Anadolu’muz maneviyat erleri, Allah dostları ve gönül sultanlarıyla doludur. Bu mübarek toprakların her şehrinde bir türbe, beldesinde yatır, köyünde ulu mezar bulursunuz. İnsanlar daralınca, maneviyata susayıp ferahlamak isteyince bu mekânları ziyaret ederler. Türkiye topraklarını, bu abide şahsiyetler ayakta tutuyor. Yahya Kemal’in dediği gibi, “Biz ölülerimizle varız.”
Benim doğup büyüdüğüm Siirt’in maneviyat büyüğü, Şeyh Muhammed Kâzım Aydın Hazretleri’ydi. Çocukluk çağımdan çok iyi hatırlıyorum: Onun estirdiği barış, kardeşlik ve huzur iklimi, şehrin her noktasında hissediliyordu. Bir yerde huzursuzluk mu var, soluğu yanında alırlardı. Fitne, fesat, dedikodu ve gıybet çoğalmışsa insanları teskin eden, onlara itidal tavsiye eden yine oydu. Herkesin sığındığı, istişare ettiği ve çözüm bulduğu makamın sahibiydi Hazret.
Ruh muallimi
Aslında her yerde böyle ruh muallimleri vardır. Onlar insanları terbiye eder, kalplerini onarırlar. Kibri tevazua, zulmü merhamete dönüştürürler. Gaflete dalanlara, İslam’ın emir/yasaklarını hatırlatır, doğru yola varmalarına, sağlam menzile ulaşmalarına vesile olurlar. Bunu da Allah rızası için yaparlar.
Selami Erkoyuncu’nun kaleme aldığı 19 Saadetli Yıl kitabını görünce ziyadesiyle bahtiyar oldum. Zira eser, bahsettiğim büyük maneviyat ermişini anlatıyor, “Mürşidi Şeyh Muhammed Kâzım Aydın ile geçirdiği 19 Saadetli Yıl”ı dile getiriyordu.
Hocamızın babası Şeyh Muhammed el-Hazin Hazretleri, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri’nin önde gelen halifelerinden Şeyh Osman Sirâceddin’den halifelik almıştır. Şecere sağlam.
Yazarımız işte bu nurlu zincirin son halkası ile bereketli ve feyizli seneler geçirmiştir. Hakikaten herkese nasip olmayacak bir lütuf… Yazar, “Allah şahidim olsun ki bu yazdıklarımda ne ifrat ne de tefrit var.” diyor. Eseri okurken zaten siz bu hükmü veriyorsunuz.
Hâl ilmi
Yazar, duyduğunu, gördüğünü, yaşadığını, müşahede ettiğini aynen, samimice kaleme almıştır. Esere Takriz yazan Doç. Dr. İbrahim Baz, “Tasavvuf kal ilmi değil hâl ilmidir.” diyor. Amenna, yaşanmayan inanç tesir eder mi?
Titiz basılmış eserin sayfalarını itinayla çeviriyorum. O kadar çok kıymetli bilgi ve hatıra var ki, hangisini anlatsam? Mürşidimizin hayatı âdeta destan. İlim ve kitapla oturup kalkan kanaat önderi! Kaleme aldığı dinî ve ilmî eserleri var.
Evvela, vefatından önce sohbetlerinden derlenen Deryadan Damlalar kitabı okunmalı. İslam’ın güler yüzünü burada görür, huzur duyarsınız. “En büyük keramet Peygamber Efendimiz’in dinine tam bağlılıktır.” diyen Gönül Sultanı, ömrü boyunca tasavvuf çerağını yakıp talebe yetiştirmiştir. Dergâhın yüksek kapısını, bugün oğlu Şeyh Muiniddin Efendi açık tutuyor.
Dikenli bir yol
Yazar, hatıralarına 40. sayfadan sonra başlıyor. “Sufiliğin dikenli bir yol” olduğunun farkında olan Erkoyuncu, edepli anlatımı ve mütevazı duruşuyla okuyucuda saygı uyandırıyor. Tarikatın zikir usulleri, sohbet ve muhabbet meclisleri, mükemmel şekilde ifade ediliyor. Şeyh Hazretleri’nin kapısının nasıl herkese açık olduğunu görüyor, bu geniş yürekli kılavuza hürmet ve muhabbetiniz daha da artıyor.
Her menkıbeye inanılmaması gerektiğini vurgularken, “Bu şekilde söyleniyor ama bu şekilde kitaplarda görmedik.” diyor. Yani her söylenilene inanmamak, her söze kanmamak gerekiyor.
“Evliyalar Yurdu” Siirt’in diğer mutasavvıflarından ve âlimlerinden de sıkça söz edilen eserde, ‘istikamet önderi’ne ‘cemaatler ve tarikatlar” soruluyor. Cevabı tevhitçi: “Cemaatler ve tarikatlar eğer Ehli Sünnet ve’l Cemaat yolunda iseler bizim yükümüzü hafifletirler.”
Çok mühim
Satırlarda, vefa, iyilik, edep, tevekkül, sabır gibi güzel hasletleri daha çok benimsiyor ve seviyoruz. Bu paragraf çok mühim: “Şeyh Hazretleri en çok takvayı, sünnete tabi olmayı, Allah ve Resulüne itaati, anne ve babaya itaati, sıla-i rahimi, ilim öğrenmeyi ve onunla amel ederken ihlâslı olmayı, soru sorulmasını, Müslüman bir kardeşimizin sıkıntısını gidermeyi, devlete ve amirlere itaat etmeyi ve az da olsa amelin sürekli olmasını tavsiye ederdi.”
Fotoğraflarla süslenen bu değerli kitap, Ravza Yayınları’ndan çıktı.
Eserin sonunda büyüğümüzün herkese 58 tavsiyesi var. İlki şu: “İslam’ın temeli ilimdir. İslam’ı hâkim kılmak istiyorsak ilmi hâkim kılmalıyız.”
Şeyh Muhammed Kâzım Aydın el-Hâlidî en-Nakşibendî, 1906 senesinde Siirt’te doğdu. 16 Aralık 1996 tarihinde İstanbul’da vefat etti ve Siirt’e nakledildi. Ulu Cami’de kılınan cenaze namazının ardından on binlerce müminin iştirakiyle Tillo yolu üzerinde kendi kurduğu Kâzimiye Medresesi’nin yanına defnedildi. Cenabı Allah, makamını Firdevs Cenneti, biz sevenlerini de ona komşu eylesin.
Not: Bu yazı Mehmet Nuri Yardım’ın Milat Gazetesindeki köşesinde yayınlanan 01.09.2021 tarihli Gönül sultanı başlıklı yazısıdır.
Mehmet Nuri Yardım/ İrfanDunyamiz.com
BENZER İÇERİKLER
Gönül Dünyamız ↗
Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.
İrfan Mektebi ↗
Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.