Cengiz Aytmatov’un çocukluk hatırası

Yıllar önce Kırgız romancı Cengiz Aytmatov‘un hatıralarını okurken karşılaşmıştım. Çocukken şöyle bir hadise yaşamış:

Sovyet uzmanlar her köye cins bir at gönderip köylülerden ona bakmalarını istermiş. Aytmatov’un köyüne de bir at düşmüş ama cins bir at. Köyün zimmetine geçirmişler.

Mustafa Armağan

Buna iyi bakın, gözünüz üzerinde olsun, kılına halel gelmesin… diye de sıkı sıkıya ikaz etmişler. Tabii köy ahalisi de gözleri gibi bakıyormuş ata. Malum, Stalin devri. Hata kaldırmaz, köyü haritadan silmeleri işten bile değil.

Olacak bu ya, at bir gün diğer atlarla beraber otlarken ağzından köpükler gelerek yere yuvarlanmış ve çırpına çırpına ölmüş.

Köydekiler tir tir titriyor, başlarına geleceklerden korkuyormuş. Neyse gidip Sovyet uzmanlarına haber vermişler. Adamlar gelmiş, atı incelemişler, bir ata bir köpüğe bakmışlar, köylüden teker teker sormuş soruşturmuşlar ama ne yediklerinden ne içtiklerinden ölüm sebebini çıkaramamışlar.

Köyde Rusça bilen tek kişi de okula giden Aytmatov olduğu için kendisi tercümanlık yapıyormuş. Uzmanlar kara kara düşünürken duvarın dibine çömelmiş ve kendisine sormak gereği duyulmayan bir ihtiyar köylü; “Ben söyleyebilir miyim sebebini” demiş. “Söyle” demişler.

Köylü demiş ki: “Bakın, buradaki diğer atlar yerli atlarımız olduğu için bu köyün otlarının hangisinin yenilip hangisinin yenilmeyeceğini analarından babalarından öğrenirler ve aradaki zehirli otlara yanaşmazlar. Fakat sizin getirdiğiniz at bu arazinin yabancısı olduğu için muhtemelen şu ottan yemiştir, bu ot da zehirlidir. Bizim atların yemediği otu sizin cins atınız yemiş olmalı.”

Uzmanlar şaşkınlık içinde adamın elindeki ota bakmışlar, atın ağzından çıkan köpükleri incelemişler ve ihtiyar köylünün dediğinin doğru olduğuna kanaat getirmişler.

Aytmatov; “Köy halkı derin bir nefes aldı bunun üzerine” diyor. Yoksa neler olabileceğini tahmin edersiniz.

Mustafa Armağan/ İrfanDunyamiz.com

Yayın Yönetmeni Notu: Kültürel ve irfani olarak neyin bizim kültür köklerimize uygun olduğunu, neyin uygun olmadığını seçemezsek, başka kültürleri körü körüne taklit edersek, onların kültürel ögelerini benimsersek, tabiri caizse her önümüze konulanı sorgusuz sualsiz yersek hatıradaki beygir gibi bunun acı faturasını ödemek zorunda kalırız. Her kültür bize uymaz, her sanat, her edebiyat, her eser, her kavram bize uymaz. Başka kültürlerin dayattığı yaşam tarzı bize uymaz. Son iki yüz yıldır dayatılan batılılaşma bize şifa olmaz. Biz kendi kimliğimizi koruduğumuz müddetçe, Müslüman kalabildiğimiz ölçüde bu coğrafyada kendimiz olarak yaşayabiliriz. Bugün yapmamız gereken kendi bahçemizin bitkilerine karışan ayrık otlarını temizlemektir. Bu otlar temizlenmediği takdirde kendi sebzelerimizin etrafını sarar ve onların güneşine engel olarak büyüyüp gelişmelerini engeller. Eğitimde, kültürde, sanatta bu otları temizleyebildik mi? Asıl sormamız gereken soru bu olsa gerektir. Konuyla ilgili şu yazıyı da okuyabilirsiniz.

Hatıra Arşivi ↗

Alimler, arifler, hocalar ve önemli şahsiyetlerin hatıralarını okumak için tıklayın.

İyi Haberler ↗

İyiliklere, erdemlere, örnek davranışlara dair beyaz haberler okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir yorum

  1. Çok manidar bir hatıra. Gelenekler aktarılmadığında yabanı ve zehirli otları ayırt edemeyiz, dolayısıyla ölüm kaçınılmaz olur. Gelenek ve köklere dayanan toplumlar payidar olur ancak. Kaleminize sağlık

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.