Peygamber Efendimiz’e karşı edeplerimiz…

Son peygamber Hazreti Muhammed Mustafa sallellahu aleyhi ve sellem’i yaratılmışlar arasında en çok sevmek ve onun sünnetine tabi olup yolunu takip etmek, Peygamberimize göstereceğimiz en önemli edeptir. Allah azze ve celle şöyle buyuruyor: “De ki: ‘Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.’” (Âl-i İmrân, 31)

Peygamber Efendimiz’i yüceltirken sınırlara riayet etmek de en önemli edeplerdendir. Bir gün bir sahâbî, Efendimiz aleyhisselâmdan bir şey isterken: “Bunu Allah dilerse, sen de dilersen olur” demiş, Allah’ın Elçisi onu: “Sen bu sözünle (benim gibi) bir insanı Allah Teâlâ’ya denk tuttun! Hâlbuki Allah Teâlâ bir başkasıyla birlikte değil, tek başına diler” diye îkaz etmiştir. (Ahmed İbni Hanbel, Müsned, 1, 214, 224, nr. 1839, 1964; İbni Ebî Şeybe, el-Musannef (Hût), nr. 26691)

Hadis-i şerif okumalı

Peygamberimizin sünnetlerini öğrenmek için hayatını ve hadis-i şeriflerini okumamız gerekir. Tanıdıkça ve onun hayat ölçülerini bildikçe onu hem daha çok sever hem de bidatlerden uzak durarak ona ittibâ ederiz. Nebiyy-i Zîşân Efendimiz’e karşı göstereceğimiz en önemli edeplerden biri de ismi anılınca salavat getirmektir.

Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Allah ve melekler peygambere salât ediyorlar; ey iman edenler, siz de ona salât ve selam okuyun.” (Ahzâb, 56) Peygamberimize Allah Teala’nın salât etmesi, rahmet etmesi; meleklerin salât etmesi, şanının yüceltilmesini dilemeleri; müminlerin salât etmesi ise, dua etmeleri anlamını ifade eder.

Peygamberimizi kastederek “Hazreti Muhammed Mustafa” gibi onun isimlerinden birini söyleyen kimse ve onu dinleyenler, “Aleyhisselam/ Sallellahu Aleyhi ve Sellem/ Allahumme Salli Ala Muhammed” gibi onun manevi şahsiyetini selamlama anlamındaki tabirlerden/salavatlardan birini söylemeleri gerekir.

Bu hususta birçok hadis rivayet olunmuştur. Nitekim İbn Ebî Leyla şöyle demiştir: “Ka’b bin Ucra ile bir defasında karşılaştım, bana şöyle dedi: Sana Peygamber Efendimiz’den işittiğim bir hediye vereyim mi? Peygamber Efendimiz bizim yanımıza geldi. Biz ona ‘Ya Resulallah! Bizler sana nasıl selam okuyacağımızı öğrendik. Fakat sana nasıl salât okuyacağız?’ diye sorduk. Resulullah sallelahu aleyhi ve sellem bize şöyle buyurdu: “Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in ailesine, İbrahim ve onun ailesi üzerine salât ettiğin gibi salât et! Şüphe yok ki, sen çokça hamdedilen ve şanı yüce olansın. Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in ailesine, İbrahim ve ailesine bereket ihsan ettiğin gibi bereket ihsan eyle! Şüphesiz ki, sen çokça hamdedilen ve şanı yüce olansın.“ (Buhârî, Enbiya,10; Da’avat, 31, 32; Müslim, Salat, 65, 66, 69)

Sevgili Peygamberimizin salâvat hususundaki uyarılarından birisi de şudur: “Bir grup insan bir mecliste otururlar da sonra Allah Teâlâ’yı zikretmeden ve Peygamberine salâvat-ı şerife okumadan ayrılırlarsa o meclis onlara kıyamet gününde ancak bir pişmanlık olur.” (El Hakim, El Müstedrek ales Sahiheyn, c.1, s.668, Hadis No; 1810)

Mü’minler olarak bizler, Peygamber Efendimiz’in bu uyarısını dikkate almak ve oturduğumuz meclislerin bizim üzerimizde hakkı olduğunu bilmek zorundayız. Allah ve Resulünün isminin anılmadığı ortamlar bizim huzur bulacağımız yerler olamaz. Dolayısıyla yaptığımız toplantı, panel, seminer, söyleşi, ders, sempozyum, konferans, telekonferans; her ne var ise besmele, hamdele ve salvele ile başlamalıdır. Salavatın sadece dini içerikli toplantılara has zannedilmesi ise büyük bir yanılgıdır. (Aydın Başar, Ona Salat Ona Selam, Altınoluk, Haziran, 2022)

Peygamberimiz övülür

Ne yazık ki salâvat konusundaki bütün bu hassasiyetlerden gafil olan bir takım kimseler salât-u selamı tartışmaya açmak istemiş ve bunu bir tür yağcılık olarak gösterme hadsizliğine girişmişlerdir. “Hıristiyanların Meryem oğlu Îsâ’yı övdükleri gibi beni övmeyin. Ben bir kulum; onun için benim hakkımda, ‘Allah’ın kulu ve Resûlü’ deyin.”(Buhârî, Enbiyâ 48, No: 3445) hadis-i şerifinden yola çıkarak Peygamberimizi övmenin doğru olmadığını iddia etmişlerdir.

Şayet hadisi doğru anlamış olsalardı, bu hadisten Peygamberi övmenin yasaklanmadığını, Hristiyanlar gibi övmenin yasak olduğunu anlarlardı. Nitekim onlar övgüde o kadar ileri gitmişlerdir ki Hazreti İsa aleyhis selam’ın haşa Allah’ın oğlu olduğunu ileri sürmüşlerdir. İşte yasak olan övgü Allah’ın uluhiyetine kast eden bu şekildeki bir övgüdür. (Aydın Başar, Ona Salat Ona Selam, Altınoluk, Haziran, 2022)

Peygamberimizden sıradan bir kimseden bahseder gibi konuşmak doğru bir davranış olmaz. “Hazreti” gibi saygı ifadeleriyle ve salavatla Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’i anmalıyız. Bu konuda Merhum Esad Coşa Hoca akademik ortamlarda yapılan bir yanlışı şöyle dile getiriyor:

“Bizim profesörler, Peygamber Efendimiz’den askerlik arkadaşından bahseder gibi bahsediyorlardı. ‘Muhammed geldi, gitti…’ Muhammed senin babanın oğlu mu? Hazret desene! Doktora tezinin imtihanına girdiler bizim fakültede… Jüri üyeleri: ‘Şimdi hadi bakalım, hazretsiz mazretsiz bir konuşma yap bize!’ demişler. Yâni ‘hazret’ istemiyor, ‘aleyhis-selâm’ istemiyor, ‘rahmetullahi aleyh’ istemiyor… Allah deyince, ‘celle celâlühû’ demeyecek, Peygamber deyince, ‘Sallellahu aleyhi ve sellem’ demeyecek… Sahabeden bahsederken ‘Radıyallahu anh’ demeyecek… Derse ne olur, terbiyesiz adam! Sevap kazanacak, ne diye onu engelliyorsun? Yâni böyle insanların yanında yetiştik..” (Esad Coşan, İmanın ve İslam’ın Korunması, İstanbul, 1998, 339)

  • Öğrendiklerimiz
  • Yaratılmışlar arasında en çok Peygamber Efendimizi severiz.
  • Peygamberimizin ismi anılınca salavat getiririz
  • Peygamberimizin hayatını okuyup onu daha yakından tanımamız gerekir.
  • Peygamberimizin hadislerini okuyup öğrendiklerimizle amel ederiz.
  • Bu konuda Riyâzü’s-sâlihîn isimli eseri tavsiye ederim. Tek ciltli de var, açıklamalı izahlı 8 ciltli olanı da. Açıklamalı olanı okursanız daha iyi istifade etmiş olursunuz.

Abdülkerim Temizcan/ İrfanDunyamiz.com

Adab-ı Muaşeret

Sosyal hayattaki edep ve görgü kurallarına dair yazılar okumak için tıklayın.

Şahsiyet Gelişimi↗

Müslümanca hassasiyetlerle yazılmış kişisel gelişim yazıları okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.