
Yıl 1963 Trabzon/ Of’un Çufaruksa (Uğurlu) köyünde Mehmet Rüştü Aşıkkutlu Hocaefendi’nin kendi evinde evladı gibi kalıp talim ve Arapça/ Sarf- Nahiv okuyordum. Dokuz yaşında bir çocuk olmama rağmen, ilim ahlak ve nezaket abidesi olan muhterem Mehmet Rüştü Aşıkkutlu Hocamızın evine gelen misafirlerine hizmet etmek görevi bana düşüyordu. Çünkü merhum Hocamızın evinde, iki hanımı dışında, benden başka kimse yoktu.
Bir gün Hocamızın evine sarıklı cübbeli bir hoca gelmişti. Aşıkkutlu Hocamıza; “Hocam” diye hitap ediyordu. Namaz vaktinde imamet görevini ona tevdi etmişti. Hocamın imamlık görevini neden talebesine tevdi ettiğini merak etmiş fakat soramamıştım.
Benden daha takvalı…
Merhum Aşıkkutlu Hocamız beni misafir talebesine tanıtmış ve babamdan bahsetmişlerdi. Babamdan bahsederken kendisine saatçilik öğrettiğini öğrenmiş olmam beni sevindirmişti. Aşıkkutlu Hoca, o zamanlar her evde olan ve masa üstü saati olarak kullanılan saatleri söküp temizleyerek yağlayacak kadar saat tamirciliğini babamdan öğrenmiş ustası kabul ettiği babama Kur’an ve talim dersleri okutmuştu.
Hoca- talebe, usta- çırak ilişkisi sebebi ile oluşan hukukları bana evinin kapısını açmış, hizmetinde bulunma şerefini bahşetmişti. Sadece Hocam değil, manevi babam gibi sayıp hürmet ettiğim bir şahsiyetti.
Edep, ilim ve nezaket abidesi Hocama, misafiri gittikten sonra; “Size Hocam diyen bir insanın neden imam olmasını istediniz” diye sordum. Soruyu soranın boyuna ve aklına bakmadan, büyük bir ciddiyet ve nezaketle, “O benden daha takvadır” diye cevap verdi.
O talebe kimdi?
Hafızama nakşettiğim bu cevabı ömrüm boyunca hiç unutmadım. Fırsat buldukça o hocasından daha takva olan bu zahid insanın ziyaretine giderek elini öperdim. İhlas, tevazu, nezaket ve takva abidesi bu insanla, Mekke-i Mükerreme’de ikamet ettiğim yıllarda, üç defa beraber Hac yapma fırsatı bulmuş, onu misafir ederek hizmet etme şerefine de nail olmuştum.
Müftülük yaptığım yıllarda, nezaket gösterip ziyaretime gelir; beni mahcup ederdi. Bu sebeple bana gördüğü her yerde; “Müfti efendi” diye hitap ettiğinde mahcup olurdum. İşte sakallı cübbeli o insan, Aşıkkutlu Hocamızın talebesi ve “O benden daha takvadır” dediği Mahmud Efendi idi.
Rabbim 23 Haziran 2022 tarihinde aramızdan ayrılıp dar-ı bekaya göç eden Hacı Mahmud Ustaosmanoğlu Hocamıza rahmet ve mağfireti ile muamele eylesin. Makamını cennet-i âla olsun. Bizleri de şefaatine layık eylesin.
“Mehmet Rüştü Aşıkkutlu hocamın evinde iki yıl” yazısını okumak için buyurunuz.
Ahmet Ziya İbrahimoğlu/ İrfanDunyamiz.com

Yayın Yönetmeni Notu: “Büyüklerin kıymetini en iyi büyükler bilir” hikmeti bu hatırada da karşımıza çıkıyor. Merhum Mehmet Rüştü Aşıkkutlu Hocaefendi zamanın en büyük Kıraat alimlerindendir ve namazı kendisinin kıldırması icap ederken; “O benden daha tavalıdır” diyerek bir talebesine yani merhum Mahmut Efendi’ye imameti ikram etmiştir. Bir gün gelecek o takvalı talebe bir hoca fabrikası olup İslam’a büyük hizmetler yapacaktır. Rabbim tüm geçmişlerimize rahmet eylesin.
Hatıra Arşivi ↗
Alimler, arifler, hocalar ve önemli şahsiyetlerin hatıralarını okumak için tıklayın.
İyi Haberler ↗
İyiliklere, erdemlere, örnek davranışlara dair beyaz haberler okumak için tıklayınız.