Kadrimiz âli olsun efendim…

Yıllar önce, Ramazan’ın son günlerinde dostlarıma, “Kadrimiz Âli Olsun Efendim” başlığıyla bir yazı yazmışım… Yanılmıyorsam, bu yazı 2014’ta yazılmış olmalı. Baktım gündem pek değişmemiş. O sebeple yeniden bu yazıyı dostlarla paylaşmak istedim.

Buyurun, güncel meseleleri bir kenara bırakıp, Kadir gecesine erme bilinciyle bu yazıyı birlikte okuyalım… Kadrimiz âli olsun efendim!

Kadir gecesine erdiren kadri yüce Rabbimize şükür! Şükür, zamanı bereketlendirene, dua ve yöneliş bilinciyle biz kullarını kuşatarak iyiliğe ve güzelliğe sevk edene!

Evet, son hadiseler, secdeli toprakların çoğunda mü’min kardeşlerimizin mağdur ve mazlum olması, yavrucakların yetim; hatta o masum halleriyle şahadet şerbeti içmeleri, anaların dul kalması, huzur hanelerinin tarumar edilmesi gibi elim olaylar sebebiyle Kadir gecesini buruk karşılıyoruz; mahzunuz, dertliyiz, kederliyiz.

Neyleyeyim, dünya arızalar âlemi… Dert, keder olacak; oluyor! Zalime dur diyecek dirayette olmaktır esas olan… Hak ve adaleti tesis edecek yetkinlikte olmak! Şu mübarek zaman dilimi, kalbimizin mutena köşesine, içimizdeki sükûn sokağına iltica edip, yaşananlardan ders çıkarmanın, tefekkür ve muhasebeyle varlığın ve zamanın sahibine iltica etmenin zamanı… Dua, dua! Tefekkür, muhasebe ve gayret zamanı.

Bu itibarla Kadir, bir çıkış, bir ferahlanma, bir soluk alma zamanı. Bir lütuf. İlahi bir hediye, huzura ulaştıran bir kapı… Dua kapısı. Efendim, Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’in duaları var… Bu dualardan birinde Efendimiz, dört şey talep ediyor: Hidayet, Takva, İffet ve Gönül zenginliği. Biz de bugün bu dört maddeden hareketle niyazımızı bereketlendirmek istiyoruz.

Peygamber Efendimiz, hidayete çağıran elçi; ama hidayet istiyor. Burada, hidayet üzere olma, sapkınlığa ve delalete düşmeme talebi vardır. Havf ve reca arasında olacağız; doğru bilgi, sahih bakışa sahip olacağız… İstikamet üzere olmaya gayret edeceğiz. Hidayet talebinden mana budur.

Takva ise, işimizi muhkem yapmak, ibadet ve teatimizi olduğu gibi, aile hayatımızda, sosyal ve iktisadi hayatımızda da işlerin en iyisini ve en doğrusunu yapmakla muvazzafız.

İffet talebi, bugün dar anlamda değerlendiriliyor. Evet, kastedilen manaların yanında, onur ve şahsiyet, itibar ve değerin korunması manası da var. Müslüman, onurlu, şerefli ve şahsiyetlidir; daima iyinin, hayrın, doğrunun ve hukukun yanında yer alır. Kimsesize kimse olur. Düşkünü kaldırır. Dertliyle dertleşir, yaralara merhem olur.

Gönül zenginliği, hidayetin, takvanın ve iffetin tabii neticesidir. Bunlar olmadan gönül zenginliğine, kalp huzuruna, sekineye, rızaya ve kanaate ulaşılamaz. Evet, gönül zenginliği huzur ve güvendir.

Peygamber Efendimiz’in bu duasının neticesi, bireysel ve toplumsal huzuru temin ediyor. Bu ise ilimle ve irfanla sağlanan bir durumdur. İlimsiz yol alınmaz. Hele hele dini yaşantı ve düşünce, ilimden ve irfandan mahrum kalırsa, Hak korusun şiddetin, baskının ve huzursuzluğun sebebi de olabilir.

Efendim, İslam âleminde akan kanın ve gözyaşının dinmesi ilmi gayretlerimizle alakalıdır. Bu gayretlerin bitmemesi dileğiyle, Kadrinizi kutluyorum: Kadir kadrimizi âli eylesin efendim.

Prof. Dr. Bilal Kemikli/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Gece ve gündüz infak edenler…

Sahip olduğumuzu sandığımız tüm varlıklarımızla sınanmaktayız. Emanetçisi olduğumuz mal varlığımızla ilişkimiz ve bu konudaki bakış …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.