Peygamberimizin cenaze namazı neden cemaatle kılınmadı?

İlkadım dergimizin Temmuz 2025 tarihli sayısında yayınlanan “Peygamber Efendimiz’in Cenaze Namazı” başlıklı yazımdan dolayı sorulan sorulara cevap veriyorum. Ağustos sayısında yazdığım “Bir Soru Bir Cevap” başlıklı yazıda Efendimizin yaşı ile ilgili sorulan soruya cevap vermiştim. Bu yazımda da konu ile ilgili sorulan iki soruya cevap vereceğim. Bu sorulardan biri cenaze namazı ile ilgili, diğeri de defnedilmesi ile ilgilidir.

Sınıfta ders dinleyen talebeler, câmide sohbet dinleyen cemaat ve dergideki yazıyı okuyan okuyucular, şu soruyu soruyorlar: “Hocam, Peygamber Efendimiz’in cenaze namazı neden cemaatle kılınmadı?” Bu soruya cevap vermeden önce, olayı ve çevreyi yeniden bir daha gözden geçirelim. Olay, Peygamber Efendimiz’in Pazartesi günü öğle namazından önce vefat etmesidir. Çevre, Medine şehri ile etrafındaki mahalleler ve köylerdir.

Örnek oldular

Elbette bu çevrede oturan herkes, cenaze namazına katılmak isteyecektir. Peki, bunlara kim haber ulaştıracak ve cenaze namazını kim organize edecek? Bu sorunun cevabını ilk yazıda vermiş ve demiştim ki, sahâbe-i kirâm efendilerimiz, hemen Sâide oğulları gölgeliğinde toplandı ve halifeyi seçtiler. Yani idarede boşluk bırakmadılar. Her davranışları ile olduğu gibi bu davranışları ile de bize örnek oldular.

Sahâbe-i kiram efendilerimiz, bu hareketleri ile bize, İslâm’da devlet başkanlığının ne kadar önemli olduğu mesajını vermektedirler. Onlar diyorlar ki: “Önce halifemizi seçelim, ondan sonra da Peygamber Efendimiz’in cenazesini kaldıralım.” Sahâbe-i kirâm, Peygamber Efendimiz’in vefat ettiğini öğrendikten sonra Sâideoğullarının gölgeliğine gitti ve orada Peygamberimizden sonra kimin devlet başkanı olacağı konusunu görüşmeye ve istişâreye açtılar.

Yapılan istişâreler sonucunda Hazreti Ebû Bekir radıyallahu anh, devlet başkanı olarak seçildi. O tarihte, dünyanın her tarafında krallıklar hüküm sürerken Medine’de güzel bir seçim yapıldı. Halife olabilecek kişiler içerisinde Hazreti Ebû Bekir’in devlet başkanlığı kabul edildi. Bu kabul, salı günü mescitte yapılan bîat (halkın genel kabûlü) ile resmiyet kazandı.

Herkes kılsın diye

Peygamber Efendimiz vefat ettikten hemen sonra devlet başkanlığı görevini üstlenen Hazreti Ebû Bekir, o günün öğle namazını kıldırdıktan sonra çevredeki mahallelere ve köylere haber gönderdi. Peygamber Efendimiz’in vefatını haber alan Müslümanlar, Salı günü Medine’ye akın ettiler. Pazartesi günü öğleden sonra veya Salı günü sabah erkenden cenaze namazı kılınsaydı, sonradan gelen ve cenazeye yetişemeyen Müslümanlar bu sevaptan mahrum kalacaklar ve evlerine boyunları bükük olarak döneceklerdi.

İşte bu sebepten dolayı cenaze namazı, cemaatle kılınmadı. Medine’ye gelen herkes, cenaze namazı kılsın diye böyle bir yol izlendi ve çok da iyi oldu. Salı günü akşama kadar namaz kılma işi devam etti. Bu konuda da bir sıra ve disiplin uygulandı. Önce Hâşimoğullarının erkekleri, sonra kadınları, sonra da çocukları kıldı. Sırası gelenler içeri giriyor, imamsız olarak kendi başlarına peygamberimizin cenaze namazını kıldıktan sonra çıkıyorlardı.

Sonra Hazreti Ebû Bekir, Hazreti Ömer, Muhâcir ve Ensâr içeri girdiler, namazlarını kılanlar çıkıyor, başka bir grup giriyordu. Erkeklerden sonra kadınlar, kadınlardan sonra da çocuklar girip namazlarını kıldılar. Cenaze namazının kılınması geç vakte kadar devam etti. Akşam da Peygamber Efendimiz kabrine indirildi.

Ne zaman defnedildi?

Sınıfta ders dinleyen talebelerimizin, câmide sohbet dinleyen cemaatimizin ve dergideki yazılarımızı okuyan okuyucularımızın ikinci sorusu da şu şekildedir: “Hocam, bazı Türkçe yazılmış kitaplarda Peygamber Efendimizin naaşının üç gün bekletildiğini ve Çarşamba gecesi defnedildiğini okuyoruz. Bunun böyle olduğunu bazı hocalarımızın sınıfa getirip okuduğu ve bize gösterdiği Arapça kitaplarda da görüyoruz ve okuyoruz. Arapça kitapta “düfine rasûllulâhi leylete’l-erbiâi”1 şeklindeki ibâreyi gözümüzle görüyoruz. Yani Arapça kaynak “Allah’ın elçisi Çarşamba gecesi defnedildi” diyor, siz de Salı gecesi defnedildi diyorsunuz. Bunun doğrusu nedir?

Evet, bu soru da çok güzel bir sorudur. Şimdi bu soruya cevap veriyorum. Yüce Allah, Kur’ân-ı Kerim’de iki yerde şöyle buyurur: “Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorunuz.”2 Halkımız da bir konuyu iyice bilmeden konuşanlar hakkında; “Yarım doktor insanı candan, yarım hoca da insanı dinden eder” derken, ne kadar doğru söylemişler.

Saygı değer okuyucularım, dînî konularda söz söyleyebilmek için sadece Arapça bilmek yetmiyor. Söz söylediğimiz konunun uzmanı yani ehli, o konunun âlimi olmamız gerekiyor. İslâmî ilimlerin, Arap tarihinin ve kültürünün uzmanı olanlar bilirler ki, İslam takviminde önce gece gelir sonra da gün gelir. Yani gün, güneşin doğması ile değil, batması ile başlar. Şöyle diyelim ki, aklınızda iyi kalsın. Önce teravih mi kılıyoruz, oruç mu tutuyoruz?

Çarşamba günü Ramazan ayının biri olursa ilk teravih namazını Salı’yı Çarşamba’ya bağlayan gece kılmaz mıyız? Evet, öyle yaparız. Arapça kitaplarda geçen yukarıdaki ibâre Türkçeye şöyle tercüme edilmeliydi: “Rasulullah sallellalhu aleyhi ve sellem, Salı’yı Çarşamba’ya bağlayan gece defnedildi.” Bizim çocukluğumuzda Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan geceye Cuma akşamı veya Cuma gecesi denirdi ve yatsı namazından sonra tevbe istiğfar yapılırdı. İkinci sorunun cevabı da anlaşılmıştır diye düşünüyorum ve yazımı şöyle bitiriyorum.

Medine mescidinin yeşil kubbesinin altındaki Ravza’da üç dost, Peygamber Efendimiz ve iki halifesi birlikte yatmaktadırlar. Rabbim bizleri onların şefaatlerine nâil eylesin (Âmin!). Biz, Sevgili Peygamberimiz’i ve onun yanında yatan iki güzel sahabîyi ve bütün ashâb-ı kirâm efendilerimizi çok seviyoruz. Bu dünyada onların sünnetini yaşayarak öbür dünyada kendileri ile beraber olmak istiyoruz.

Bizim bu dileğimizi kabul eyle yâ Rabbi! Bizi güzeller güzeline kavuştur yâ Rabbi! Bizi mahcûb eyleme yâ Rabbi! Bizi mahrûm eyleme yâ Rabbi! Âmin… Âmin… Âmin…

Prof. Dr. Mustafa Ağırman/ İlkadım Dergisi

DİPNOTLAR

1 Belâzürî,Ensâb, II, 251.
2 Nahl sûresi, 16/43; Enbiyâ sûresi, 21/7.

Sünnet Yolumuz ↗

Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’e dair yazılar okumak için tıklayın.

Hayat Kitabımız ↗

Hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’e dair ilmi ve seviyeli yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Habil ve Kabil’den bu yana ötekisiz bir toplum hiçbir zaman söz konusu olmamıştır. Öteki beni …

Bir yorum

  1. Hocam halk arasında gece defin olmaz diye bir bilgi var. Neden gece defne edildi? Yoksa gece defin etmek bilgisi mi yanlış?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.