Bu gençler bizi çok sevindirdi…

2006 yılıydı, yatsı namazı için camiye gidiyordum. Tam camiye gelmişken yan sokaktan gelen cemaatten bir abi selâmdan sonra eliyle de işaret ederek: “Hocam şu arsayı gençlerden istesek de bir Kız Kur’an Kursu yaptırsak” dedi. Arsaya dönüp baktıktan sonra; “Olur namazdan çıkınca çocuklardan isteyelim abi” dedim. Madem Allah böyle bir şeyi onun gönlüne düşürmüş, vardır bir hikmeti diye düşündüm.

Namazdan sonra evlerine uğradım ve babaları vefat eden gençleri aşağı çağırdım. Bu dört kardeşin bazısı talebem, bazısı da yıllardır cemaatimdi. Durumlarının Allah’a şükür iyi olduğunu biliyordum. Dedim ki: “Gençler! Babanız hayır sahibi bir insandı, Allah rahmet eylesin. Bakın sizin şu arsanız çok güzel! Bir abimizin gönlüne düşmüş, eğer bu arsayı verirseniz Kız Kur’an Kursu yaptıralım inşaallah. Bir düşünün!”

Açtık elhamdülillah

Onlar da bir an düşünerek: “Olur hocam. Biz bir istişare yapalım. Size haber veririz” dediler. Aradan bir hafta geçmişti ki bir telefon geldi: “Hocam müsaitseniz dükkana buyurur musunuz?” Heyecanla gittim, acaba ne diyeceklerdi? Hoş beşten sonra abileri: “Evet hocam! Biz düşündük ve şu karara vardık. Eğer siz içinde olacaksanız ve Kız Kur’an Kursu yapacaksanız vereceğiz.”

O kadar sevinmiştim ki! “Allah razı olsun. Evet bizzat yapımında, hazırlanıp açılmasında Allah izin verirse bulunacağım” diyerek söz verdim. Bu sevinçle ayrıldık. Heyecanla başladık. Dostlar ve mahalle halkı akla gelmeyen katkılarda bulundu. 2008 yaz döneminde Kur’an Kursumuzu açtık elhamdülillah. O yaz 350 civarında talebe almıştık. Daha sonra 4- 6 yaş da eklenerek cıvıl cıvıl devam etmekte hamdolsun.

Bu gençler de çok sevinmişlerdi. Mahalle halkı ise apayrı memnun olmuştu. Çiçek gibi evlatlarımızı gördükçe, geleceğimizin saliha anneleri burada yetişiyor diye seviniyoruz. Hocalarımızın da hepsi adeta yavrularımızın üzerlerine titriyor. Onları mutlu etmek ve bu güzel ilim yuvasına alıştırmak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar.

Bizi çok sevindirdi

Aradan biraz zaman geçince bu gençlerle otururken öyle bir şey dediler ki, hem hayret hem de gıpta ettim: “Hocam, siz arsayı istemeye geldiğiniz akşam, biz toplantı halindeydik. İşlerimiz iyi değildi, zorlanıyorduk ve nereleri satalım derken, bu arsayı da satmayı dile getirmiştik. İşte siz tam bu esnada bizi çağırdınız.

Biz de bir hafta düşündükten sonra ‘olur’ dedik çok şükür. Ondan sonra Allah bize öyle kapılar açtı ki, hiç bir yer satmadan imkân ve bolluk verdi. Evet, biz de buna şaşırdık ve demek ki Allah yolunda vermenin bereketi böyleymiş diye şükrettik Allah’a.”

Gerçekten ben de hayret etmiştim. Bu durumdan haberimiz yoktu. Ben de onlara şu ayet-i kerimeyi okudum: “Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak bitiren ve her başakta yüz tane bulunan bir tohum gibidir. Allah, dilediğine kat kat verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.” (Bakara, 261)

Amel defterini üç şey açık tutar ilki sadaka-i cariyedir. İşte bunun farkında olan bu gençler hayırlı zenginlere bir örnektir. Dünyanın her yerinde yapılan hayır, hasenat ve hizmetler zenginlerin fedakarlıkları ile oluyor. Allah bu güzel insanlardan razı olsun.

Muzaffer Dereli/ İrfanDunyamiz.com

İyi Haberler ↗

İyiliklere, erdemlere, örnek davranışlara dair beyaz haberler okumak için tıklayınız.

Hatıra Arşivi ↗

Alimler, arifler, hocalar ve önemli şahsiyetlerin hatıralarını okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Süleyman Efendi’nin faiz hassasiyeti…

Süleyman Hilmi Tunahan Efendi’nin önde gelen talebelerinden Eskişehir, Bilecik ve Balıkesir eski müftüsü Mehmet Emre …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.