O günden sonra darlık çekmemiş…

Uçakta giderken birden bir sarsıntı oldu, uyuyanlar uyandı, uyanık olanlar hopladı. Herkes korkuyla birbirlerine baktı. Hemen bir anons yapıldı: “Bulunduğumuz hava koşullarından dolayı lütfen kemerlerinizi bağlayın!” Bütün yolcular talimata uyup şakır şakır kemerlerini bağladılar. O anda Kur’an-ı Kerim okuyordum, buna şahit olunca biraz duygulandım. “Şu anonsa uyulduğu gibi Allah’ın emirlerine de uyulmuş olsaydı ne güzel olurdu” diye düşündüm.

İnsanlar ne için hemen emniyet kemerini bağladılar? Çünkü tehlikeyi bizzat gördüler. Korkuyla gözleri fal taşı gibi açıldı ve işin ciddiyetini anladılar. Peki bizler kul olarak işin ciddiyetinin farkında mıyız? Kredi çekenler, faiz yiyenler, borsada veya bilmem ne hanede kumar oynayanlar, azla yetinmeyip gözlerini para bürüyenler, türlü türlü günahlara gark olanlar, 6600 küsur ayet ve binlerce hadis-i şerifle uyarılmıyor mu? Rabbimizin sözü bir pilotun sözü kadar tesir etmiyor mu yoksa?

İlahi uyarı

Geçenlerde bir arkadaş bizi ziyarete geldi ve şunları söyledi: “Hocam size minnet borçluyum. Takriben 20 yıl önce işimi büyütmek için bankadan kredi çekmiştim. Yani şeytana uymuş ve bu büyük günahı işlemiştim. Akşam bir yerden geçerken, bir salonun önünde kalabalık bir topluluk gördüm. Oradakiler; ‘Birazdan bir hatip gelecek onu dinleyeceğiz’ dediler. Neyse ben de onlarla birlikte bekledim, kısa zaman sonra program başladı. O günkü yapmış olduğunuz konuşmanızın bir bölümünde aynen şu ifadeleri kullandınız:

‘Şöyle bir şey düşünün uçak seyahati yapıyorsunuz bir anda uçakta bir arıza oluştu. Pilot; ‘Sayın yolcularımız, elimizde olmayan bir nedenden dolayı uçağın motorunda bir arıza oluştu. Yapılacak hiçbir şey kalmadı. Şimdi hep beraber Allah’a dua edelim, yalvaralım’ dese o andaki manzarayı hayal edebilir misiniz? Herkes işin ciddiyetini anlar ve Allah’a dua etmeye başlar öyle değil mi?

Efendiler bu uçak araziye düşse ne olur, tarlaya düşse ne olur? Her nereye düşerse düşsün içerisinde olan insanları tek parça halinde bulamazsınız. İşte bunun gibi bankadan kredi çeken zavallı ile uçaktan düşen yolcunun farkı yoktur. Ey kredi çekmek sureti ile Allah’a savaş açanlar, lamı cimi yoktur sonunda perişan olacaksınız. Bunu siz de çok iyi biliyorsunuz.’

Bereket kapıları

Bu sözlerinizi duyunca bir anda dünyam altüst oldu. Uçaktan düşmüşten beter oldum. Ben kredi çekerken ticaretimi geliştireceğim, zengin olacağım, yazlık kışlık evler alacağım, toplumun gözünde saygın bir insan olacağım diye düşünüyordum. O andan sonra salonu terk ettim eve geldim. Bankadan çektiğim paraları masanın üzerine koydum, gözlerimi kapattım ve uzun uzun düşündüm. Bu kadar parayı tekrar bankaya teslim etmeyi düşündüm fakat bu bana çok zor geldi.

İçimdeki ses bana dedi ki: ‘Seni bu programın yapıldığı salonun önüne kim götürdü? Niçin arka sokaklardan gitmedin?’ Epeyce düşündükten sonra; ‘Bu bana Allah’ın bir ikazıdır’ dedim. Sabah erkenden bankaya gittim ve bütün parayı geri teslim ettim. Bankadan dışarı çıkınca en yakın camiye gidip şükür namazı kıldım. Ellerimi açtım, gözyaşlarımla uzunca dua ettim. Ömür boyu kredi denen mikroptan uzak duracağıma söz verdim. Vallahi o günden sonra bereket kapıları açıldı, hiçbir zaman da darda kalmadım.”

Bu anlatılanları sessizce dinledim. Bizi böyle bir şeye vesile kıldığı için Rabbime çok şükrettim. “Bak kardeşim” dedim: “Sen Yaratan’ın koruması altına girmişsin, farkında değil misin? Bazı insanlar en ufak bir hata yapsalar anında ilahi uyarı gelir. Mesela bir umumi helaya girip parasını vermeyi unutsalar, hatırlayınca vicdanen rahatsız olup borcu ödemek için geri dönerler. Yere bir çöp atsalar veya ellerinden düşse, buraları temizleyen kişinin kul hakkına girdim diye düşünerek hemen geri alırlar. Senin de için temiz olduğu için o gün o programa denk geldin ve Rabbim seni uyarmış oldu.”

Allah severse

Evet kardeşlerim Allah bir kulunu severse o yanlış yaptığında onu uyarır. Ama insan dağlar kadar günahını gözünde tüy kadar görürse, o kimse artık kendi kendine cehenneme doğru yuvarlanır gider. Kimsenin nasihati ona fayda etmez. Onlar her yönüyle batağa batar, hiçbir uyarıya maruz kalmayacağını zannederler. Bu gibiler ilk darbeyi evden yerler, önce hanımı ile kavga başlar, daha dün gözüne melek gibi görünen eşi kredi mikrobundan sonra şeytan gibi görünmeye başlar. Aynı şeyler bütün haramlar için geçerlidir.

Abdestli namazlı bir kimse mirasta kardeşlerinin hakkını yerse, annesinin babasının parasını saklar da kardeşlerine vermezse, o da ilahi şamarı yer. Ondan sonra; “Gül gibi ailemiz niye dağıldı? Kocam şeytan, karım şeytan gibi oldu” demeye başlar. Sen kardeşlerinin hakkını nasıl saklarsın, hiç Allah’tan korkmaz mısın be adam? Bunları yazınca da bazı tanıdıklar; “Hocam bizim aileyi mi yazdın?” diye siteme ediyorlar. Her taraf kul hakkı bilmeyenle dolu kardeşim, her yerde benzer şeyler yaşanıyor. Miras yüzünden arası açılan kardeşleri hiç mi duymadınız? Şimdi faiz girmeyen ev mi kaldı?

Konya’da güzel hizmetleri olan Muzaffer Dereli Hocaefendi var, geçenlerde faizle ilgili güzel bir yazı yazmış. Faizi bakın ne kadar güzel anlatmış: “Güzel, sulu bir yemek pişirilmiş. Hem de bol etli… Güzel büyük bir kasenin içine koyup yer sofrasına koymuşlar. Tam yemekler yenileceği sırada oradan geçen küçük bir oğlan çocuğu bir kaç damla idrarını yemeğe bıraksa, o yemeği yiyebilir misin? Faiz de böyledir. Asla yiyemezsin. Sen Allah Teâlâ’dan korkar isen, Allah Teâlâ sana nice kapılar açar. Bil ki bir haramdan kaçmak, on helâl kapısını kazanmak demektir. Sen onu niyetinden de çıkar ki, Allah sana nasıl imkânlar yaratacak bak seyret.”

Gerçekten de öyle değil mi kardeşlerim. Helal para yeni kapılar açılmasına vesile olur, haram parada saadet olmaz. Para için, dünya için ahiret feda edilmez. Paranız varken yanınızda olanlar etrafınızda el pençe dururlar, iflas bayrağını çektiğinizde o yapmacık dostlarınız birer birer etrafınızdan kaçar. Ondan sonrasını yazmaya gerek yoktur. Şu an bu yazıyı Paris’e giderken uçakta yapılan anonstan etkilenerek yazdım. “Kemerlerinizi bağlayın” diyen görevlilerin emrine uyulur da alemleri yoktan var eden Yüce Rabbimizin emrine uyulmaz mı?

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair çok güzel yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Somuncu Baba’nın huzurunda…

On dördüncü yüzyılda Ankara’nın Çubuk Çayı kenarındaki Solfasol köyünde doğan Hacı Bayram-ı Veli, talebelik döneminin …

Bir yorum

  1. “Ağızdan çıkan kulağa gider,
    Kalpten çıkan kalbe gider”
    Diye bir söz duymuştum.
    Geylani hocam kalpten konuşmuş ki kalplere nüfuz etmiş.
    Allah Teala ilmini ve ihlasını arttırsın.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.