Hutbe okurken elleri titriyordu…

Şehremini Şeyh Raşid Camii‘nde göreve başladığım zamanlarda, cami lojmanımızın yakınında, gayet mütevazi iki odalı bir evde yaşlı bir anne ile oğlu kalıyordu. İsmi Mehmet ama Aydın ismiyle tanınan bu kardeşimiz benden üç dört yaş küçüktü. Bir eczanede kalfa olarak çalışıyordu. Gayet sessiz sakin kendi halinde birisiydi. Hatta asosyal derler ya, pek de dışarıya açılamayan bir yapıya sahipti.

Bir gün bu kardeşimiz annesinin rahatsızlığı dolayısıyla beni evine davet etti. Şifa olması için Kur’an-ı Kerim okuduk, dua ettik. Duadan sonra evinde bir müddet sohbet ettik. Samimi bir sohbet olunca o da biraz açıldı ve bir şeyler anlattı. Odada duvarda asılı duran cübbe ve sarık dikkatimi çekti. “Hayırdır Aydın kardeşim, bu cübbe ve sarığın senin evinde bulunma sebebi nedir?” diye sordum.

İmamlık merakı

“Hocam” dedi: “Ben namazlarımı cübbe ve sarıkla kılarım. Çocukluğumdan beri imamlığa karşı bir merakım var. Ben daha ilk okula giderken babamın siyah pardösüsünü cübbe niyetine giyer, başıma beyaz bir takke takar, üzerine de annemin beyaz tülbendini sarar sarık yapardım. Bir sandalye ile tabureyi de yana yana koyup basamak yapar, minber niyetine hutbe okumaya çıkardım.”

“Peki neden İmam Hatip okuluna gitmedin?” diye sorduğumda o zamanki durumları şöyle anlattı: “1974 ile 1977 yılları arasında ortaokula gittiğimde İmam Hatip Lisesine gitmeyi çok istemiştim. Lakin ortaokulda pek başarılı bir öğrenci sayılmazdım. Üç sene üst üste sınıfta kalınca, orta ikiden terk olmak üzere ortaokulu bırakmak zorunda kaldım ve iş hayatına atıldım. Askerden sonra akşam ortaokulunu ve akşam lisesini 7 yılda bitirerek mezun oldum.”

Kendisine; “Eğer senin imamlığa merakın varsa, ben sana her hususta yardımcı olur, seni merak ettiğin bu güzel mesleğe alıştırırım” diyerek kardeşimizi akşam Kur’an derslerimize davet ettim. “Hocam ben çok çekingenim, insanlar içerisinde okumaktan utanırım” deyince; “Hayır hiçbir zaman çekinme Allah’ın izniyle bu işi başaracaksın” dediğimde gözlerinin içi güldü, çocuklar gibi sevinmeye başladı.

Derslere başladık

O günden sonra derslere başladık. Bir müddet sonra camide müezzinliği yaptı derken imamlığı da öğrendi. Şu anda ben olmadığım zamanlarda beş vakit namazın dışında, cuma namazları, teravih namazları ve her türlü cami faaliyetlerini en güzel şekilde yapabiliyor. En başlarda vakit namazlarında, gündüzleri açıktan okunmadığı vakitlerde namaz kıldırdı. Çekinerek, sıkılarak da olsa üzerinden heyecanı attı.

Akşam namazı, yatsı namazı, sabah namazı derken en sonunda bir gün dedim ki: “Önümüzdeki cuma namazını sen kıldıracaksın, hutbeyi de sen okuyacaksın.” Endişeye kapıldı, heyecanlandı: “Hocam ben orada düşer bayılırım. Mümkün değil heyecanıma yenik düşer, bu işi başaramam” dedi. “Hayır, nasıl beş vakit namazı kıldırabiliyorsan, bunu da başaracaksın. Ben bu kabiliyeti sende görüyorum” diyerek cesaretlendirdim.

Gerekli hazırlıkları yaptık. Beklenen gün geldiğinde, minber çıktı. Çok heyecanlıydı. Elindeki hutbe yazılı kağıt zangır zangır titriyordu. İçimden; “Eyvah herhalde heyecandan artık düşecek” dedim. Ama Rabbim yardım etti, elhamdülillah kazasız belasız hutbeyi okudu ardından namazı kıldırdı. Cemaatimizden de çok büyük tebrik ve takdir görünce kendine daha çok cesaret geldi.

Namazdan sonra kendisini tebrik ettim: “Bak korktuğun kadar değilmiş. Artık korku terini de attın” dediğimde: “Hocam Allah sizden razı olsun, sizin hakkınızı ben nasıl öderim” dedi. O günden sonra da yaz Kur’an kursunda ve kışın cemaatimizle yaptığımız cami derslerinde hep benim yanımda oldu. Hem bana yardım ediyor, bazılarının derslerini takip ediyor, hem de kendisi tecvit ve diğer kıraat eksikliklerini tamamlıyordu.

Hüzünlü hikaye

Bu kardeşimizin hayat hikayesi de hakikaten beni çok etkiledi. O evine gittiğimizde annem diye tanıttığı hanımefendi onu 7 günlük iken hastaneden annesinin vefatı üzerine evlatlık olarak almış ve bugüne kadar büyütmüş. Ne annesini tanıyor, ne babasını tanıyor, ne de ailesinden hiç kimseyi biliyor. Kardeşimiz kendisinin Susurluk doğumlu olduğunu, anneliğinin ise Maraşlı bir aileden olduğunu söyledi. Ailesini bulmak için bazı programlara müracaat ettiyse de sonuç alamadı.

Tabi kardeşimiz maşallah ilerleyen yıllarda da okumaya devam etti. Daha önce sağlık işletmeciliği bölümünden mezun olmuş. Belli bir yaştan sonra Zeytinburnu İmam Hatip Lisesini açıktan bitirmek de nasip oldu. Halen İlahiyat önlisansta okumaya devam ediyor. Demek ki azmin elinden hiçbir şey kurtarmıyor. Onun bu azmi gerçekten insanlara örnektir. İnsanlar ders çıkarsın diye de hayat hikayesinden bahsetmiş olduk. Tabi kendisinden de izin aldık.

Şeyh Raşit camimizde bana destek veren kardeşlerimizden birisi olarak her zaman yanımızda oldu. Çevre camilerde Hoca arkadaşlarımıza da işleri olduğu zaman destek oldu. Eskiden imamlarımızda, yerine mihraba geçecek kişiyi yetiştirme düşüncesi olurdu. Cemaatin içinden mihraba geçebilecek insanları yetiştirmeye gayret ederlerdi. Biz de bu düşünceyi sürdürmeye çalışıyoruz. Hele ki toplumda dezavantajlı olan kardeşlerimizle ilgilenebilirsek ne mutlu bize.

Bir gün bu kardeşimiz bana; “Hocam siz ilgilenmeseydiniz, belki köprü altında yatan” bir insan olurdum dedim. “Estağfirullah, olur mu öyle şey, bütün bunlar önce Yaradan’ın yardımı sonra da sizin gayretinizle oldu” dedim. Hakikaten de öyle biz Allah’ın bize verdiği imkanlar doğrultusunda ona yol gösterdik. Asıl kendisi irade ortaya koyarak bunları başardı.

Bir gün cemaatimizden bir hacı efendi; “Hocam ben bu hocamı umreye göndermek istiyorum. Bir umre yapsın, orayı da görsün” diyerek bütün masrafları üstlendi. İnşaallah ekim ayı içerisinde Diyanet İşleri Başkanlığı nezdinde umreye giden bir hocamızın grubuna katılarak bu kardeşimiz umreye gidecek. Allah yolunda olanlara her zaman Rabbim kendi yolunu açar, kolaylıklarını gösterir.

Osman Gülşen/ İrfanDunyamiz.com 

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Çocuğunuzun arkadaşlarıyla tanışın…

Okulların yeniden açıldığı bu günlerde, öğrenciler için yepyeni bir dönem başlıyor. Özellikle birinci, beşinci, dokuzuncu …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.