlısını verir inşaallah. Sizlere dua ediyorum, sizlerden de dua bekliyorum. Dua edin, mahrum etmeyin kardeşinizi.

Kelâmı kibar dediğimiz kısa ama öz cümleler, atasözleri, vecizeler vardır. Bir tanesini hatırladım söyleyeyim gençler: “Ölüm gelmiş cihane, baş ağrısı bahane.” Bir başkası: “Güvenme zenginliğine bir kıvılcım yeter, güvenme güzelliğine bir sivilce yeter.”

Allah var gam yok diyorum, her halime, her halimize şükür etmemiz gerektiğini biliyorum. Rabbim hamd etmekten, şükür etmekten alıkoymasın bizleri.      

Rüstem Kılıç/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Firavun’un ilahlık iddiası…

Kibirlenmek, büyüklük taslamak, ayetlere karşı aldırışsız davranmak, hakikate kulak tıkamak da fısktır. Kibirlenmek (istikbar); büyüklük gösterisinde …

Bir yorum

  1. Adnan Memduhoğlu

    Allah Teâlâ rahmet eylesin. Vefat haberini aldığım bu akşam bu son yazısını bir kez daha okudum ve duygulandım. İman, sabır ve teslimiyet örneği bir hayat… Her şeye rağmen inancını kaybetmeme hali.. insanlara hiç bir zaman ye’se kapılmamaları gerektiğini öğütleyen bir yaşanmışlık ve hayat tecrübesi.. Ve nihayet dünya imtihanı sona eren Kardeşimize Rabbimiz inanç, sabır ve teslimiyetinin mükafatı bir berzah hayatı ve ahirette ebedi Cennetini lutfetsin.. Af, mağfiret ve rahmet eylesin. Mekanı Cennet olsun. Âmîn

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.