
Allah Teâlâ kadın ve erkeği ayırt etmeksizin, insanı “en şerefli mahluk” diye ilan etmiştir. Kadın ve erkeğin Allah katındaki üstünlüğü ise sadece takva iledir. Ancak Allah Teâlâ insanı bazı yönlerden zayıf yaratmıştır. Zira erkek, fiziksel güç ve liderlik vasfı olarak kadından daha üstündür. Kadın ise duygu ve şefkat yönüyle erkekten daha üstündür. Dolayısıyla bu ikisi bir araya geldiği zaman birbirini tamamlamış oluyor.
Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem, kadınları erkeklere emanet etmiştir. Bu emanete ihanet eden, Allah’ın emrini çiğnemiş olur. Erkeğe düşen, karısına ve çocuklarına merhamet etmesidir. Netice itibariyle biz sürekli kadın hakları diyorsak, karşı cins de erkek hakları diyecektir. Elbette bu da bizleri böler ve ayrıştırır.
Yol arkadaşı
Hem kadın ve erkek birbirine düşman değil ki! Birbirinin yol arkadaşı, hayat arkadaşıdır. Dolayısıyla biz rakip değil, ekibiz. Nitekim Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem; “Mazluma da zalime de yardım ediniz,” diye buyurur. Sahabelerin; “Ya Resulullah mazlumu anladık, zalime neden yardım edelim?” demeleri üzerine Peygamberimiz; “Zalimi zulmünden vazgeçirmekle yardım ediniz” diye buyurur. (Bkz. Buhârî, Mezâlim 4; İkrâh 6)
O halde zulüm kimden gelirse gelsin, ister erkek olsun ister kadın olsun fark etmez asla kabul etmeyiz, karşı çıkarız. Çünkü mü’min olmamız bunu gerektirir. Ancak en basit bir meselede kadın ve erkek “Benim haklarım” diyerek, tahammülsüzlük gösterip kendi hakkını ön plana çıkartırsa evlilikte uzlaşma olmaz ki! Bu bağlamda iki taraf da şunu düşünmeli: “Ben haklı mı, yoksa mutlu mu olmak istiyorum?”
Eğer çiftler mutlu olmak istiyorlarsa, birbirlerinin haklarına riayet ederek, birbirlerine değer ve hürmet gösterip, saygı ve sevgi çerçevesinde ilgili olmalılar. Elbette gönül ister ki bütün evlilikler problemsiz olsun. Ancak burası imtihan dünyası… İnsanın hayatta ne ile karşılaşacağı bilinmez. Neticede evlilikte herhangi bir sorun karşısında sadece çıkış yolunu boşamada aramak doğru değildir.
Çaba gerek
Her insanın olduğu yerde sorun ve problem vardır. Şu durumda biz problem çözme yeteneğimizi nasıl geliştirmeliyiz? Bunun üzerinde yoğunlaşmalıyız. Çiftler, mutlu bir evliliğin devamı için elinden gelen gayret ve çabayı göstermeliler ki evlilikleri kurtulsun. Hatta sosyal medyada aile danışmanlığını yapan bir kısım uzmanlar, kendi evliliklerini de böyle kurtardıklarını belirtiyorlar. Eğer evlilik emek verilip, güzel davranışlar ile beslenilirse, umulur ki mutlu bir evlilik oluverir.
Ancak insanın eşref-i mahlukat olduğu unutulursa evlilik zarar görür. Örneğin çiftler birbirlerinin hakkını ihlal eder, şiddet ve hakarete maruz kalınırsa, elbette bu kabul edilemez. Tabii bu erkek olsun kadın olsun fark etmez. Öte yandan kadın feminist yazarlar, medyada sadece kadına şiddetten bahsediyorlar, bu doğru değil. Hâlbuki erkekler de zaman zaman hakarete ve sözlü şiddete maruz kalabiliyorlar.
Toplumda karısından şiddetle korkan erkekler olduğu da biliniyor. Elbette bunu görmezden gelip tarafgirlik yapamayız. Günümüzde insanlar, meslek edinmek için 6 yaşından 20 yaşına veya 30- 40 yaşlarına kadar çaba, gayret sarf ederler. Ama maneviyat ve aile gibi değerli bir müessese için gayret ve çaba yok. Ne acı değil mi?
Batı batmıştır
Öte yandan Batı, nüfus planlanması üzerinden bize saldırarak başarılı oldu. Günümüzde aile kurumu, Batı projelerinin hedefi haline gelmiş durumda. Bu nedenle Batı kaynaklı sahte çözümler, ailevi sorunlarımıza çözüm olamaz. Hem Batı’dan (batıldan) bize hayır gelmez ki! Çünkü onların tek amacı, toplumumuza şeytani fikirlerini yayıp bizi bölüp birbirimize düşürmek ve Müslüman kanıyla beslenmektir.
Uyanık ve feraset sahibi olmalıyız. Nitekim aile kurumunun acilen kurtarılmaya ihtiyacı var. Ailede şiddet ve boşanmalar son derece artmakta. Aslında devletin, aile kurumunu sadece erkeğe ceza verme yönüyle ele alması doğru değil. Hem bu, kalıcı bir çözüm de getirmez. Dolayısıyla bu yöntem, sorunu daha çok içinden çıkılamaz bir yokuşa sürüklüyor.
Özellikle eğitim olmadan bu sorunun çözülmesi mümkün değildir. Bu bağlamda Diyanet, buna dair kurslar düzenleyebilir. Hem bu kurslar neticesinde belgeler verilirse, belki de evliliklerde görüldüğü kadar olumsuzluklar yaşanmamış olur. Aslında sadece Diyanet değil, bu alanda bizim örf, adet, kültür ve inancımızla örtüşen bilgi ve birikime sahip uzman psikologların bilgilerinden de faydalanabilir.
Sürece katkı
Dinde derinleşmiş hocalarımızın aile kurumuna katkıları, bu konudaki çalışmaları olursa inşallah sorunlar en aza indirgenebilir. Bilhassa bu konuda anneyi yetiştirmek lazım. Çünkü anne, çoğunlukla çocuklarıyla beraber yaşamış oluyor. Anneyi yetiştirmek demek, aileyi kurtarmak demektir. Çünkü bilinçli anne, bilinçli aile, bilinçli çevre, bilinçli toplum, bilinçli dünya demektir.
Maalesef toplumumuzda güçlü, zayıfı ezebiliyor. Sadece kadın değil, zaman zaman çocuk da terbiye amaçlı olmaksızın ailesi tarafından öfkeyle şiddette uğruyor. Bu bağlamda şiddet sadece kadına has bir mesele değil, aileyi ilgilendiren bir meseledir. Öncelikle aileye yatırım yapmak gerekir. Sadece kadın meselesini tutup diğer meseleleri dile getirmemek toplumun manevi sorunlarına bir bütün duyarlılık olmuş sayılmaz.
Gençliğin maneviyattan uzaklaşıp topluma zarar vermesi başlı başına bir sorun değil midir? O halde sadece kadın, erkek, çocuk, gençlik hakları ve sorunları değil, bu bir maneviyat sorunudur. Neden biz bu maneviyatı nesillere kazandırmak için elimizden geleni yapmıyoruz. Çözüm için mutlaka maneviyatımıza dönüş yapmamız gerekir. Çünkü ailede olumsuzlukların temelinde maneviyat eksikliği yatıyor.
Bu bağlamda bilenlerin, bu farkındalığı toplumumuza kazandırması gerekecektir. Maalesef toplumumuzun büyük çoğunluğunda bu farkındalık neredeyse yok seviyededir. O halde bu sorunların çözümü, insanın manevi yönünü geliştirilmekten geçer. Hakikaten eğer ailede karar merci, İslam’ın sesi olursa tüm sorunlar biter Allah’ın izniyle.
Nadire Batu/ İrfanDunyamiz.com
Aile Okulu ↗
Mutlu evlilik ve huzurlu aile konusunu ele alan seçme yazılar okumak için tıklayın.
Çocuk Eğitimi ↗
Çocuk eğitimini batılı pedagojiyi esas almadan işleyen yazılar okumak için tıklayın.
İrfan Dünyamız Kendi İrfanımızı Keşfet!

