Güç ve yönetimi…

İnsanoğlu sahip olduğu güçlerle imtihan halinde… Güçlerini iyilik için kullanıp iyi neticeler de alabilir. İsrafla heba edip zarar da edebilir. Şayet başarılı olursa aldığı hayırlı neticelerle kendini beğenerek kibre düşebilir. Yahut alçakgönüllülükle “üzerime düşeni yaptım” hissi içinde şükreder ve vakit kaybetmeden yeni neticelere yönelir.

Kâr zarar arasında çabalayan tüccar misali sürekli bir imtihan. Güçler çok. Akıl, hafıza, zekâ, duygu, beden, para, itibar, şöhret… Bilgi ve tecrübe… Problem çözme kabiliyeti… Dili hem konuşarak hem yazarak kullanabilmek, hatta birden fazla dil bilmek.

Duygularını dengelemek: öfkesini tutmak, kaygısını sınırlamak, üzüntüsüne yenilmemek, sevincini abartmamak. Sağlıklı, bedenen güçlü, eli kolu sağlam olmak. Sermaye sahibi olmak. İnsanlar nezdinde bilinip tanınmak hatta marka olmak. İstediği işe zaman ayırabilmek. Hepsi güç.

Gücü kullanmak

Bazısı doğuştan itibaren artarak biriken, zaman içinde geliştirilen bir manada hazır bulunan güçler. Bazısı da insanın iradesiyle kazandığı güçler. Her hâlükârda ister hazır bulunup geliştirilmiş ister kazanılarak elde edilmiş olsun, güce sahip olmak yetmiyor. Asıl mesele gücü kullanmayı bilmekte.

Gücü kullanmak için onu toplamak gerek. Az gücün tesiri zayıftır. Toplamak… Dağıtmamak… Bunun için gücü yönetmesini bilmek şart. Nerede ne kadar toplanacak? Nasıl paylaştırılacak?

Aklını yönetmek. Neyi ne kadar bilecek; ne kadar düşünecek, ne kadarını kafasında tutacak?

Sözünü yönetmek. Kiminle ne kadar nasıl konuşacak. Neyi ne zaman nasıl yazacak?

Hissini yönetmek. Ne kadar kızacak, sevinecek, üzülecek, endişe edecek ve bunları ne kadar belli edecek veya gizleyecek?

Bedenini yönetmek. Ne zaman eliyle müdahale edecek veya etmeyecek?

Parasını yönetmek. Ne kadarını biriktirecek ve ne kadarını nereye harcayacak?

Zamanı yönetmek. Hangi kişiye hangi işe ne kadar zaman ayıracak?

İnsanlar nezdindeki kredisini kim için ne için ne miktarda kullanacak?

Hasılı kolay değil.

Yerine göre

Gücü yönetmenin sırrı onu biriktirip yerine göre kullanmakta. Bir komutanın başarısı askerlerini sevk etme başarısıyla alakalıdır. Kuvvetlerini toplayarak doğru bir planla kullanırsa netice alır. Ordudaki askerlerin her biri -en güçlü silahlarla mücehhez olsalar da- dağınık savaşarak düşmana galip gelemezler.

İşte insan gücünü toplamayı bilmeli. Gücünü bir işe yeteri kadar yoğunlaştıranlar başarılı olurlar. Az ve dağınık güçle zafer elde edilmez. Ne iş yapacaksa insan o işe sahip olduğu güçleri toplamalı. Zaman, akıl, duygu, beden, para, itibar… Bu sebeple birçok insan iş yapamıyor ya da yarım bırakıyor.

Kuvvetlerini tam toplayıp saldırıya geçen kumandan gibi yapacağı işe zaman ayırıp sabırla güçlerini yoğunlaştıranlar ve sebat edip netice alıncaya kadar vazgeçmeyenler sonuca ulaşarak zafer elde eder. Yeter ki sahip olduğu güçleri; zamanını, zihnini dağıtmasın.

Onu dağınıklığa sevk eden -kötü arkadaştan sosyal medyaya- her türlü düşmanı yenebilsin. Sabır, sebat ve zafer. “Rabbimiz üstümüze sabır boşalt, ayaklarımıza sebat ver ve kafirler topluluğuna karşı bize yardım et, muzaffer eyle” (Bakara, 250) Amin.

Prof. Dr. Cemal Abdullah Aydın/ İrfanDunyamiz.com

Şahsiyet Gelişimi↗

Müslümanca hassasiyetlerle yazılmış kişisel gelişim yazıları okumak için tıklayın.

Adab-ı Muaşeret

Sosyal hayattaki edep ve görgü kurallarına dair yazıları okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Musibetler misafirdir görevini yapar gider…

Ahir zamanın bela ve musibetleriyle imtihan olunan insanımız, salgınlar, hastalıklar, savaşlar ve katliamlarla adeta iç …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.