Eskiden bazı dervişler bir tevazu ifadesi olarak saçlarını usturaya vurdururlarmış.
Dervişin biri bir gün berbere gider. Berberden saçlarını usturayla kazımasını, sakallarını sünnet üzere uzun bırakıp bıyığını kısaltmasını ister.
Berber Dervişin saçlarını kazımaya başlar. Derviş de tefekkür hali içerisinde sessiz sessiz oturmaktadır.
Başının yarısı tamamen kazınmıştır. Berber tam diğer tarafa usturayı vuracakken, iri yarı bir kabadayı içeri girer.
Sırıtarak dervişin yanına gider. Dervişin. başının kazınmış kısmına bir tokat atar ve “Kalk bakalım kabak kafa, kalk da tıraşımızı olalım!” der.
Derviş kabadayıdan çekinir ve berber koltuğundan kalkar.
Berber, dervişe karşı mahcup olmakla beraber kabadayıdan da korkmuştur. Ses çıkaramaz. Kabadayı koltuğa oturur..
Berber tıraşa baslar fakat alaycı kabadayının dili durmaz. Sürekli; “Kabak aşağı, kabak yukarı!” diye dervişle istihza eder.
Tıraştan sonra kabadayı dükkandan çıkar. Henüz birkaç metre gitmeden gemden boşanmış bir at arabası, yokuştan aşağı hızla kabadayının üzerine doğru gelir.
Kabadayı kaçmaya vakit bulamaz. İki atın ortasına denge için yerleştirilmiş uzun sivri demir, kabadayının karnına batıverir.
Kabadayı oracığa yığılır kalır ve oracıkta ölür.
Berber bir anda olup biten bu olayın hayret ve şaşkınlığı içindedir. Dervişin bedduasının tuttuğunu düşünerek dervişe döner ve “Biraz ağır olmadı mı derviş kardeş” der.
Derviş şöyle der: “Vallâhi bana kabak kafa dediği için ben ona gücenmedim. Cahilliğine sayıp hakkımı da helâl etmiştim. Gel gör ki, bu kabağın bir de sahibi var. O gücenmiş olmalı!”
İrfanDunyamiz.com
Yayın Yönetmeni Notu: İnsanların dış görünüşleriyle ya da fiziksel bazı özellikleriyle dalga geçmek düşük karakterli insanların özelliğidir. Ne acıdır ki toplumda bu düşük karakterin örnekleri çoktur. Allah Teâlâ’nın yarattığını beğenmemek, hele ki onunla dalga geçmek, Allah Teâlâ’nın gazabını da celbedebilir. Mahzun olan insanların bir sahibi vardır ve yeri geldiğinde onların hukukunu korur. Bu dünyada ceza verebileceği gibi ahirete de bırakabilir. Bu kıssada cezanın fazla gecikmediği anlaşılmaktadır. Kıssadakine benzer şöyle bir olay anlatılır. Bir gün Karadenizli bir vatandaşa bir kimse; “Yelken gibi burnun var” demiş. Karadenizli vatandaşın cevabı ise gayet ibretli olmuş: “Ustasını mı beğenmedin?” Velhasıl insanoğlu haddini aşmamalıdır.
KISSA HAVUZU↗
En güzel kıssa ve hikayelerin derlendiği özel arşivimize ulaşmak için tıklayın.
MENKIBE DERYASI↗
Özenle seçilmiş geleneksel eğitici menkıbeler okumak için tıklayın.