Köyde imamlık yaptığım sıralarda bir sefer gençlere; “32 farzı bilmeyenin nikahını kıymam, bana derse geleceksiniz” dedim… Biz hocanın ihtiyaçlarını görüyoruz bize bir şey yapmaz diye düşünmüşler… Derse gelmeyenler oldu.
Köyün zenginlerinden birisi üç gün üç gece bol içkili bir düğün yaptı. Bize bir şey, soran yok. Düğün bitmiş, gece üç kişi bir traktörle beni almaya gelmişler yatsı namazına yakın… Evden aşağı çağırdılar, indim…
Gecenin bir yarısı
Nikah için çağıracaklarını anladım. “Hoppala kardeşim yav” dedim; “Yandı gülüm keten helvası. Aşçıyı ne zaman buldunuz, davulcuyu zurnacıyı ne ara buldunuz?”
Pişkin pişkin; “İki ay önce bulduk” dediler. “Peki nikah olacak, nasıl olur, ne gerekir, iki adım şuraya gelip sormuyorsunuz, damat zilzurna sarhoş nikaha geliyorsunuz? Siz nasıl adamsınız?”
“Aman hocam, kıy şu nikahı” dediler. “Yok kardeşim kusura bakmayın ben bu nikahı kıyamam” dedim… Bu sefer; “Hocam seni memnun ederiz” gibi laflar etmeye başladılar, güya akıllarınca her şeyi bu şekilde halledebileceklerini zannediyorlar.
“Beni ancak Allah Teala Hazretleri memnun edebilir. Allah’ın emirlerini yerine getirenler memnun edebilir” deyip kestirip attım. Zaten böyle şuuru kapalı birinin nikahını nasıl kıyabilirdim ki…
Hasıl ı kelam nikahlarını kıymaya gitmedim. Bu hareketim çevre köylerde duyuldu ve çok büyük etki yaptı. O günden sonra köyün gençleri bir bir derslere gelmeye başladılar… Harıl harıl otuz iki farzı öğreniyorlar…
Şikayet etmişler
Şunu da burada zikretmeden geçemeyeceğim. Düğün sahibi zat-ı muhterem ertesi gün ilçe Müftümüze beni şikayete gitmiş, “Müftümüz de sormuş neden kıymadı” diye… O da; “Damat bir duble içki içti ve 32 farzı bilmiyor diye kıymadı” deyince, Müftü Bey onu odasından kovmuş.
Aylık imamlar toplantısında Müftü Bey ismimi okudu, ayağa kalktım. Benim nikahını kıymadığım kişinin nikahını kıyan diğer hoca arkadaşın da ismini okudu, o da ayağa kalktı… Toplantıda olan hoca arkadaşlara dönerek; “Size iki hocaefendi profili gösteriyorum. Birisi içkili bir damadın nikahını kıymamış, diğeri ise kıymış. Hangisi doğru yapmış?” diye sordu. Oradaki tüm hoca arkadaşlar, Osman Hoca doğru yapmış” dediler…
Müftü Bey beni tebrik etti ve diğer hoca arkadaşa da “bir daha yapma” diye tembih edip toplumdaki böyle yanlışları birlikte kararlılıkla çözeceğimizi vurguladı. Düğün sahibini de makamından kovduğunu, haklı işlerimizde yanımızda olacağını söyledi.
Ne demişler; “Doğru git Hak yardımcın olsun…”
Allah böyle haklının yanında duran müftülerin sayısını arttırsın, “Sen vatandaşın nikahını ne hakla kıymazsın” diye çıkışabilirdi. Allah korkusu olan yöneticinin hali bir başka oluyor. Müftü Bey’in bu asil tavrını hiç bir zaman unutamam.
Osman Gülşen/ İrfanDunyamiz.com
İrfan Mektebi ↗
Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.
Gönül Dünyamız ↗
Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.
Hocam sizi savunan bir müftünüz var mış ilk görev yaptığın yerde bazı kişilerin eski ağalık ve zenginlik günlerine özenen kişilerin taleplerini yerine getirmedigimden ilçe müftülüğüne soruşturmaya çağrılmadan il müftülüğü tarafından sürgün edildim Allah en güzel vekildir hesabını ve helalligi ahirete bıraktım
Konyada vekil imamlık yaptığım sırada yatsıyı müteakip damat için dua etmem istendi. Bende damatı camide görmedim gelmem dedim. Biraz homurdanıp gittiler. Baktım yatsı namazı nda damat namazda. Namaz sonrası gidip duayı yaptık.