Niçin toplandıklarını ve ne istediklerini bilmeksizin kendilerini yöneten ve yönlendiren toplum mühenislerinin gazıyla meydana çıkan ve sonrasında Hareket Ordusunun müdahalesiyle II. Abdülhamid Han’ın tahttan indirilmesi ile sonuçlanan hadisede “Şeriat isteriz” diyerek bağıranların sebep oldukları yıkımla “Gazze’ye hassasiyet gösterelim” derken sebep olacaklarından habersiz toplanan ve infiale sebep olanların yaptıkları arasında bariz bir fark yok gibi gözüküyor.
İyi niyetli birkaç kimsenin duyarlılığı, maksadı infial ve galeyan olanların elinde bir malzeme ve silah olmamalı. Cehennemin yolu iyi niyet taşlarıyla döşelidir, malum.
Polisin müdahalesi mi? Gezi olaylarını bölgesel olmaktan çıkarıp kitlesel bir kalkışmaya çeviren art niyetli ve güdümlü birkaç polisin stratejik davranması gibi aldıkları emirle hareket etmesi, sinir uçlarına dokunarak tahrik etmesi ve emniyeti sağlamak yerine enaniyetle galeyana getirme teşebbüsü.
Gazze hadisesini muhafazakar bir iktidara karşı muhafazakar insanların galeyana getirilip meselenin bağlamından çıkarak her grup ve örgütten kimselerin ellerini ovuşturarak iştirak edeceği bir harekete dönüşmemesi gerekir diye düşünüyorum. Nihayetinde niyeti devleti zor durumda bırakmak olanların herhangi bir ayaklanmaya katılmasına mani bir durum yok.
Katılanlar arasında radikal ve marijinal grupların, muhaliflerin, devlet aleyhtarlarının, örgütçülerin, terör destekçilerinin, iktidar ve devlete karşı kuyruk acısı olanların, intikam hırsıyla hareket edenlerin, ilk günlerde “Toprak satmasaydı” diye zulmü reva ve meşru görenlerin, vs. olduğu çok yönlü bir yürüyüşün hayra vesile olacağı veya maksadının Gazze olacağını düşünmüyorum.
Bu sebeple Gazze hareketliliğinin işine yarayacağını düşünen her marjinal grubu bunu fırsat bileceğini düşünerek mutedil ve ferasetli davranmak, Gazze duyarlılığımızın devlet karşıtları için meze ve fırsat olmasına imkan vermemek, en az Gazze hadisesi kadar mühimdir kanaatindeyim.
Bu dediklerim “Ne yaparsak yapalım, başkalarının işine yarayacak, oturalım, seyredelim.” demek değil. Elbette devleti ve duyarlı kimselere karşı farkındalık oluşturmak için yürüyüş, gösteri vs. olmalı. Ancak bunlardan maksat birinci derecede kendi sorumluluğumuzu yerine getirmektir.
“Zulme karşı benim safım ve yerim bellidir.” demektir.
“Herkes sussa da ben bu zulme sessiz kalamam.” demektir. “Çocuklarıma ben de bu zulüm için elimi kımıldattım, sesimi duyurmaya çalıştım, bir şeyleri göze aldım.” diyebilmektir. Hasılı kendi adımıza mes’ûl olduğumuz müslümanlığımızı yerine getirebilmektir.
Başkalarını ilzam etmek veya itham etmek değil. Başkalarının günahını veya sorumsuzluğunu bahane ederek kendi mesuliyetimizi yerine getirmiş olmayacağız gibi geliyor doğrusu. Yani “Ben satın almazken bir başkası niçin boykot malı satın alıyor?” diye onu protesto etmek ile “Ben oruç tutarken diğeri niçin oruç tutmuyor?” diye hareket etmeye benziyor.
Ferasetle hareket etmek, tahrik edenler polis, vs. bile olsa sükuneti muhafaza etmek en önemli harekettir diye düşünüyorum. Hatırlanacağı üzere İsrail Konsolosluğu önünde toplanıldığında da benzer manzaralara şahit olduk. Maksadını aşan ve bağlamından çıkan her hareket ve tasarruf zıddına sebep olacaktır. Gazze konusunda maksat, bağcıyı dövmek olmamalı, üzüm yemekse maksat insanlar arasında bir hassasiyet yapılanmasına, merhamet ve hamiyet kıvılcımının oluşmasına vesile olmaktır.
“Uyuyan fitneyi uyandırmamak” ile “uyuyan gafil kalabalıkları uyandırmak” arasındaki farkı anlamak gerek. Bilindiği üzere fitnenin kuvveti savaşın tahribatından daha büyüktür. Bu sebeple şeytanın bile Müslüman mintanı giydiği bu süreçte “uyuyan fitneyi uyandırmamak” bu dönemdeki kadar hiçbir zaman anlamlı, kıymetli ve önemli olmamıştı.
Açıkça belirtelim: Gazze’ye bu zulmü yapan kafirlerin, zalimlerin, onlara gizli-aleni destek verenlerin Allsh Teala belasını versin; onlara o desteği sağlayan, öldürülen insanlara aldırış etmeden birkaç akçe daha kazanmak uğruna ticarete devam eden kim varsa her birisini kahr u perişan etsin.
Allah Teâlâ ferasetle hareket etmeyi, Müslümanların meselesi olan bir konuyu galeyana getirmek isteyenlerin malzemesi ve mezesi yapmaktan uzak durmayı, özellikle ferdî manada üzerimize düşenleri yerine getirmeyi cümlemize lütfetsin.
Mehmet Büyükmutu/ İrfanDunyamiz.com
İrfan Mektebi ↗
Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.
Gönül Dünyamız ↗
Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.
Devleti/hükümeti zor durumda bırakmak ne demek?
Bu makale tipik bir AKTROL yazısı olmuş.. Yanıbaşında müslüman kardeşin katledilmiş, namusu kirlenmiş, İslam’ın onuru ayaklar altına alinmisken… Ukrayna’ya SİHA gönderirken, terrorist, kâfir, zalim siyonistlere gıda ve savaş malzemesi gönderilmesini eleştirmek…
YAZIKLAR OLSUN….