Dostluk gönüllü değil gönülden iletişimdir. Aynı yöne, aynı ufka yürek hizasında bakmaktır. Dostluk duygusal bir bağlanma, karşılıklı dikkat ve sorumluluktur. Dostlukta adanmışlık vardır. Adanmışlığın ahlaki niteliği olan temel bileşenleri; vefa, dürüstlük ve fedakârlıktır. Dostlar; en mutlu anlarını da en can acıtan ve yürek dağlayan anlarını da paylaşırlar.
Dostluk; varlığımıza bir ayna ve ahde vefadır. Dost; yalnızlığa terk edildiğimizde başucumuzda beliren kişidir. Arkadaşlığın-dostluğun dip akıntısını güçlendiren; anlayış, kavrayış, hoş görme ve merhamet vardır. Eğer arkadaşlık-dostluk uzun bir süreye yayılmışsa kuşkusuz bunda affediş ve anlayış gibi temel ahlaki tutumların katkısı vardır.
Mihenk taşı
Kemal Sayar; “ Dostluğun mihenk taşı tanık olunmaktır; kıymet verdiğiniz bir göz, sizin dünyadaki varlığınıza değmiştir ve siz de ötekinin özünü görmek lütfuna mazhar olmuşsunuzdur. Göz varlığa değer, ruhlar birbirine. Onunla yürüdüm, ona inandım, dert ve sevincimi onunla paylaştım. Yalnız yürünemeyecek bir yolculukta, o benim bir yol arkadaşımdı. Önce refik, sonra tarik” diyerek dostlukta var olan beden-ruh bütünlüğüne dikkat çekmiştir.
Dostluk bir eylem birlikteliğidir. Birbirine destek olan, gönlünü, ruhunu, yerini-yurdunu birbirine açan dostlukların ömrü uzun olur. Çünkü temeli sağlam atılmıştır. Dostlar; birbirini iyi tanımalı, içlerinde var olan iyiliği cesaretlendirerek ve ruh dünyalarını birbirine dokundurarak dostluğu sürdürmek ve sürekli hale getirmek mümkündür. Bilge bir kişi; “Bir kuşa yuva, bir örümceğe ağ neyse, insana da arkadaş odur” diyerek dostluğun önemine vurgu yapmıştır.
Dostluk-arkadaşlık bu kadar hayati derecede önemli iken; dedikodu, gıybet ve çekiştirme gibi ruhu zehirleyen ve dostluk-arkadaşlık gibi güzellikleri parçalayan tuzaklara karşı uyanık olmamız gerekmektedir.
Üç filitre
Bir anekdot anlatılır: “Bir gün bir adam Sokrates’e: “Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun?” der. Sokrates: “Bir dakika bekle” diye cevap verir ve devam eder: “Bana bir şey söylemeden evvel senin küçük bir testten geçmeni istiyorum. Buna Üçlü Filtre Testi deniyor.” Adam merakla; “Üçlü Filtre ne ola ki?” diye sorar.
Sokrates; “Benimle arkadaşım hakkında konuşmaya başlamadan önce, bir süre durup ne söyleyeceğini filtre etmek iyi bir fikir olabilir. Bu ona üçlü filtre dememin sebebi. Birinci filtre: ‘Gerçek filtresi…’ Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam olarak gerçek olduğundan emin misin?”
Adam: “Hayır, aslında bunu sadece duydum.” Sokrat; “Öyleyse, sen bunun gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun… Şimdi ikinci filtreyi deneyelim, yani ‘İyilik Filtresini…’ Arkadaşım hakkında bana söylemek istediğin şey iyi bir şey mi?” diye sorar.
Adam; “Hayır, tam tersi” diye cevap verir. Sokrates: “Öyleyse onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin. Fakat yine de testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı. İşte ‘Yararlılık Filtresi…’ Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey benim için yararlı mı?” diye sorar.
Adam şaşırarak: “Hayır! Gerçekten de değil!” Sokrates: “İyi o zaman. Eğer bana söyleyeceğin şey doğru değilse ve yararlı değilse, bana niye söyleyesin ki!” der.
Kıymet bilen
Bir bilge kişi; “Her bildiğini söyleme ama her söylediğini mutlaka bil” diyerek her türlü yalandan, dedikodudan arınarak, doğrular üzerine hayatımızı inşa etmemiz gerektiğine işaret etmektedir.
Dostluk; birbirini çoğaltmaktır, birbirine kıymet vermektir, adalet ve fedakârlıkla yaklaşım göstermektir. Dostluk sırdaş, yoldaş, hemhal ve hemdert olmaktır. Dostluk aynı rüyayı gören, aynı yöne doğru yol yürüyen, yalın ve dürüst olmayı, hesabi değil hasbi olmayı, biricik ve farklı olduğunu ancak aynı yürek hizasında varlık dünyasını tasavvur etme halidir.
Düşünür, bilge insan Muhyiddin Şekur der ki: “İnsan ancak dostları kadar büyür, dostları kadar gelişir. İnsanın çapı, dostlarının çapı kadardır. Bir insanla dost olmak, geleceğinizi o insana emanet etmektir. Dostlarımızın, boyasıyla boyanır, ahlakı ile ahlaklanırız. Kişinin kalitesini, dostları belirler. Kim olduğunu bilmek isterse, kimlerle dost olduğuna bakmalı insan.”
Adaletin önderi Hazreti Ömer; “Kişinin dostu; aklının kılavuzudur” der. Herkes, kendi ayarına, aklına göre dost edinir. Her kuş, kendi cinsiyle uçar; kartallar kartallarla, kargalar kargalarla.
Kiminle dost olalım?
Bir başka bilge kişi kimlerle dost olmamız gerektiğini şöyle ifade eder:
“Alim ile dost ol! İlim bilir, irfan bilir, söz bilir, öğrenirsin.
Saygılı ile arkadaş ol! Usul bilir, adap bilir, sınır bilir, üzülmezsin.
Gözütok ile dost ol! İkram bilir, kural bilir, doymak bilir, ferahlarsın.
Görgülü ile ahbap ol! Yol bilir, yordam bilir, kural bilir, rahatlarsın.
Alçakgönüllü ile yaren ol! Hal bilir, ahval bilir, gönül bilir, mutlu olursun.
Akıllı ile arkadaş ol! Az konuşur, hak konuşur, mert konuşur, rahatlarsın.
Mert ile dost ol! Mertlik bilir, vefa bilir, dost bilir, yüreklenirsin.
Ahlaklı ile yola çık! İhanet etmez, yolda satmaz, arkadan vurmaz, huzur bulursun!..”
Bize hayat sigortası olabilecek, aklımıza kılavuzluk yapabilecek, “Karakter kıtlığı” değil “Karakter bolluğu” olan ve geleceğimizi inşa ederken “Üç günlük” değil “Ömürlük” dost olabilen gerçek dostlara çokça ihtiyaç vardır. Onlara selam olsun.
Prof. Dr. Şemsettin Dursun/ İrfanDunyamiz.com
Şemsettin Hocam,ne güzel değinmişsiniz;’Dostluk Gönülden İletişimdir.’ çok anlamlı ve etkili bir cümle olmuş yüreğinize sağlık..
Dostluk sağlık gibi,çölde vaha gibi,sıkıntı anında uzanan bir el gibidir.
Gerçek dostluk sustuğunuzda sizi duyan,acılarınızı paylaşan,yan yana diz dize değil can cana kalb kalbe olmaktır.
Dostluk sorumluluktur inanmaktır.Yani gölge gibi asla bırakmamaktır….
Mevlana Hazretlerinin dediği gibi dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.