Seyda Muhammed Konyevi’nin Reyhani Yayınları’ndan çıkan Hazreti Muhammed’den Kutlu Mesajlar adlı kitabının, son dönemde çıkan en güzel hadis derlemelerinden birisi olduğunu söyleyebiliriz. 67 tane hadis-i şerifin anlaşılır ve güzel üslupla açıklandığı bu kitap, İslam dinini ve onun yüce peygamberini en güzel bir şekilde tanımak isteyenler için bir başucu kitabı mahiyetinde… Ayrıca dinimizi ve Peygamberimizi sevdirmek maksadı ile hediye edebileceğimiz güvenilir bir eser…
Bu eserin müellifi Seyda Muhammed Konyevi bir Nakşibendi şeyhi olmasının yanı sıra sağlam bir medrese geleneğinin de son temsilcilerinden… Medrese geleneğinden gelmesi itibariyle hadis-i şerifleri ilmî bir bakış açısıyla, itirazlara mahal bırakmayacak şekilde izah ediyor.
Eser her ne kadar ilmî bir metotla hazırlanmış olsa da eserde okuyucuyu sıkan uzun izahlara yer verilmiyor. Hadis-i şeriflerin sıcaklığını, candanlığını en güzel şekilde aksettiren bu eserde aynı zamanda insanları İslam’a yöneltmeye teşvik edici bir üslup kullanılıyor.
Sevdirici ve müjdeleyici bir kitap
Hadisi şeriflerin özenle seçilmiş olması ve bilhassa bu çağın insanlarının gündelik yaşantısına yönelik öğütler ihtiva etmesi kitabı daha da cazip kılıyor. Her eve girmesi gereken bu eserin en önemli özelliği ise müjdeleyici ve sevdirici bir tarzda yazılmış olmasıdır. Eser bu yönüyle bizim geleneğimizi de en güzel bir şekilde yansıtmaktadır. Zira bizim geleneksel metodumuzda asla korkutucu ve nefret ettirici bir üslup benimsenmemiştir.
Seyda Muhammed Konyevi’nin bu eserini okuduğumuzda, İslam’ı ve Peygamberimizi anlatma konusunda geleneksel usul ve üslubun ne kadar ideal bir yöntem olduğunu yeniden keşfediyoruz.
Hadis-i şerifleri gözden düşürmeye çalışan müsteşriklerden ilhamını alan bir kısım zevat, geleneksel dini anlatımımızın korkutucu bir tarzda olduğunu iddia etse de bu iddia doğru değildir. Geleneğimizde tamamen sevdirici ve müjdeleyici bir üslup hâkimdir. Üstad Necip Fazıl’ın “kaba softa” olarak nitelendirdiği bir kısım yüzeysel görüşlü kimselerin kötü üsluplarını geleneğimize mâl etmek ise insaflı bir yaklaşım olmaz.
Bizim geleneğimizde tarih boyunca hep sevdirmek esas olmuştur. Ulemamızın eserlerinde kullandığı dil de, büyüklerimizin bize dini anlatırken kullandıkları dil de hep bu şekilde olmuştur. Hatta kendi çocukluğumuzu hatırladığımızda babaanne, anneanne ve dede gibi büyüklerimizin son derece sevdirici ve teşvik edici bir dil kullandıklarını çok iyi hatırlıyoruz. Mesela sağımızda ve solumuzda günahlarımızı ve sevaplarımızı yazan melekeler olduğunu, eğer bir günah işlediğimizde tövbe edersek sol taraftaki meleğin yazdığı günahı sildiğini büyüklerimizden öğrenmişizdir.
Evet, yazılan günahın tövbe ile silinmesi gibi toleranslı bir ifadeyi biz ilk defa büyüklerimizden duyduk. Bu konuda Seyda Muhammet Konyevi’nin bu eserinde Taberani ve Beyhaki’de geçen şöyle bir hadis-i şerife yer veriliyor: “Sağdaki Hafaza meleği soldakine amirdir. Soldaki Hafaza meleği ise memurdur. Kul bir sevap işlediği zaman sağdaki melek on katıyla yazar. Kul bir günah işlediği zaman ise sağdaki melek soldakine o günahı altı saat yazdırmaz. Eğer kul altı saat içinde tövbe ederse o günah yazılmaz. Eğer tövbe etmezse defterine günah olarak yazılır.”
Büyüklerin sözünü yabana atmayalım
Bu ve benzeri hadis-i şerifler bize göstermektedir ki büyüklerimizden duyduğumuz fakat büyüklerimizin bize hadis-i şerif olarak aktarmadığı birçok dinî bilginin aslında ayetlerde veya hadis-i şeriflerde bir dayanağı bulunmaktadır. Yani büyüklerimiz belki okul okumamış olabilirler, ilim sahibi de olmayabilirler ama onların geleneksel birçok yaklaşımlarında İslam’ın derin izleri vardır. Bu bakımdan onların hallerini ve sözlerini yabana atmamak gerekir. Büyüklerimizin boş şeyler söylemediklerini Seyda Muhammed Konevi’nin bu eserini okuduğumuzda çok iyi anlamış oluyoruz.
Geleneklerimiz hadis-i şeriflere dayanıyor
Yine bu kitabı okuduğumuzda, modernist akımların tesiri ile geleneğe yan gözle bakılan bir dünyada, Müslüman toplumun iliklerine kadar işlemiş birçok geleneğin aslında hadis-i şeriflerin tesiri ile ortaya çıktığını fark ediyoruz. Bilhassa Osmanlılar döneminde önemsenen ve Müslüman hayatını teşekkül ettiren bu geleneklerin birçoğunun aslında sünnetin birer yansımasından ibaret olduğunu görüyoruz. Mesela bizim her vakit namazlardan sonra Ayete’l Kürsi okuma gibi bir geleneğimiz vardır. Bu eserde Ayete’l Kürsi’nin faziletlerini anlatan bir bölüme rastlıyoruz. Bu bölümdeki şu hadis bu konuda oldukça manidardır: “Her farz namaza müteakip Ayetel Kürsi’yi okuyan kimse, ikinci bir namaza kadar korunmuş olur.”
“Allah mükafatını versin” diye teşekkür edelim
Bu eserde gündelik yaşantımızda kullandığımız dinî ifadelerin dayanağı konusunda da çeşitli bilgilere yer veriliyor. Örneğin Arapların çok kullandığı “cezakellahü hayran” sözünün esasında bir hadis-i şerife dayandığını yine bu kitaptan öğreniyoruz. Seyda Muhammed Konyevi; “İnsanlara teşekkürde bulunmayan Allah’a da şükredemez” hadis-i şerifini açıklarken teşekkürün hangi mahiyette yapılması gerektiği ile ilgili de şu hadis-i şerifi aktarıyor: “Kim kendisine yapılan bir iyiliğe karşı bunu yapana Cezakellahü hayran (Allah sana hayırlı mükâfat versin) derse teşekkürü en mükemmel şekilde yapmış olur.”
Teşvik edici bir üslubu var
Müslümanın gündelik yaşantısına şekil vermesi gereken unsurların en güzel bir şekilde teşvik edildiği bu eserde ibadetler de özellikle sevdirilmeye çalışılıyor. Bilhassa abdest ve namaz bahsinde aktarılan hadis-i şerifler tamamen okuyucuyu o ibadetleri yapma konusunda motive ediyor. Örneğin abdest bahsinde aktarılan hadis-i şerifte, her abdest alındığında bir hasene yazıldığı, bir günahın silindiği ve bir derece kazanıldığı müjdesi veriliyor. Yine bu kitapta aktarılan diğer bir hadis-i şerifte samimi bir şekilde abdest alan bir Müslümanın yüzüne su verdiğinde gözüyle işlediği günahların, elini yıkadığı zaman eliyle işlediği günahların, ayağını yıkadığı zaman da ayağıyla işlediği günahların döküldüğü müjdesi veriliyor. Başta da ifade ettiğimiz gibi Seyda Muhammed Konyevi’nin bu eserinin her bir bölümünde bu sevdirici ve müjdeleyici üslup karşımıza çıkıyor.
Amellere riya karıştırmayın
Seyda Muhammed Konyevi bu eserinde iyilikleri ve ibadetleri teşvik ederken Allah’ın hoşuna gitmeyecek samimiyetsiz davranışlardan da insanları şiddetle sakındırıyor. Hemen hemen bütün hadis kitaplarında bir gelenek olarak en başta yer alan: “Ameller niyetlere göredir” hadisini açıklarken, Seyda Muhammed Konyevi, amellerde niyete dikkat etmenin gerekliliğini riya tehlikesini hatırlatarak anlatıyor. Mesela “güzel Kur’an okuyor” desinler diye okunulan bir Kur’an’ın veya “güzel sohbet ediyor” desinler diye yapılan bir sohbetin makbul olmayacağını ifade ediyor.
Ayet ve hadisler ön planda
Hadis-i şerifleri açıklarken yer yer İslam âlimlerinin ve mutasavvıfların sözlerine atıflar yapan Seyda Muhammed Konyevi, zaman zaman kısa menkıbelere de yer veriyor. Müellifin, Fudeyl Bin İyaz ve Süfyan-ı Servi gibi zevata göre öfkesini yenmek, yumuşak davranmak ve intikam almaktan vazgeçmek gibi amellerin en üstün ameller olduğunu aktarması, Hasan-ı Basri’nin gıybetini yapan kimselere bir tepsi meyve gönderdiğini ve “Duyduğuma göre iyiliklerinizi bana hediye etmişsiniz” dediğini aktarması, vesvese hakkında Bediüzzaman’ın “üzerinde durmayın” şeklindeki tavsiyesini aktarması bunun örnekleridir.
Ancak tasavvuf geleneğinden gelen müellifin diğer mutasavvıf müelliflere göre evliya menkıbelerine çok az yer verdiğini tespit etmemiz de faydalı olacaktır. Zira müellif kısa ve öz anlatımını daha çok menkıbelerle değil de ayet ve hadislerle zenginleştirmektedir. Bir eğitim metodu olarak kullandığı menkıbelerde ise keramet bahislerinden ziyade ahlakî bahislere yer veren menkıbeleri tercih etmektedir.
İtidal ve denge ortaya konuluyor
Bu kitabın en önemli vasıflarından birisi de meselelerin itidal ve denge üzerine açıklanmasıdır. Yani dinî bir meselede ideal olan tavır ortaya konulmaya çalışılmıştır. Mesela cömertlik ile cimrilik arasındaki denge çoğu zaman hep tartışma konusu olmuştur. Seyda Muhammed Konyevi ise bu meseledeki itidalli yaklaşımını Hasan-ı Basri’nin şu sözünü naklederek ortaya koymuştur: “Cömertlik, malı Allah yolunda vermektir. İsraf ise onu şöhret ve riya için harcamaktır.”
Bu bakış açısından dolayıdır ki yeni nesil içerisinde öyle utangaç insan pek kalmamıştır
Seyda Muhammed Konyevi’nin bu eserini okuduğumuzda bazı unutulan ve pek bilinmeyen sünnetleri de gündemimize yeniden alıyoruz. Kitapta bunun iki çarpıcı örneğine rastlıyoruz. Birincisi yaygınlaştırmamız emredilen selam konusunda… Eserin 138. sayfasında deniliyor ki: “Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem’in ashabı yolda giderlerken aralarına bir ağaç dahi girse tekrar birleşince birbirlerine selam verirlerdi. Yine ashab-ı kiram bir odadan diğer bir odaya girince birbirlerine selam verirlerdi.”
Diğer örnek ise çocuk terbiyesi ile ilgili bir konuyu ihtiva ediyor. Hani bizde genelde utangaç ve sıkılgan kimselerin açılması gerektiği şeklinde bir kanaat vardır. Bu bakış açısından dolayıdır ki yeni nesil içerisinde öyle utangaç insan pek kalmamıştır. Bu konuyla ilgili bu eserde şu ifadelere rastlıyoruz: “Peygamber Efendimiz sallallahü aleyhi ve selem ensardan bir adamın yanından geçerken kardeşine haya hakkında utanmaması (sıkılganlık göstermemesi) gerektiği yönünde nasihat ettiğini görünce buyurdu ki: “Onu bırak şüphesiz ki haya imandandır.”
Daha fazlası için mutlaka eseri okumanızı salık veririz. Bu vesile ile kıymetli mutasavvıf âlim Seyda Muhammed Konyevi Efendi’ye böyle hayırlı teliflerinin çoğalması için Allah’tan uzun ömürler niyaz ediyoruz. Reyhani Yayınları’nı da bu güzel eseri ucuz bir şekilde yayımladıkları için tebrik etmek istiyoruz.
Aydın Başar/ Dunyabizim
Tavsiye Kitaplar ↗
Tavsiye kitap listemize ulaşmak için tıklayın.
Seçme Şiirler ↗
Seçkin şairlerin en güzel şiirlerini okumak için tıklayın.
Allah razı olsun. Gerçekten kitabı çok güzel anlatmışsınız. Hayatıma yön verdi hadisler