
Ne güzeldi Toptancılar sitesindeki günlerimiz. Salih insanlar vardı cemaatimizde. Gerek namazlarda ve gerekse vakit aralarında sohbet ederdik. Tatlı, samimi, muhabbetli. Doyumu olmazdı. Gün görmüş, alim ve salihleri tanımış, onları dinlemiş, el öpüp dua almış esnaflarımız da vardı. Onlar ne güzel şeyler anlatırlardı.
Geçenlerde ziyarete gitmek nasip oldu elhamdülillah. Nasıl da sevindiler. Altı yıllık imam hatiplik günlerimizi yâd ettik. İçlerinde talebelerim de vardı. Nasıl da hürmet ettiler. “Var mı bir hizmet hocam?” dediler. “Yok, sadece ziyarete geldim” dedim.
Bir devirdi geçti
Bizim büyüklerimiz kalmadı tabii ki. Onları yâd ettik. Kiminin babası, kiminin komşusu. Hayırla andık o güzel ve cömert rahmetlileri. Nasıl sevgiydi o öyle birbirimize? Hamalından en zenginine kadar. Sevgi vardı, saygı vardı, yardımlaşma vardı, tevazu vardı. Şimdi hatıralar canlanıyor önümüzde.
Ne güzel insanlardı onlar. O neslin çoğu yokluğu ve zulmü görmüştü. Ezanların Türkçe okunuşunu, Kur’an okumanın ve Allah demenin yasak oluşunu görmüşlerdi. Ama iman ve teslimiyetlerine ve hele bir de edeplerine hayran kalınırdı. Evlatları var şimdi. Onlar da öyleler hamdolsun. Gelirler muhabbet ederiz.
O yıllarda kadın ve kızlarımızın hali de ayrıydı. Toptancılar çarşısında kadın göremezdik. Bir iki varsa da vaazdan nasibini alıverirlerdi. Ticaret ve faiz konusunda çok uyarı yapardık. Yüzde doksanı tutardı nasihatleri. Şimdi ne kadar da muhtacız o edep ve hayâya. Allah celle celaluh korusun. “Bu gidiş nereye?” (Tekvir 26)
Hani insan yaşlandıkça hatıralarla yaşarmış ya. Onların bir kısmı, bizim ulaşmadığımız Hacı Veyis Zadeleri, Akşehirli Ahmed Efendileri, Ladikli Hacı Ahmed Ağaları, Postalcızadeleri, Bozkırlı Mustafendileri, Hafız yetiştiren Çimili Hakkı Efendileri, daha bir çok alimleri tanımışlar ve bize anlatmışlardı. Bu gerçekten müthiş bir hazineydi.
Ehli irfanı bulur isen,
Dost eyle kendine hemen,
Çün ol zât bir hazinedir,
Zenginliğe vesiledir.
Arif olur ol kimseler,
Gelene verir hikmetler,
Hakk’a götüren yolları,
İnsanlara gösterirler.
Gönül almak
Vaazlarım bazen heyecanlı olurdu. Ama asla gönül kırıcı değil, gönül alıcı idi. Onun için hiç alınmazlardı. Bazen; “Bir çuval taşın varmış, hepsini başımdan geçirdin hocam” derken, gülerek kucaklarlardı. Hele namaz kılmayanlara örneklerle dokunurdum. Bir de bakarsın ki namaza başlarlardı.
Sigara içen dostlar vardı. Onlara da taş atardım ama bir hafta muhabbetle bunu konuşurlardı. Alınmak yoktu. Vardığım zaman nasıl sevgiyle karşılarlar ve o cümleleri aktarırlardı. Çoğu bıraktı elhamdülillah. Cumada yol kapanırdı. O ne güzel bayram olurdu cumalar…
Cömertlik ise akılları durdururdu. O yıllarda hayır kurumlarına yardımcı olur önlerine düşerdim. Sonraki yıllarda açtığımız kurslara da nasıl yardım yaptılar. İstemediğimiz halde. Şimdi biz yine asla istemeyiz. Allah celle celaluh gönderiyor.
Derler ki; “Hocam bizden hep isterler, veririz, yine isterler. Ama sen verdiğimizi bile almıyorsun. Hiç böyle görmedik.” Bunu hep ifade ederler. İhtiyaçlar karşılanmışsa, ihtiyaç yoksa onları tabi başka hayırlara yönlendiririz. Ha bir de o var ki bankanın şüpheli paralarını da almayız hayır işleri için. Promosyon zaten hiç nasip olmadı. Yine almıyoruz hamdolsun.
Bereket var
Öyle bereket var ki, yüzlerce talebe, fakir ve herkese yetiyor. Misafirlere cebimizden ikram ederiz. Suffede halka pazar sohbeti öncesi ikram olur, talebelere gelenden harcamayız. Onun için verenler vardır. Bunu oraya da yazdık ki gönül rahatlığıyla yesinler. Bir tekke havasında muhabbet hasıl eder Rabbimiz.
Kimseye yük olmak istemeyiz. Rabbimiz gönderiyor. Talebelerimizin rızkını, yapılacak işlerin masrafını. Biz O’ndan istiyoruz. Bizden sonrakilere de vasiyetimiz budur. Çalışanların hakkını veririz ama hiç bir yönetim kurulu üyemiz asla ücret almaz, aksine verir. Arabasını kullansa işlerimizde, yakıt parası dahi almaz. İşte samimiyet de burada.
Paramızla alırız kursun ihtiyaçlarını. Asla bir kapıya gitmeyiz. Zorla verirler bazısı. Onları durdurmak ne mümkün? Esnafın durumu da malum, onlardan yardım toplanacak olsa belki dişinden tırnağından artırıp verirler. En güzel ücretini ödeyerek malın da en iyisini almaktır.
Muzaffer Dereli/ İrfanDunyamiz.com
İrfan Mektebi ↗
Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.
Gönül Dünyamız ↗
Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.