Merkez bankasını verseler değer mi?

Ankara’da görev yaptığımız zaman bir polis arkadaş geldi; “Abi sizinle bir konu hakkında görüşmek istiyorum” dedi. “Buyurun” deyince şöyle dedi: “Abi benim eşim diş teknisyeni, devlet hastanesinde çalışıyor. Başı kapalı, takriben 15 yıl böyle çalıştı. Şimdi idareciler değişti yeni gelen idareciler ya başını açacaksın ya da böyle çalışamazsın diyorlar. Siz olsaydınız ne yapardınız?”

Malumunuz o yıllarda ülkemizde her tarafta başörtüsü yasağı vardı ve insanlar çok ağır imtihanlardan geçiyorlardı. Yıllarını verdiği okulu ile inancı arasında kalanlar, mesleği ile inandığı değerler arasında kalanlar çoktu. Ben de bu imtihanın ne kadar ağır bir imtihan olduğunu bildiğim için ilk önce şöyle dedim: “Güzel kardeşim biz fıkıh âlimi değiliz, eğer fetva istiyorsanız ehline gidin. En yakın ilçedeki müftü beye sorun”

Değerin fiyatı olmaz

“Abiciğim ben sizin görüşünüzü merak ediyorum” deyince ben de şunu söyledim: “Kardeşim benim inandığım baş örtüsü tesettürün bir parçasıdır ki o bizim olmazsa olmaz değerimizdir. Siz de biliyorsunuz ki değerlerin fiyatı olmaz. Şunun emrine göre tesettüre girelim, bunun arzusuna göre tesettürden çıkalım, mü’minin inancında böyle bir şey olmaz. Mü’min rızkı kurum ve kuruluşların vermediğini, Allah’ın verdiğini bilir ve buna göre hareket eder.

Hatta bize Merkez bankasının parasını verseler, karşılığında eşiniz iki saat Kızılay’da saçı açık gezsin deseler biz bunu da kabul edemeyiz. Belki bizim görüşümüz birilerine göre çok katı gelebilir. Hiç önemli değildir başkalarının katısı veya sıvısı. Biz inandığımız gibi yaşamaya gayret ederiz, birileri sever veya sevmez umurumuzda olmaz. Bizi herkesin sevmesine gerek yok, Allah’ın güzel kulları sevsin, salih insanlar sevsin yeter.”

Bu arkadaş eşine gitmiş bizim söylediğimizi aynen anlatmış. Eşi de; “Ben Merkez Bankası’nın parasını değil dünyanın tamamını değerlerimiz ile değiştirmem” diyerek görevinden istifa etmiş. Arkadaş bir kaç gün sonra tekrar geldi bu durumu anlattı. Ona dedim ki: “Bunu sağda solda anlatma, sana çok sitem edenler olur. Hatta yarım hoca dinden yarım doktor candan eder gibi laflar ederler.” Arkadaş gülümsedi; “Gerçekten de öyle diyenler çok oldu” dedi.

Helal olsun

Ey bu yazıyı okuyan kardeşlerim; “Helal olsun bu hanım kardeşimize” dediyseniz, sizi de tebrik ederim. Yok demediyseniz devamını okuyunca belki fikriniz değişir. Takriben aradan 15 gün geçti, bu arkadaş tekrar geldi. Fakat bu defa üzgün değil sevinçliydi. Onu öyle görünce hoşuma gitti; “Hayırdır inşallah iyi bir haber mi var? Özel hastanelerden teklif mi geldi?” diye sordum. “Yok öyle değil de başka bir gelişme oldu” deyip detaylarını şöyle anlattı:

“Ulusta muayenehanesi olan bir diş doktoru iş yerini Kızılay’a taşıyormuş. Bütün malzemeleri yeniden alacakmış. Eski yerinde bulunan her şeyi eşime parasız verdi. Çok eskiden beri bizi tanıyordu eşimin işsiz kalmasına çok üzülmüş onun için böyle yaptı galiba. Şimdi size soracağım şey, eşime hangi semtten bir dükkan kiralayalım?”

Dükkan kiralamak, kirayı ödemek, yollarda zaman kaybetmek zor olur diye düşünerek dedim ki: “Güzel kardeşim bana sorarsan, hiçbir yer arama. Sizin eviniz Cebeci’de, orası tanınmış bilinmiş bir semt. Evinizin bir odasına bütün malzemeleri koyun, pencereye diş yapılır diye yazın, tevekkeltü alellah görelim Mevla neyler neylerse güzel eyler.”

Sağ olsun eşi ile istişare etmişler, uygun görünce evlerinde faaliyete başlamışlar. Güzel tevafuk oldu, annem de bizi ziyarete gelmişti, ilk müşteri olarak annemin dişlerini yaptırdık. Aradan üç ay geçti bir gün bizi evimizde ziyaret ettiler. Durumu sorunca işlerin iyi gittiğini devletin verdiği maaşı bir kaç günde kazandıklarını söylediler. Üstelik çocuğu da başka birine bırakmak zorunda kalmamışlar.

Evet kardeşlerim niyet bir anahtara benzer. Sizin güzel niyetiniz bütün güzel kapıları açar. Fakat herkesin imtihanı farklı farklıdır. Acizane şu fani dünyada şunu anladım. Allah Teâlâ kulundan bir duruş bekliyor. Geçmişte kimileri sakal, kimileri tesettür, kimileri namaz ve oruç ile imtihan oldular. Duruşu olanlar sonucunda hep mutlu oldular. Bu vesile ile 28 Şubat mağdurlarından Zekiye Yağmurcu kardeşimiz vardı, onu da rahmetle anmak istiyorum.

Maalesef şimdilerde değerlerimiz çok sulandırıldı. Dün bizim dediklerimizi şimdi tanıyamaz olduk. Baş örtüsü mücadelesini kazanırken tesettürü kaybettik. Şimdi birçok hanım kardeşlerimiz dar kıyafetler ve makyaj ile adeta tesettüre zulmediyorlar. Ben Allah’ın emrine uyacağım, değerlerime sahip çıkacağım diye baş örtülü olduğu için okulu bırakan, memuriyetten ihraç edilen kahramanlarımız vardı. Allah encamımızı hayır eylesin.

Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair çok güzel yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

İyiler her zaman hareketli olmalı…

Dünya kötülerin elinde kan ağlıyor. Mazlumların gözü iyilerde. İyiler ise beklemekte. İyiler, bütün motivasyonlarını harekete …

Bir yorum

  1. Muzaffer Dereli

    Amin. Allah c.c razı olsun hocam. Bu değerlere sahip çıkanlar hem maddi hem manevi kazanç elde ettiler. Sahip çıkmayanlar ise ayeti kerimede haber verildiği gibi dünyayı alsalar bile ahiretten mahrum kaldılar. O dünya da onlara hayır etmedi. Yarım asırlık gördüğümüz bu. Ne yazık ki dünyayı alanlar sohbet, muhabbetle Allah dostlarını da kaybediyorlar. Allah c.c bizleri onlardan ayırmasın. Zira Allah’a yakınlığın en belirgin hali Allah Dostlarıyla beraber olmaktır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.