Hayırdır Efendiler ne oluyor?

“İyi insan mutluluk, kötü insan tecrübe, yanlış insan ders, mükemmel insan iz bırakır” diye güzel bir söz vardır. 2004 – 2008 yılları Almanya’da görev yaptığım süre içinde yaşadığım anılarımın devamını siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum.

Ataşemiz senesi dolduğu için Türkiye’deki görevine döndü. Yerine o zaman Kütahya-Tavşanlı Müftüsü saygıdeğer Galip Akın Hocamızın geleceği bildirildi. Nasıl bir idareci, giden ataşemiz gibi hep dış aksesuara mı önem veren birisi mi diye düşünmeden edemedim. Hatırlarsanız önceki yazımda sakalla ilgili pek tatlı olmayan hatıramızı paylaşmıştım.

İlk fitne kıvılcımı

Diğer hocalarımız da cemiyet mensuplarımız da yeni gelecek olan Ataşemizi merakla bekliyordu. Nihayet Ataşemiz geldi, göreve başladı. Bizim caminin dernek başkanı, onu arabasıyla tüm Hessen eyaletini gezdirdi ve en sonunda da benim görevli olduğum Alsfeld’e getirdi.

Samimi bir hoş geldiniz faslından sonra bir kardeşimizin evinde oturduk, çok sıcak bir sohbet oldu ve ben içimden; “İşte gerçek, samimi bir hocamızla inşallah görev yapacağız” diye geçirdim. Bu arada orada bulunanlardan biri beni kenara çekip “Ataşeyi sepete koyduk Osman Hocam, tamam biz ne dersek o olacak” dedi. “Ne münasebet, bu sözü size hiç yakıştıramadım” dedim. Herkesin farklı farklı düşünceleri oluyor, anlamak çok güç… “Ama şunu unutma, ben bu sözünüzü bir şekilde ataşeme söyleyeceğim. Bana kızma” diye de ilave ettim. Tabi bir soğuk rüzgar esti böyle deyince.

Bizim için yeni bir dönem başlamış oldu. Çünkü Galip Akın Hoca heyecan ve dinamizmiyle bize enerji veriyordu. Takdir gördüğümüzü anlayınca, dur durak bilmeden canla başla koşturuyor, hizmet yarışına katılıyorduk. Hani derler ya; “At sahibine göre kişner” diye… Tam da bu şekilde benim cemiyette de, civar cemiyetlerde de bir hareket başladı.

Hız kesmedik

Önce; “Hacca teşvik programı” düzenledik ve çok güzel bir program oldu. O gün 25 kişiyi hac listesine kaydettik. Bu bizim kapasitemize göre iyi bir sayıydı. Ayrıca her akşam cemaatimize yönelik Kur’an dersleri, Riyazüs Sâlihin’den hadis dersleri, çocuklara hafta sonları ve tatil günlerinde camide oyunlarla yapılan dersler, hanımlara her hafta sorulu cevaplı sohbetler, gençlere sohbet ve dersler hiç hız kesmeden devam etti.

Düşünün Almanya gibi bir yerde gençler arasından seçtiğimiz sekiz gence cuma namazı kıldırabilmeleri için hutbe dualarını ezberlettik ve cuma namazlarını sıra ile kıldırdılar.

Sevgili okuyucu kardeşlerim, unutmayın ki bir yerde güzel işler yapılıyorsa mutlaka onlara köstek olanlar da çıkar. Kimsenin verdiğimiz yok, kimseyi karalamak için de bunları yazmıyoruz. Ancak hizmet edecek genç kardeşlerimize “bunlara hazır olun” demek için bu bahisleri açıyoruz.

Fitne çoğaldı

Faaliyetlerimiz bir cemiyet yöneticisinin pek hoşuna gitmedi. Cemiyet telefonunu kilitledi. Gençlere başka cemaatlerden şahıslar getirip benden habersiz sohbetler verdirdi. Ataşeliğe göndermemiz gereken yazışmaları başka cemiyetlerden gönderme mecburiyetinde bıraktı. Hacca gidecek hacı adaylarına bilgilendirme toplantılarını benden habersiz diğer cami hocalarına yaptırdı. Daha sayamayacağım eften püften sebeplerle benimle arayı açtı. Bu durumu başkan yardımcısı, başkan ve ben biliyordum, cemaate pek aksettirmemeye özen gösterdik.

Bu ikilem üç ay falan sürdü. Kendisine bu hareketlerin doğru olmadığını söylediğimde, “Bir köyde muhtar mı gider öğretmen mi?” deyince; “Keşke böyle bir şey demeseydin! Bu gidişle muhtar gider hoca kalır” deyip lafının altında kalmadım. Görüşürüz dedi, görüşürüz dedim. Hadi bakalım bu olay ne zaman patlak verecek diyerekten ayrıldık.

Ataşemiz Galip Akın Hocam bir gün beni aradı. Her zaman yaptığı gibi hal hatır faslı ve güzel bir moral verici konuşma yaptıktan sonra: “Osman Hocam, üç aydır aylık raporların başka cemiyetlerden geliyor. Nedir bir problemin mi var?” diye sordu. “Hocam bilgisayarımız bozuk, yetkili kişi yaptıracak inşaallah, o zaman kendi cemiyetimizden gönderirim” deyince; “Osman Hocam, burası Almanya üç ay bilgisayar yaptırılmaz mı? Bunda bir iş var. Benden gizleme, söyle” dedi. Ben de olanları bir bir anlattım. Galip Hocam bunları not almış ve bana; “Neden daha önce bana bunu anlatmadın” diye hafif bir serzenişte bulundu. Ben de şikâyet etmeyi sevmediğimi ve bir şekilde bunun açığa çıkacağını söyledim.

İyi bir yönetici meseleyi tek taraflı dinlemez, mutlaka iki tarafı da dinlemek ister. Galip Hocam konuyu ikimizin de olduğu bir ortamda konuşmayı önerdi. “Gayretli bir imam arkadaşımız Vahdettin Güzel Hocamızın bir Kur’an cemiyeti var Breidenbach’ta. Seni de onu da oraya bekliyorum” dedi.

Yüzleşme vakti

Ertesi gün ikimiz binip o cemiyete katıldık. Hakikaten çok güzel bir program oldu Vahdettin Hocamın programı. Hediyelerin ilgililere takdiminden sonra Ataşemiz oranın cemiyet başkanına; “Bize bir oda aç ve içeri kimseyi alma” dedi. Üçümüz o odaya girdik ve Ataşemizin giriş konuşmasından sonra benden duyup önüne not almış olduğu şeyleri bir bir ona sordu. Neden bilgisayarı yaptırmadığını, telefonlara neden kilit vurduğunu, neden Hocanız varken başka cemaatlerden hoca getirdiğini, hac programına hocanıza haber vermeden hangi yetki ile başka hocalara görev verdiğini, tek tek sordu.

Hiçbirine doyurucu bir cevap alamayınca Ataşemiz, caminin resmi görevlisinin hoca olduğunu, cemiyet yönetiminin hocaya yardımcı olduğunu, dernek yöneticilerinin hocanın amiri olmadığını güzel bir dille anlattı ve bir daha böyle bir şey istemediğini, tekrarı durumunda kanuni prosedürü uygulayacağını net bir şekilde söyledi.

Ben de o esnada Ataşemizin ilk geldiğinde onun söylemiş olduğu ve benim de; “Ona mutlaka bir zamanı gelince hatırlatırım” dediğim sözünü yüzüne karşı hatırlattım. Tabi mahcup oldu. Sayın Ataşemizin de bu sepetleme mevzusu hiç hoşuna gitmedi. Bunun yanlış bir ifade olduğunu söyledi.

Dedikodu yayıldı

Arabada ikimiz geri dönerken ona; “Yaptığını beğendin mi, ben sana dedim yaptıkların yanlış, vaz geç bunlardan dediğimde haklı değil miymişim?” Her ne kadar bana; “Hocam tamam haklısın bir daha böyle şeyler olmayacak” dese de ertesi gün, cemaatte bir kıyamet koptu… “Hocam, biz sana ne yaptık, bu bize yapılır mı?” denilince “Hayırdır efendiler, ne oluyor?” dedim. Cemiyet yönetimini şikâyet etmişsin, onları aldırıyormuşsun” tarzında laflar ettiler. Ben de olan olayları bir bir tüm cemaate anlattım. Hocalara karşı Avrupa’da şöyle bir kanı var maalesef. Bazıları “onlar gidici biz kalıcıyız” diye düşünüyorlar.

İster istemez bir huzursuzluk yaşanmaya başladık. Burada kalmadı. Dedikodu üretenler üretmeye devam etti. Kızımı Türkiye’ye tedaviye göndermek zorunda kalmıştım; okuduğu okulunda bir yaygara çıkartmışlar; “Hoca çocuğunu Türkiye’ye kaçırdı” diye. Nerde ise polislik oluyorduk. Bu da bu olay üzerine tuz biber olduk.

İlla ben haklıyım da demiyorum ama bir kere cemaatle de aramıza fitne girince, artık huzur filan kalmadı. Sağ olsun Galip Akın Hocamız beni arayarak; “Osman Hocam, seni dilersen büyük bir cami ve cemiyete alayım” dedi. Ben değerli Hocamın bu güzel teklifine; “Hocam, ben bıraktı da kaçtı dedirtmek istemiyorum” diyerek cevap verdim.

Düşünüyorum da onlara böyle dedirtmemek için orada kaldım. Ama atla deve değildi ya, öteki camiye geçsem de olurdu. Böylece cemaat içerisinde fitne tohumları eken kimselerin suratını hiç görmemiş olurdum. Belki daha da iyi olurdu, ama düzenimi bozmak istemedim. Neyse ki her şeyin bir vakti var, bütün bunlar bir demdi, orada kaldı. Bize de şimdi bütün bu olan bitenin yeniden muhasebesini yapmak düştü.

Osman Gülşen/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

2 Yorumlar

  1. Kıymetli hocam sevgili kardeşim Aziz Dostum muhterem ağabeyim fatih’imizin medar-ı iftiharı olan Osman Gülşen hocam sizlere en derin sayg veı muhabbetlerimi sunuyorum dua edip dualarınızı bekliyorum yazınızda benim de ismim geçmesi hasebiyle mecburen söz hakkımız doğdu Ben de şöyle ifade etmek isterim siz kıymetli hocamız din gönüllüsü bu meslekte saçlarını ağartmış yollar yürümüş engeller aşmış bütün zorluklara göğüs germiş yurt içi ve yurt dışında hayırlı ve güzel hizmetlere imza atmiş örnek alınacak bir hocamissiniz bu vesileyle sizlerle yurt dışında görev icabı tanıştık gördük ki mesleki becerilerinizi ustalığınızı tecrübenizi tecrübe paylaşımınızı ehliyetinizi liyaketinizi her zaman her an her yerde yeri geldiği zaman gösterebilen bir abi misiniz bizler de sizleri örnek alarak yolunuzda iziniz de giderek kendimize göre bir şeyler yapmaya gayret ediyoruz etmekteyiz yurtdışında görev yapmak herkesin işi değil ergişi işi dernekleri yönetmek cemaatte hakim olmak gönüllere hitap etmek Gönül dilini kullanmak el uzatmak herkesin işi değil er kişi bu vesileyle sizin hasletten çekmiş olduğunuz zorlukları sıkıntıları bizzat iyi görerek şahit olduk ama sizin tecrübeniz görevdeki gayretimiz sadakatiniz ehliyetiniz beceriniz sizlere çok şeyler kattığını önünüze çıkacak engelleriiftiralari bu sayede açtığımızı ve çevredeki görevlere örnek olduğunuzu Her şeyden önce diklenmeden i dik durarak da hem görevin olurunu hem ateşeliğin konumunu yaptığımız görevin şerefini hem caminin fitne fücur dan kurtulmasını rabb’ime olan o sevginiz sadkatılırız sabrınız dolayısıyla önünüze çıkan tüm engelleri açtığınızada şahit olduk hiçbir zaman kaçan değil mücadele eden sabri’den usanmadan bıkmadan gece gündüz gayret ederek Allah’a dua ederek o zor yerde zor görevi alnınızın akıyla yüzümüzün ağıyla en iyi şekilde tamamladığınız ı sizinle uğraşanlara iyi bir ders verdiğinizi onların haksız olduğunu din görevlisinin Eğilmediğini dik durduğunu peygamber varisi olduğunu sevginizle becerinizle Sabri nızla tüm din görevli arkadaşlarımıza örnek olarak gösterdiniz bu duruşunuzdan dolayı her zaman sizi her yerde örnek olarak gösteriyorum anlatıyorum ve söylüyorum sizin gibi arkadaşlarımızın Rabbim sayısını arttırsın inşallah yolun açık olsun Rabbim ne muradın varsa versin yürü korkma durma dinlenme Yeter ki Rabb’im için çalışalım Rabbim doğruların yanındadır doğrularsa her zaman Allah katında üstündür başarılıdır ve kazananyardımcısi Allahtir sizde kazandınız sizi tebrik ediyorum saygılarımı sunuyorum Vahdettin güzel Bağcılar Çiftlik Demircan Merkez Camii imam hatibi Allah’a emanet olunuz

  2. Osman Gülşen

    Çok kıymetli Vahdettin hocam, Rabbim rızasına uygun ameller işlemeyi cümlemize nasip eylesin. Seninle Almanya’da yolumuz karşılaştı, soyadı gibi güzel hizmetler yapan, bulunduğu yerde insanlara en güzel şekilde yararlı olmaya gece gündüz demeden gayret sarf eden çok kıymetli bir kardeşimsin. İyi ki seninle tanışmışız, Almanya’da 3 ayda oradaki cemaate öğretmiş olduğun kur’an-ı Kerim programına yukarıda yazdığım olaydaki başkanla beraber katılmıştım ve o sahneyi görünce işte �mam işte din gönüllüsü işte hizmet ehli böyle olmalıdır diyerek seninle gurur duymuştum. İstanbul’daki camide kendi köylülerimin de senin cemaatin olman dolayısıyla çok kere şahit olduğum 1500-2000 adet yaz Kur’an kursu öğrencilerine nasıl gayret içerisinde Allah’ın kelamını öğretmeye çalıştığına da şahidim. Yarın kıyamet günü inşallah mizan terazisinde Bu yapmış olduğun ve benim bilmediğim Rabbim de senin arandaki güzel hizmetlerin mükafatını Yüce Rabbim nasip ve Müyesser eylesin, Allah için seni seviyorum kıymetli Vahdettin hocam. Allah yar ve yardımcımız olsun…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.