
Allah nasip etti 2025 yılının Ramazanın ilk haftasında Almanya’nın Hannover bölgesinde olduk. Gurbeti vatan edinmiş kardeşlerimiz ile çok güzel zaman geçirdik. Buralarda bambaşka bir bereket var. En çok hoşuma giden şey de camilerin gençlik ile dolu olmasıydı. İnanın bazı yerlerde teravi namazında cemaatin yarıdan fazlası genç yavrularımızdan oluşuyordu.
Görevli kardeşlerimize; “Bu gençleri siz mi davet ediyorsunuz?” dedim. “Bizim davet ettiğimiz var, fakat büyük çoğunluk kendi arzuları ile geliyor” dedi. İşte gerçek özgürlük denen şey bu olmalı. Şeytanın prangalarından kurtulup Rabbimizin emrine koşan kardeşlerimizi bağrımıza basıyoruz. Onlardaki bu aşk inşallah memleketimize de ilham olur.
M kuşağı
Bu pırlanta gençlere birileri Z kuşağı diyorlar. Erbakan Hocamızın dediği gibi; “Hadi oradan” demek istiyoruz. Bu gençlik olsa olsa M kuşağı olur. Medine kuşağı, medeniyet kuşağı, marifet kuşağı, muhabbet kuşağı, musalli kuşağı, mü’min kuşağı, muhsin kuşağı, artık ne derseniz deyin. Ya da en güzeli alemlere rahmet Muhammed Mustafa kuşağı deyin.
Almanya’da bu gençlere doyamadan, Danimarka’ya geçtik. Orada da aynı coşkuyu gördük. Bir akşam iftarda 700 kişi ile iftar ettik, muhabbetin zirvesini yaşadık. Danimarka’da hatim ile kıldığımız teravih namazı bir başka güzeldi. Allah nazarlardan korusun, hocaefendi bir cüzde bir defa olsun takılmadan teravih namazını bitirdi.
Danimarka dönüşü çok maceralı oldu. Saat 06:30’da havalimanına geldik. Almanya’ya giden uçaklar grevden dolayı iptal edilmiş. Bir kaç saat sonra karadan yola revan olduk. Uçuşumuz olsaydı Düsseldorf’a direk gidecektik. Arkadaşlar bizi tren ile gideceğimiz en yakın bir şehre getirdiler. Tabi bu arada merkezdeki arkadaşlar tren biletini ayarladılar fakat yarım saat gecikme olduğunu söylediler.
Neyse tren ile gideceğimiz şehre yaklaşırken orada ikamet eden genç bir kardeşimiz aklıma düştü. Telefon ile aradım çok memnun oldu, görüşmek için geleceğini söyledi. Nihayet tren garına vardık, bizi getiren değerli kardeşim Nevzat Bey’den ayrıldık. Meğer biz başka gara gitmişiz, bir müddet sonra bizi bekleyen genç kardeşimiz geldi. Bizi trene götürdü fakat bizim tren tam saatinde gelmiş gitmiş yani treni kaçırdık.
32 yıl geçmiş
Kardeşimiz o arada gitmiş gelecek trene biletimizi almış, ne kadar ısrar ettimse ücretini veremedim. Bu gibi zamanlarda çok sıkılırım, yalnız sonuçta güzel bir şey olacak diye de bekler dururum. Asıl yazacağım olaya şimdi geldik, Genç kardeşim ile sohbet ederken bir ara konu akraba bağlarına geldi. Meğer bu kardeşimiz yıllardan beri dedesi ile küskünmüş.
Kısa bir nasihat ettim, bu Ramazanın ömrünün en güzel Ramazanı olması için dedesi ile barışmasını rica ettim. “Tamam o zaman bayramda elini öpmeye giderim” dedi. “Bayrama kadar yaşayacağını nereden biliyorsun, yarın vefat etse musallanın başında neler düşünürsün?” gibi bir şeyler konuştuk. O arada tren geldi, ayrıldık.
Oruçlu bir halde 1 saat 20 dakikada gideceğimiz yolu böylece tam 12 saatte ancak gittik. Düsseldorf’da bizi gardan alan arkadaş hemen iftara yetiştirecek, ondan sonra teravih programına gideceğiz. Düsseldorf’a yaklaşınca bir mesaj geldi. Baktım ki az önceki genç kardeşimiz; “Hocam bütün cesaretimi toplayarak kararımı verdim, bu akşam dedemin olduğu camiye gideceğim” diyor.
Bu mesajı alınca inanın bütün yorgunluğum gitti. Teravih sonrası dedesi ile birlikte çekildiği resmi gönderince gözyaşlarımı tutamaz oldum. Şöyle bir mesaj göndermiş: “Dedemin olduğu camiye gittim. Elini öptüm, beni tanımadı. Çünkü aradan tam 32 yıl geçmişti. Dedem; ‘Sen bizden birine benziyorsun ama kimsin?’ dedi. İsmimi söyledim; ‘Kuzum’ diyerek boynuma sarıldı. Birlikte evine gittik, uzunca muhabbet ettik.”
Sonra bir mesaj daha attı. Arkadaşın mesajı şöyleydi: “Hocam 32 yıldan sonra bize bu kapıyı açan Allah’ıma hamdolsun. Sizin uçağınızın iptal edilmesi, treninizi kaçırmanız büyük nimet oldu. Sizi 2017 yılında Medine-i Münevvere’de dinlemiştim. O zaman da bu gibi konuları anlatmıştınız. O zaman cesaret edip size söyleyememiştim.”
Evet bu konular çok önemli fakat her nedense bu konularla ilgilenen az oluyor. Bize diyorlar ki siz bu konuları çok gündem yapıyorsunuz acaba neden? Birincisi, rahmetli babam da aileler arasındaki problemleri çözmek için çok gayret ederdi, herhalde ondan bize miras kaldı. İkincisi mutluluğun yolu başkalarını mutlu etmekten geçiyor. Bu gibi konular için Allah’a yalvarmalı, hayırlara vesile olmanın tadını almalıyız.
Sözümü sözlerin en güzel Kur’an-ı Kerim’in şu ayeti ile bitirmek istiyorum: “Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse iki kardeşinizin arasını düzeltin ve Allah’tan sakının. Umulur ki merhamet olunursunuz.” (Hucurat, 10)
Kalın sağlıcakla…
Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com
İrfan Mektebi ↗
Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair çok güzel yazılar okumak için tıklayın.
Gönül Dünyamız ↗
Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.