Nimetullah hocanın sigara bıraktırma ilacı…

Diyarbakır‘da vazifeli olduğum yıllarda öğretmen arkadaşlar ve öğrencilerle umre yapmak nasip oldu. 1987 yılı şubat tatilinde geldiğimiz mukaddes topraklarda önce Medine‘de ziyaretlerimizi yaptık. Mesid-i Nebevi’de kabr-i şerifi ziyaret edip namaz kıldık. Yanılmıyorsam bir gün sabah namazı çıkışını Babüsselam’dan yapıyorduk. Çıkar çıkmaz iki kişi dikkatimi çekti.

Biri yanan sigarasıyla diğerinin sigarasını yakmaya çalışıyor, diğeri de yansın diye nefesi içine çekerken bir el yukardan aşağı hızla sigaraya vurup yere düşürdü. Hemen müdahale eden adama dönüp; ‘’Biz Türkiye’den geldik‘’ der demez şahin bakışlı yiğit adam; “Gelmez olaydınız”  deyip uzaklaştı. Çok çok üzüldüm; “Ne gerek vardı, mescidin kapısından çıkar çıkmaz sigara yakmaya” dedim içimden.

Vecd içinde dinledik

Bir kaç gün sonra Mekke’ye geçtik. Otelimize Nimetullah Yurt Hocaefendi’nin sohbet için geleceğini haber verdiler. Diyarbakır İmam Hatip Lisesi öğretmen ve öğrenci ekibi olarak sohbet salonuna geçtik. Hocamızın şöhretini duymuştuk. Çin’e binlerce Kur’an’ın girişine vesile olmuş, Japonya’da ve Kore’de onlarca kişinin İslam ile tanışmasını sağlamış mücahid ruhlu gezici bir derviş…

Vicahen ilk defa tanışacağımız için hayli heyecanlıydım. Yatsı sonrası salona giriş yapan gür beyaz sakallı, heybetli, dilinden bal damlayan çağımızın dervişini vecd içinde bir buçuk saat kadar dinledik. Söze başlarken sohbetin sonunda sigarayı bıraktırma ilacı vereceğini söyledi. Dünyanın gözünün Türkiye’de, Türkiye’nin umudunun İmam Hatiplerde olduğunu birkaç defa vurguladı. İstikbalde İslam’ın insanlığa tek kurtuluş reçetesi olduğu gerçeğine hatıralarıyla şahitler getirdi.

Kore’de üniversite öğrencilerine yarı Arapça yarı İngilizce tebliğinden bahsetti. ‘’Kulu lailehe illallah, all promlems finish’’ yani “Lailahe illallah deyin bütün dertler bitsin” mealindeki bu sözüyle dört üniversite öğrencisi Müslüman olmuş. Onlara Ebubekr, Ömer, Osman ve Ali isimlerini koymuş. Bir sene sonra Kabe’yi tavaf ederken bir genç yanına gelip ellerine sarılmış; “Ben geçen yıl imanına vesile olduğunuz Ebubekir” diye kendini takdim etmiş. 

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı manzara-hatiralarin-izinde-hatira-arsivi-anilar-gecidi-irfandunyamizali.jpg

Sigara reçetesi

Bu minval üzere hatıralarla devam eden sohbet bitmiş, Nimetullah Hocamız soruları almaya başlamıştı. Bir öğretmen arkadaşımız; “Sigarayı bıraktırma ilacı verecektiniz” diye hatırlatmada bulundu. Nimetullah Hoca; ‘’Ben o ilacı sohbet esnasında verdim’’ deyince arkadaş; “İlaç falan fark edemedik” dedi. Hocaefendi: ‘’ Peygamber Efendimiz sallelahu aleyhi vesellem’e çok salavat getirin. İlacım budur” dedi. Zaten dikkatimi çekmişti kendisi iki cümlede bir salavat getiriyordu.

Salavatın onlarca faydasının yanı sıra böyle bir ilaç olma yönü olduğunu öğrenmiş olduk. Belki de Cenab-ı Allah gül yüzlü Efendimiz sallellelahu aleyhi ve sellem’i anan ağızların temiz olması için, o ağızları sigaranın kötü kokusundan muhafaza ediyordur. Gül kokusu yakışan ağızları, o dehşetli dumandan koruyordur. Biz de sigara tiryakilerine Nimetullah Hocamızın bu tavsiyesini hatırlatıyor ve insanımızı sağlık emanetine sahip çıkmaya davet ediyoruz.

Yapılan araştırmalarda Türkiye’de 252 bin çocuk ve 14,5 milyon yetişkinin sigara kullandığı, her yıl milyarlarca liranın sigaraya gittiği, bir o kadar da sigara kaynaklı hastalıkların tedavisi için kullanıldığı bildiriliyor. Bir çok ölümlerin sebebi olarak sigara gösteriliyor. Buna ek olarak söylemek gerekirse verilen paranın büyük bir kısmı Siyonistlerin eline geçiyor. Onlarda tabii olarak binlerce kardeşimizi katleden İsrail’e aktarıyor.

Din İşleri Yüksek Kurulu da yapmış olduğu açıklamada bazı alimlerin; sigaranın “tahrimen/ harama yakın mekruh” olduğunu söylediğini, bir çok alim ve fetva meclisinin ise, kişinin kendisini tehlikeye atmama ve öldürmeme, başkalarına zarar vermeme, zararı giderme, sağlığı koruma yönündeki temel ilkeleri esas alarak sigaranın haram olduğunu belirttiğini, dolayısıyla bir Müslümanın pek çok zararı bünyesinde barındıran sigarayı içmesinin caiz olmadığını söylüyor.

Bir menkıbe

Şeyhülislâm Ebu’s Suûd Efendi ile Şeyh Altıparmak arasında bir menkıbe anlatılır. Amerika kıtasının keşfinden sonra yayılan tütün tiryakiliği hakkında Ebu’s Suud Efendi şöyle bir şiir yazmış:

Bir acayip bid’at gelmiş cihana,
Aman ha değmesin ehl-i îmana!
Duhân diye isim vermişler ona,
Tütsü verir çıksın diye îmana!

Bazı imamlar nûş edip içerler,
İçip de mihraba niçin geçerler?
Melekler istikrâh edip kaçarlar,
Şikâyet ederler varıp Rahmân’a.

Enbiyâdan hiçbir kimse içmedi,
İçin diye tembih dahî etmedi,
Seleften hiç kimse alıp-satmadı,
Ticareti haramdır bezirgâna…

O yıllarda tütünün zararları tam tespit edilememiş olduğundan tütün kullanmayı savunan ve kendisi de tütün kullanan Şeyh Altıparmak bu şiiri görünce şöyle bir cevap yazıvermiş.

Ey tütüne haramdır diyen ahmak,
Niçin haram olsun bir yeşil yaprak?
Tütünü yetiştirmedi mi bu mukaddes toprak?
Haram olsaydı içer miydi Şeyh Altıparmak!  

Şeyh Altıparmak o gece rüyasında kendisini cennette görüyor. Cebinden tabakasını çıkarıp tütünü sardıktan sonra ateş arıyor. “Burada ateş yok, cehennemden alıver” deniliyor. Rüya bu ya, o da gidip cehennemden ateşi alıp geliyor. Ağzında sigara ile cennetin kapısına gelince bu sefer kapı açılmıyor. “Eğer cennete girmek istiyorsan at ağzındaki ateşi” diyorlar.

Şeyh Altıparmak kan ter içerisinde uyanıyor ve yazdığı şiirden de pişman oluyor. Bu rüyadan sonra kendisi sigarayı bıraktığı gibi dervişlerine de sigarayı yasaklıyor. Daha önceki yazılarımızda bahsettiğimiz merhum Halil Tatlıgül Hocam bir vaazında demişti ki: ‘’Şu sigara içenlere mahşer günü Allah sadece sigaranın hesabını sorsa tiryakiler hesabını veremez.‘’ 

Rabbim cümlemizi sözü dinleyen, en güzeline tabi olan, imanı kamil kullarından eylesin!..

Recep Uzun/ İrfanDunyamiz.com

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Süleyman Efendi’nin faiz hassasiyeti…

Süleyman Hilmi Tunahan Efendi’nin önde gelen talebelerinden Eskişehir, Bilecik ve Balıkesir eski müftüsü Mehmet Emre …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.