Peygamberimizin yanında küfür edebilir misin?

Gelin biraz düşünelim! Bazen ya öfkemize yenik düştüğümüzden ya da bir ağız alışkanlığı olarak küfürlü konuşabiliyoruz. Tam bu konuda kendimize şu soruyu yöneltmeliyiz: Küfürlü konuştuktan sonra bir pişmanlık oluyor mu kalbimizde? Eğer olmuyorsa bu daha büyük bir tehlike demektir. Günahın farkına varılamaması ya da bunu küçük görmek kişinin gaflette olduğunu gösterir.

Rahmet Elçisi Hazreti Muhammed aleyhis selam yanımızda olsa bu kadar rahat konuşabilir, küfür edebilir miyiz? “Bir anda ağzımdan kaçtı” gibi bahaneleri Efendimize de sunabilir miyiz? Sahi insanın ağzından günde kaç defa kaçabilir bu argo kelimeler? Bir sınırı var mı? Sizce Peygamberimiz bu mazereti kabul eder mi?

Çok yaygınlaştı

Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i Seniye bizi doğru amele ve güzel ahlâka sevk etmek için gelmemiş midir? İnandığımız değerler bizi iyi yönde değiştirmesi gerekmez miydi? Yıllarca insan niye bir nokta da kendini düzeltme yoluna gitmez? Bu çirkin kelimeler gerçekten ağzımıza yakışmıyor. Hem her sözümüz melekler tarafından kaydediliyor. Gelin bu kötü kelimelerden kendimizi kurtaralım

Toplumda küfürlü konuşmak ortaokul seviyesindeki çocuklarımızda dahi yaygın bir halde. Doğru düzgün konuşanlar ve diline sahip çıkanlar neredeyse parmakla gösterilecek duruma geldi. Eskiden öğrenciler, hiç olmazsa büyüklerinin yanında konuşmalarına dikkat ederlerdi. Şimdi teneffüste veya oyun oynarken argo kelimeler kullanan öğrencilerimizi ikaz edince, “Ağzımdan kaçtı” cevabını alıyoruz. Güzel bir üslupla bunun yanlış olduğunu çocuklarımıza aktarmalıyız.

Erkeğin küfürlü konuşmasına geçmişte zaman zaman şahit olurduk, ama kolay kolay bir hanımefendiden duymazdık. Şimdi ise kızlarımızdan da küfürlü konuşmalar duyar olduk. Küfürlü konuşmak hem erkeğe hem de kızlara yakışmayan olumsuz bir davranıştır. Bazı kimselerin konuşurken neredeyse iki kelimesinden biri küfür oluyor. Özellikle gençlerimiz, küfürlü konuşmayı karakterlerinin bir parçası haline getirmemek için gayret etmelidirler.

Videolar tehlikeli

Çokça izlenen bazı TV programlarında, dizi ve filmlerde argo konuşmanın ön plana çıkarılması, toplumda küfürlü konuşmanın yaygınlaşmasını sağlıyor. Herkesin elinde bulunan akıllı telefon vesilesiyle dijital medyada karşımıza çıkan videolar, adeta bilinçaltımıza küfürlü konuşmanın normal sıradan bir durum olduğu mesajını veriyor.

Fenomen olan birtakım erkekler/kızlar devamlı kısa kısa içerikler hazırlıyorlar ve bunları sosyal medya hesaplarından yayınlıyorlar. Bazıları ne kadar küfürlü konuşursak ve ne kadar mahremiyet sınırlarını çiğnersek o kadar çok izlenir, beğeni ve takipçi kazanırız düşüncesiyle hareket ediyorlar. Tüm gün bu videolara bakan bir genç doğal olarak etkileniyor. Bizler de büyükler olarak gençlere iyi örnek olamıyoruz, o boşluğu fenomenler dolduruyor.

Dolmuşta giderken, sokakta yürürken ve çarşıdan geçerken duyduğumuz konuşmalar bizi hayretler içinde bırakıyor. Kurulan cümlelerin birçoğunda farkında olarak veya olmayarak hakaret ve ağır küfürler var. Bu tür konuşmalar bazı kimselerin huyu ve karakteri olmuş. Farkında bile değiller kötü konuştuklarının. Bu kimseler evlatlarının yanında da böyle davranıyorlarsa kötü gidişatın nesillerden nesillere geçmesi kaçınılmaz bir husus olarak karşımıza çıkacaktır.

Eyvah ne hale geldik

Konuşması ilim, zikir ve hikmet; susması ise tefekkür olan Rahmet Elçisi’nin ümmeti bu duruma nasıl geldi? Nasıl bu hale geldik? Bunun muhasebesini yapmak ve çözüm üretmek zorundayız. En başta eğitimciler, toplumun önderleri; ardından anneler, babalar ve herkes evvela kendi nefsinde ve daha sonra da toplumda güzelliklerin artması için mücadele etmelidir.

Peygamberimizin yanında asla ağzımıza almıyacağımız kötü kelimeleri, meleklerin kaydettiğinin de farkında olmalıyız. Yüce Rabbimizin her anımıza ve sözümüze şahit olduğunu bilmeliyiz. Bakınız, iman ettiğimiz kitabımızda Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Üstelik biri insanın sağ tarafında, biri sol tarafında oturmuş iki alıcı melek de (onun yaptıklarını) alıp kaydetmektedir. İnsan hiçbir söz söylemez ki, yanında gözetleyen yazmaya hazır bir melek bulunmasın.” (Kaf, 17-18)

Kur’an-ı Kerim’e gerçekten iman ettik değil mi? Hak ve gerçek olduğunu beyan ediyor ve kıyamet günü bundan hesaba çekileceğimize yürekten inanıyoruz değil mi? Bu ayetlere iman eden kimse bilir ki, bütün konuşmalarımızın bir hesabı var. Ağzımızdan çıkan her cümleden sorumluyuz ve tüm bunlar kayıt altına alınıyor. Gıybet, iftira, yalan şahitlik, küfürlü konuşmak gibi haram olan her konuşmamız kıyamet günü bizim için bir pişmanlık vesilesi olacak. Hesap gününde mahcup olmamak için şimdiden tedbirimizi almalı, tövbe etmeli, nefsimizi terbiye etmeli ve konuştuklarımıza dikkat etmeliyiz.

Aile faktörü

Çocukların bile küfürlü konuşmasına çok şaşırmıyoruz artık! Her şey en başta anne-babada bitiyor. İstediğin kadar en hassasiyet sahibi okullara ve kurumlara çocuğunu gönder. Anne baba namaz kılmıyorsa, Kur’an-ı Kerim gündemlerinde yoksa ve küfürlü konuşuyorlarsa o evde yetişen çocuk muhakkak etkilenecektir.

Anne ve babalarda çok büyük bir sorumluluk ve vebal var. En başta bizler inançlarımıza sahip çıkmalı; anneler/babalar olarak evde sohbet halkası kurup Kur’an-ı Kerim okunmasını ve Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’in ahlâkının öğrenilmesini sağlamalıyız. Her şeyden önce yaşantımızla onlara örnek olmalıyız.

Bazı kardeşlerimiz; “Hocam, insan her konuştuğuna nasıl dikkat edebilir?” diye soruyor. Peki, güzel kardeşim! Herhangi bir amirimizin veya itibar ettiğimiz bir kimsenin yanında nasıl dikkatli cümleler kuruyoruz? Onların yanında özensiz ve rastgele konuşabilir miyiz? Kişi, Kur’an-ı Kerim okumalarını ve zikrullahı çokça yaparsa kalbinde Rabbiyle bir kurbiyyet kurar. Böyle bir gönlün sahibi, konuşmalarında ve fiillerinde Allah’tan hayâ eder.

Her gün namazın hakkını vererek kılan, “Sübhanallah, Elhamdülillah, Allah-u Ekber, Estağfirullah” gibi tesbihatları yapan kimseye muhakkak manevi güzellikler yansıyacaktır. Allah Azze ve Celle bizlere şah damarımızdan daha yakındır, ama kul, gafletiyle bunun farkında olamayabilir. Zaten günahlar da Allah’ı unutmaktan kaynaklanır. İşte ibadetler ve zikirler, bizlere O’nu hatırlatır ve devamlı bir teyakkuz halinde olmamızı sağlar.

Sosyal medya

Tüm bunların yanında telefonla mesajlaşmalarımız ve sosyal medya hesaplarımızda yazdıklarımız, paylaştıklarımız ve yorumlarımız da bir nevi dilimizle söylediklerimiz gibidir. Yani yazdıklarımız dilimizdir. Sosyal medyayı kullanırken bir yazı paylaşacağımızda veya yorum yapacağımızda aynı şekilde argo kelimeler kullanmaktan gıybet iftira gibi günahlardan sakınmalıyız. Konuşmalarımız nasıl kaydediliyorsa yazılarımız, paylaştıklarımız, baktıklarımız ve yorumlarımız da kaydediliyor. Kıyamet günü bunun bir hesabı olacak.

Peygamber Efendimiz bir hadisi şeriflerinde küfürlü konuşana cevap verilmemesi gerektiğini ve onun gibi bedbaht bir duruma düşülmemesini tavsiye ediyor. İbn Abbas’tan rivayet edildiğine göre; Resulullah zamanında iki adam arasında karşılıklı sövme oldu. Bunlardan biri sövdü, diğeri sustu. Peygamberimiz de oturuyordu. Sonra diğeri aynı sözü geri çevirdi.

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz kalktı ve meclisten dışarıya çıktı. Peygamberimize “Niçin kalktın?” diye sorulunca, “Melekler kalktı, ben de onlarla kalktım. Bu sövülen, sükût ettiği müddet, melekler buna sövene, sözü geri çeviriyorlardı. Ne zaman ki bu adam, sövenin sözünü geri çevirdi, melekler kalktı, gitti.”(Ebû Dâvûd, Edeb, II, 572) buyurdu.

Şimdi o soruyu tekrar soralım. Peygamberimiz yanımızda olsa küfürlü konuşur muyduk? Bunu yapmazdık elbette. Zaten Peygamberimiz aleyhisselam yanımızda olmasa da tavsiyeleriyle örneğimiz ve rehberimizdir. Efendimiz tüm ümmetini küfürlü konuşma hususunda uyarmıştır: “Müslümana sövmek, fasıklıktır (hak yoldan çıkmaktır). Onunla savaşmak ise küfürdür (Buhâri, İman, 36; Müslim, İman, 116)

Fasıklık

Bu hadislerden de öğrendiğimize göre küfürlü konuşmayı adet haline getirmek ve Müslümana sövmek fasıklıktır. Fasık ise açıktan günah işleyen ve Allah’ın emirlerine karşı itaatsizlik eden kimsedir. Bu durumu Müslüman kendisine yakıştırmamalıdır. Rahmet Elçisi bir hadisleriyle bizlere dil ahlâkını öğretiyor: “Mü’min; insanları kötüleyen, lânetleyen, kötü söz söyleyen ve çirkin davranış sergileyen kimse değildir.” (Tirmîzî, Birr, 48; İbn Hanbel, I, 405-406)

Efendimiz’in bu hadis-i şerifinden anladığımız üzere; kardeşlerimizi kötü söz ve çirkin davranışlarla Müslüman kardeşlerimizin kötü özelliklerini değil, iyi inciten değil, onlara güzel ahlâkımızla faydalı olan bireyler olmalıyız. Hümeze Suresi’nin ilk ayetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor: “İnsanları çekiştiren ve dalga geçenlerin vay hâline.”

Tefsirciler şöyle der: Bu sûre Ahnes bin Şüreyk hakkında inmiştir. Çünkü o, insanlara çok söver. Onları yüzlerine karşı da arkalarından da ayıplar ve onlarla dalga geçerdi. Fakat ayetin hükmü geneldir. (Kıyamete kadar gelecek bütün insanlar, Kur’an’ın verdiği mesajdan sorumludurlar.) Çünkü sebebin husûsiliğine değil, lafzın umûmiliğine itibâr edilir. (Sâbûni, Safvetü’t-Tefâsir, 7/425) Küfürlü konuşmanın ne kadar kötü bir durum olduğunu buradan da anlayabiliyoruz.

Abdülkerim Temizcan/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair çok güzel yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Süleyman Efendi’nin faiz hassasiyeti…

Süleyman Hilmi Tunahan Efendi’nin önde gelen talebelerinden Eskişehir, Bilecik ve Balıkesir eski müftüsü Mehmet Emre …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.