Abdurrahim Efendi o balıklara çok üzülmüş…

Abdurrahim Reyhan Efendim suyu çok severdi, Ereğli’ye bir teşrifinde Efendim’le beraber İvriz’e (Ereğli’de bir kaynak suyu) gittik. İhvanlar gitmeden evvel bir şeyler hazırlamışlardı. İvriz suyunun çıktığı yere giderken bir balık çiftliği vardı. “Efendim, suya insek, (yukarıdan doğru suyun dibine iniyorsun)! Burada balık çiftliği var, bakar mıyız?” dedim. “Bakalım Hocam” dedi.

Aşağıya indik. Balık çiftlikleri yapmışlar. Suların üzerinden geçtik, Efendim’in çok hoşuna gitti. Efendim oradan hoşlanınca adamı çağırdım; “Şuradan 20- 25 adet balık hazırla” dedim. Baktım, Efendim de arabalara doğru gidiyor.

Bu arada adam balıklara ağı atıyor, tuttuğu balıkların kimisini, orada bir taşlık varmış, rastgele o taşlığın üstüne atıyormuş, kimisi de yere düşmüyormuş. Efendim Hazretleri: “Balıkları Hocam mı alıyor? Adama söyle, balıkları böyle atmasın! Günah oluyor. Bu hayvanlar taşa geliyor, gözleri yaralanır. Böyle almasın” demiş.

Ben de adama: “Kardeşim, balıkları taşlara atma! Hayvanlar yaralanır. Bak, almam!” dedim. Sonra; “Tamam, bu kadarı yeterli. Madem bunları çıkardın, onları alalım!” dedim. O arada adam Efendim’in yanına mı gelmiş, görmedim. Ben balığı teslim almaya uğraşıyordum. Efendim Hazretleri adama; “Niye bu hayvanları böyle atıyorsun?” demiş. O adam da; “Sana ne benim attığımdan!” diye söylenmiş.

Efendim de bunu duymuş. Sonra: “Hocam, oraya hiç gitmeseydik! Balıklara çok üzüldüm” dedi.

Bundan kısa bir zaman sonra burada kuvvetli bir yağmur yağmış, sel dereye gelmiş ve ne kadar balık varsa onların hepsini alıp götürmüş. Kooperatif adamı mahkemeye vermiş, sonra adam hapse girmiş. Bu olayda Evliyaullahın âleme farklı bir nazarla baktığına şahit olduk.

Kaynak: Gülden Bülbüllere Tasarruf, Bünyamin Akdağ, s. 143- 148

Mehmet Ali Demirci/ İrfanDunyamiz.com

Yayın Yönetmeni Notu: Büyüklerimiz bütün Allah dostlarında şu iki haslet bulunduğunu söylerler: Birincisi “tâzîm li-emrillah” yani Allah’ın bütün emirlerini yerine getirmek. İkincisi de “şefkat alâ halkillah” yani Allah’ın bütün mahlukatına karşı şefkat göstermek. Anlatıldığına göre merhum Tatlıcı Ali Öztaylan Efendi bir gün bir cami bahçesinde gördüğü hasta bir ağacın haline üzülüp göz yaşı dökmüştür. Şah Nakşibendi hazretleri sokak köpeklerini tedavi etmiş, Bediüzzaman Hazretleri de yemeğini karıncalar ve kedilerle paylaşmıştır. Ladikli Ahmet Ağa askerdeyken günde bir kere verilen ekmeğini aç bir köpeğe verdikten sonra bazı manevi haller yaşamaya başladığını anlatmaktadır. Merhum Erzincanlı Abdurrahim Reyhan Efendi de bütün Allah dostları gibi Allah’ın mahlukatına şefkat nazari ile bakanlardandır. Bazı insanlar evliyanın nazarını, sözünü, tavsiyesini basit bir şeymiş gibi anlıyorlar. Oysa Allah dostları arif kimselerdir, kainatın gidişatını iyi seyreder ve iyi okurlar. Onun için onlar balıkların da duasını almak gerektiğini bilirler. Dili olmayan mahlukatın ahından sakınırlar. Hangi davranışların Cenab-ı Hakkın gazabını celbedeceğini görür ve insanları uyarırlar. Kalbi taş gibi katı olanlar ise bu hatıradan da ibret alacak değildir. Balıkların ahına dair başka bir yazı okumak için buyurunuz.

Hatıra Arşivi ↗

Alimler, arifler, hocalar ve önemli şahsiyetlerin hatıralarını okumak için tıklayın.

İyi Haberler ↗

İyiliklere, erdemlere, örnek davranışlara dair beyaz haberler okumak için tıklayınız.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.