Telefon görüşmesi adabı…

Birisini aradığımızda üçten fazla çaldırmamaya ve üst üste aramamaya çalışmalıyız. Kişi lavaboda, camide, namazda olduğu için veya müsait bir yerde olmadığı için cevap veremeyebilir. Telefon açıldığında söze selam ile başlayalım. Peygamber Efendimiz’in buyurduğu gibi: “Önce selam, sonra kelam” (Tirmizi, İsti’zan:11) Yine telefonu kapatırken de selam ile kapatalım.

Telefonu açan kimse bizi tanımadıysa veya aradığımız kişinin telefonunda kayıtlı olmadığımızı biliyorsak ilk iş olarak kendimizi anlaşılır bir şekilde tanıtmalıyız. “Üç ay önce şu konuyla ilgili bir seminer yapmıştık orada tanışmıştık. Ben filanca ilçenin şu mahallesinden vs” gibi karşı tarafın rahatça anlayacağı şekilde kendimizi tanıtmalıyız.

Uzatmayalım

Bazıları telefonda lüzumsuz uzatmalar yapıyorlar. Mesela; “Beni tanıdın mı?/ Ben Mehmet”. Ama hangi Mehmet değil mi? Bunlar doğru değil. Karşı taraf toplantıda vs. olabilir, sözü uzatmadan kendimizi anlaşılır şekilde tanıtmalıyız.

Resûlullah sallellahu aleyhi ve sellem Efendimiz’e bir Sahabi geliyor kapıya vuruyor, Peygamberimiz; “Kimsin?” diye sorunca o Sahabe; “Benim Benim” diye cevap veriyor. Bunun üzerine Efendimiz ismini söyleyerek anlaşılır bir şekilde kendini tanıtmayan bu Sahabenin hareketinin yanlış olduğunu belirtmek üzere “Benim Benim” diye tekrar etti. (Buhârî, İsti’zân, 17) Buradan anlıyoruz ki hem bir eve gidince kapıda hem de telefonla birisini aradığımızda kendimizi güzelce tanıtmalıyız.

Telefon; uzakta olanlara ulaşmak, işlerimizi hızlı görmek ve acil durumlarda yararlanmak için güzel bir nimettir. Yalnız bunda da aşırıya gitmemek, sanki karşılıklı konuşuyor gibi muhabbete dalmamak gerekir. Telefonun beyne yaydığı radyasyonun bir takım zararlar verdiğini uzmanlar söylüyorlar. Bundan dolayı ihtiyaç miktarı kullanmak gerekir. Normal hayatta da dinimizin yasakladığı konuşma türlerinin hepsi telefonda da haramdır. Dalga geçme, dolandırma, gıybet, dedikodu vb. dil ile yapılan günahlardan sakınmak gerekir.

Telefonda özel olarak görüştüğünüz kişinin kendisinden habersiz sesini kaydedip, bir takım sırlarını ifşa etmek ve onun izzetiyle oynayıp küçük düşürmeye çalışmak bir Müslüman’a asla yakışmaz. Yalnız terör örgütünü deşifre vb. durumlar istihbaratın işidir. Böyle bir durum söz konusu olduğunda emniyet teşkilatı gerekli tedbirleri alırlar; bunda bir mahsur olmadığı gibi gereklidir.

İzinsiz hoparlörü açma

Telefonla birisini aradığınızda ya da biri sizi aradığında, karşı tarafın haberi yokken telefonun hoparlörünü açmak ve böylece mahrem olan konuşmanıza başkalarını da şahit tutmak kul hakkıdır. Hatta bazen bunu dalga geçmek için yapanlar oluyor. Karşı tarafın haberi yokken onu bir takım konulara özellikle çekip iki kişinin arasını açmaya çalışmak da düşük seviyeli bir davranıştır.

Resûlullah sallellahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyuruyor: “Ben, haklıyken bile çekişmeye girmekten kaçınan kimse için cennetin kenarından, şakadan da olsa yalan söylemeye yanaşmayan kimse için cennetin ortasından, huyunu güzelleştiren kimse için de cennetin en yükseğinden bir köşk (verilmesin)e kefilim.” (Ebu Davud, Edeb 7; Tirmizî, Birr 158; Nesâî, Cihad 19; İbn Mâce, Mukaddime 7)

Şaka dahi olsa yalandan kaçınmak gerekir. Bazıları ses taklidi yaparak sanki başka birisi aramış gibi davranarak dalga geçiyorlar. Bu tür davranışlarla, karşıdaki kişiyi yalan üzerine sevindirmek, üzmek veya korkutmak acaba ne derece doğrudur?

Geri dönüş yapın

Birisi sizi aradığında cevap veremediyseniz, sanki karşı tarafı takmıyor gibi bir zanna vesile olmamak için en uygun zamanda geri dönüş yapmak gerekir. Gerçekten böyle bir niyet taşımak yani filanca aramış onu küçük görerek geri dönüşüm yapmamak ise kibirdir. Müslüman ise kibirli davranışlar uzak durmalıdır. Tabi meşru bir mazeret veya unutarak geri dönüş yapmamak bunun dışındadır.

Telefonda tartışmaya girmemeliyiz. Sosyal medyada olduğu gibi, karşı tarafı yüz yüze görüp mimiklerinden ne demek istediğini tam anlayamadığımızdan dolayı yanlış anlaşılmalar ve anlamsız tartışmalar oluyor. Yüz yüze iken söylenemeyecek kelimeler dile dökülüyor. Bundan dolayı telefonda cedelleşerek lüzumsuz yere tartışmayı sürdürmemek gerekir.

Tuvalette, abdest alırken, yemek yerken, camide vaaz, hutbe dinlerken vb. durumlarda telefona cevap vermemek gerekir. Her arayan anında size ulaşacak diye bir kaide yoktur. Sizde insansınız ve ihtiyaçlarınız var. Meşru bir mazeretten dolayı cevap veremediğiniz kişiyi daha sonra ararsınız. Özellikle yemek yerken cevap vermemeliyiz, hem seslerden yemek yediğimiz belli oluyor hem de farkında olmadan hızlıca karşıdaki kişiyi geçiştirebiliyoruz ki bu da ayıp bir şeydir.

Özellikle camide vaaz hutbe dinlerken veya önemli bir toplantının ortasında telefonu çalanın kalkıp gittiğine şahit oluyoruz. Sonra öğreniyoruz ki bir arkadaşı hatır sormak için aramış. Gerçekten önemli bir haber bekleyen, hastası olan kimseler hariç toplantıda her gelen telefona cevap vermek için dışarı çıkmak uygun değildir. Bu toplantıya katılanlara saygısızlık olarak algılanabilir.

Abdülkerim Temizcan/ İrfanDunyamiz.com

  • Öğrendiklerimiz:
  • Akıllı telefonu toplantı halindeyken, cuma hutbesi ve vaazı dinlerken kullanmamak gerekir.
  • Akıllı telefon daima açık olmamalı, özel yerlerde konuşmanın uygun olmadığı zamanlarda ve ders çalışırken sessize almak gerekir.
  • Akıllı telefonları ihtiyaç miktarı kullanmalı aşırıya kaçmamalı.
  • Bir kimseyi namaz vakti, uyku zamanı (akşam 22:00’dan sonra ya da sabah çok erken) gibi durumlarda aramamak gerekir. (Çok acil bir durum olmadığı müddetçe.)
  • Aradığımızda da en fazla üç defa çaldırmalı ve söze Allah azze ve celle’nin selamıyla başlanmalı.
  • Aradığımız kişi daha önce telefonda görüşüp kayıtlı olan bir kimse değilse evvela kendimizi tanıtmalıyız.
  • Ses taklidi yaparak karşı tarafla dalga geçmek doğru bir davranış değildir.
  • Birisiyle konuşurken hoparlörü konuşulan kişinin izni olmadan açmamak ve yine izinsiz ses kaydından sakınmak gerekir.

Adab-ı Muaşeret

Sosyal hayattaki edep ve görgü kurallarına dair yazılar okumak için tıklayın.

Şahsiyet Gelişimi↗

Müslümanca hassasiyetlerle yazılmış kişisel gelişim yazıları okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.