Şeytan insana musallat olur mu?

Kur’an-ı Kerim’de bu konuda şöyle buyurulmaktadır:

“Kim Rahmân’ın zikrini (Kur’an) görmezlikten gelirse, (biz) ona bir şeytanı musallat ederiz de, o ona arkadaş olur. Şüphesiz ki bu (şeyta)nlar onları yoldan çıkarırlar. Onlar da kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar. (Zuhruf, 36,37)

Zuhruf Suresindeki bu ayetlerin tefsirine baktım. Ruhul Beyan Tefsiri’nde ayetler şöyle açıklanmış:

“Kim körlük yaparak Kur’an’dan yüz çevirirse, yahut dünya hayatının debdebesiyle aşırı bir şekilde meşgul olmak suretiyle geçici şehvetler ve saadetler içine dalarak Rahman’ın zikrinden uzak durursa, “yanından ayrılmayan” devamlı bir şekilde ona vesvese verip aldatmaya çalışan, ona hidayet yerine körlüğü, güzellik yerine çirkinliği süsleyen, “bir şeytanı musallat ederiz.” Onu ona yaklaştırırız, kabuğun yumurtayı kuşattığı gibi, onu kuşatıp sarar.”

Fahrettin Razi ise şöyle açıklamış:

“Ayette yer alan “zikir”den maksat Kur’an’dır. Kim mal-mülk, makam-mevki gibi dünyevi menfaatlere düşkünlük gösterir, onlardan başka bir şey göremezse, Kur’an’ı da göremez veya görmezlikten gelir ve Kur’an’a karşı kör duruma düşer.”

Müslümanca bir yaşamı terk eden, Allah’tan uzaklaşan, Kur’an’a kör olanların, kendi heva ve heveslerine göre yaşayanların başına gelen en büyük tehlikelerden biri. Bu musallat edilen şeytan onun bütün hayatına etki ederek onu yoldan çıkarır. Allah’ı ve ahireti unutturur, ibadet ettirmez, namaz kıldırmaz, iyilik yerine kötülük yaptırır, giyim ve kuşamını Allah’ın istemediği şekle sokar. Gün geçtikçe onu her yönüyle etkisine alıp, imansız bir şekilde ölmesi için gece gündüz çalışır. Hayatın meşgalesine dalan insan ise bunun farkında olmayıp, hep doğru yaptığını zanneder, yanılır.

Günümüzde maneviyattan uzaklaşan, huzuru kaybetmiş, namaz kılamayan, dini hassasiyetleri yerine getirmeyenlerin yaşadıklarının sebebi budur.

Musallat edilen şeytan yüzünden imansız ölmek de var. Ahiretteki pişmanlığın ise geri dönüşü ve çaresi yok.

Ayetlerin devamı ise şöyle bir sahneyi haber veriyor:
“Nihâyet (o kimse şeytanıyla berâber) bize geldiğinde (şeytanına): ‘Keşke benimle senin aranda, doğu ile batı arası kadar uzaklık olsaydı. Demek (sen) ne kötü arkadaşmış(sın)!’ der.” (Zuhruf, 38)

Çaresi ise, şeytanın musallatından kurtulmak için Allah’ı tercih etmek, tevbe edip Allah’a yönelmek, imanı kuvvetlendirip ibadetlere yönelmek, kısacası her yönüyle müslümanca bir yaşam içine girmektir.

Kalpler ancak Allah’ı zikretmekle tatmin olur.

En doğrusunu Allah bilir.

Tekin Deniz/ İrfanDunyamiz.com

BENZER İÇERİKLER

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.