Gece ve gündüz infak edenler…

Sahip olduğumuzu sandığımız tüm varlıklarımızla sınanmaktayız. Emanetçisi olduğumuz mal varlığımızla ilişkimiz ve bu konudaki bakış açımız nasıl olmalı? Özne- nesne ilişkisi bakımından iki türlü değerlendirilebiliriz. Birincisinde insan özne, eşya ise nesnedir. Özne; soran, sorgulayan, araştıran, etken ve etkin bir özelliğe sahip iken; nesne ise özneye tabi olan, itiraz gücü olmayan edilgen bir yapıya sahiptir.

Şu durumda bizler insan olarak “özne”, sahip olduğumuz mal varlığımız ise “nesne” olur. Bizler nesnenin hakimiyetine girmediğimiz sürece özne olmaya devam ederiz. Onu olması gereken yerlere sevk ederek istediğimiz şekilde tasarrufta bulunabiliriz. Zira biz biliriz ki, sahip olduğumuz bütün mal varlığımız, aslında Rabbimizin bize bir emanetidir. Bu bakış açısı altında cömertlik, bütün bileşenleriyle erdemin kendisidir.

İkinci bakış açısına gelince, onda insan mal varlığına ait olur. Bu durumda kişi “nesne” yani sahip olunan, mal varlığı ise “özne” olur. Nesnenin özneye hükmetmesi, eşyanın tabiatına aykırıdır. Malvarlığının elinde tutsak durumda olan, ona mahkûm olan kişinin, infakta bulunması, cömertlikte bulunması düşünülebilir mi? Mümkün değil. Böyle bir ortamda ancak “cimrilik” denilen ruh marazı ortaya çıkar.

Cömertlik erdemi

Sahip olduğumuz mal varlığımızı, yaradılış gayesine uygun tarzda harcayarak cömertlik erdemini yakalamamız ve cimrilik sıfatından azade olmamız yaratan ve yaşatan Rabbimizin de bizden isteğidir. Ezel ve ebed nizamı İslam bizden gece gündüz cömertlik bekler. Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Mallarını gece ve gündüz, gizli ve açıktan hayra harcayanlar var ya işte bunların yaptıklarının karşılığı Allah katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir de.” (Bakara, 274)

Cömertlik erdemi, eşyaya veya nesneye bakış tarzımızı prensip bakımdan ahlaki bir davranış olarak çerçeveler. İnsan özne olmalıdır ve bu karakteristik özelliğiyle; mala, eşyaya nesneye mahkûm değil, yönetici olmalıdır. Bu yaratılışın gereğidir. Farabi der ki: “Cömertlik parayı saklamayla harcama arasında orta bir durumla meydana gelir. Saklamada aşırılık ve harcamada eksiklik kötü bir ahlak olan cimriliği meydana getirir. Harcamada aşırılık ve saklamada eksiklik, yine kötü bir ahlak olan israfı ortaya çıkarır.”

İslam ansiklopedisindeki tanıma göre; “Haddi aşma, hata, cehalet, gaflet” gibi anlamlara gelen seref kökünden türetilmiş olan isrâf genel olarak inanç, söz ve davranışta dinin, akıl veya örfün uygun gördüğü ölçülerin dışına çıkmayı, özellikle mal veya imkânları meşrû olmayan amaçlar için saçıp savurmayı ifade eder. Şu durumda, Gazze’de hastanelerde yanarak ölen şehid haberlerinin geldiği şu günlerde en büyük israf, ucuz da olsa boykot ürünlerini satın almamaktır.

İyilik çağrısı

Ramazan Kayan Hoca “İyilik Çağrısı” adlı eserinde infak ile ilgili şunları söylüyor: “İnfak, insan ruhundaki yüce hasletleri harekete geçirir. Amellerin ihsana dönüşmesine vesile olur. Aklın irfana, kalbin imana açılıp ısınmasına zemin hazırlar. Nefsin arınmasında infakın etkisi küçümsenemez. Kazanma hırsını, sahip olma güdüsünü, servet edinme sarhoşluğunu infak ile dizginlemek mümkündür. İnfak mü’mini mala tutkunluk zilletinden, paraya kulluk sefaletinden kurtarır.

İnfak, yeryüzü bağımlılıklarından özgürleşerek, müteal güzelliklere kanatlanmaktır. İnfak, toprak eksenli zevklerden sıyrılıp, yüce bir vicdan zevkini idraktir. Böylece iç huzurun merdivenlerini tırmanarak, Veraların varasına uzanmak mümkün olur. İnsanlık kalitesini arttıran, insana merhamet yükleyen, ruh ve duygu planında en etkili eylem, infaktır. İnfak eylemi, yürekler arasında ülfet, ünsiyet, merhamet, meveddet, vahdet ve uhuvvet ören esaslı bir aşıdır.”

İnfak toplumu olamayan toplumlar “israf” toplumu olurlar. İsraf ise yeryüzünü tükettiği gibi, insanı da insan olmaktan çıkarır. İnfak ve cömertlik, toplumsal barışı sağladığı gibi; kalbi ve ruhi açıdan insanı rehabilite eder. Başkasının derdiyle dertlenmeyi, empatik yaklaşmayı, sahip olduğumuz değerlerin farkına varmayı, infak bize öğretir. Empatiden daha üstünü ise kardeşimizi kendimize tercih etmek yani isardır.

İnfak, ebedi alem için kalıcı bir yatırımdır ve bizi sonsuzluğa kanatlandıran ruhu aşılar. İnfak, vermektir. Malını veren temizlenir. Temizlenen ise kurtuluşa erer. İnfak iç huzurumuzu arttırdığı gibi, yüreklerimizin yumuşamasına katkı yapar. Sofralarımızı yoksullara, garibanlara açarsak; gök sofraları önümüze serilir. Bilhassa Ramazan ayının manevi atmosferinde infak ve cömertlik; ihsanı, empatiyi ve isarı yaşamamıza katkı sağlar.

Prof. Dr. Şemsettin Dursun/ İrfanDunyamiz.com 

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair çok güzel yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Kadrimiz âli olsun efendim…

Yıllar önce, Ramazan’ın son günlerinde dostlarıma, “Kadrimiz Âli Olsun Efendim” başlığıyla bir yazı yazmışım… Yanılmıyorsam, …

Bir yorum

  1. Abdullah GÜNDÜZ

    Üstadım,
    Elinize, kaleminize sağlık. Güzel tespit ve değerlendirmeleriniz için Allah razı olsun…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.