Yatma ve uyuma adabı…

Müslümanın her işinin tertipli ve düzenli olması gerektiği gibi uykusunun da tertipli ve düzenli olması gerekir. Hem sağlık için hem de huzur için yatıp kalkma saatini gözetmekte fayda vardır. İnsanın gün içerisindeki zaman programını yapan ise beş vakit namazdır.

Her işte aşırıya kaçmak doğru değildir. Uyku insan için temel bir ihtiyaç olduğu için ne az ne de fazla uyumak doğru değildir. Yetişkin bir insan iş durumuna göre 5-7 saat arası uyku ihtiyacını almalıdır. Özellikle akşam 22:00 ile 03:00 arası bedenin uyku ihtiyacını en iyi aldığı zaman dilimi olduğu unutulmamalıdır.

Uyku ilaçtır

İnsan fiziki ve psikolojik olarak uykuya ihtiyacı olan ve uyku ile yenilenen, tazelenen, enerji dolan bir varlıktır. Uymak insana verilmiş en güzel nimetlerden biridir. Bu nimetin kadrini uykusuzluk sorunu çeken hastalar çok daha iyi bilirler.

Anadolu’nun arif öğretmenlerinden Ali Uslu Hoca uyku nimetine dair şu güzel tespitleri yapıyor: “Dün bilgisayara fazla baktığımdan olsa gerek gözlerim acımaya başladı. Gidip uyudum. Geceleyin uyandığımda gözlerimdeki acımanın geçtiğini fark ettim. Bunun üzerine biraz düşündüm, meğer uyku ne güzel bir ilaçmış; ne güzel bir nimetmiş.

Mesela ağır işler yaptığımızda yoruluyoruz, kımıldayacak halimiz kalmıyor. Uyuyoruz, sabaha dinç vaziyette kalkıyoruz. Moralimiz bozuluyor veya bir şeye canımız sıkılıyor. Uyuyoruz, sabah kalktığımızda moralimiz düzelmiş, psikolojimiz normal hale gelmiş oluyor. Kafamıza takılan bir meseleyi çözümleyemediğimiz durumlarda uyuduğumuzda sabahleyin yeni çözüm yolları bulabiliyoruz.

Uyku bizim hem bedenimizi hem zihnimizi dinlendiriyor. Hem de bilinç altımızı temizliyormuş. Ayet-i kerimede; ‘Şayet Rabbinizin nimetlerini saymaya kalksanız sayamazsınız’ (Nahl, 18) İşte uyku nimeti de bu nimetlerin en büyüklerinden. Kim bilir uykunun bize daha ne gibi faydaları vardır.

Bu konuyla ilgilenenler ilim adamları elbette bu konuda çok şey biliyorlar ve söylüyorlardır. Her birimiz ortalama olarak günümüzün üçte biri veya dörtte birinde bu nimetten yararlanıyoruz. Rabbimizin verdiği tüm nimetlere şükürler olsun. Özellikle uyku nimetine ayrıca şükürler olsun. Ey Rabbimiz istirahatle geçirebildiğimiz saniyeler adedince sana hamd ediyor, şükürler ediyoruz. Bizi bu nimetinden de mahrum eyleme.”

Dinlenme vaktidir

Allah azze ve celle geceyi dinlenme ve gündüzü de çalışma vakti kılmıştır. Her hangi bir zorunluluk olmamasına rağmen gece uyumamak fıtrata aykırı hareket etmektir. Rasulullah’ın sünneti ve ashabının âdeti erken yatıp gece ibadet etmek ve sabah namazı sonrası güne başlamak olmuştur.

Kur’an uyku için en elverişli olan gece vaktinin bir dinlenme olmasına özellikle dikkat çeker. Konuyla ilgili bazı ayetler şunlardır:

“Sizi geceleyin öldürür (gibi uyutan), gündüzün de ne işlediğinizi bilen O’dur…” (El En’âm, 6/60)

“Sizin için geceyi bir örtü, uykuyu dinlenme hali kılan, gündüz vaktini ise bir diriliş ortamı yapan O’dur.” (Furkan, 47)

“Uykunuzu dinlenme (vasıtası) yaptık. Geceyi de (sizi örten) bir elbise yaptık.” (en-Nebe, 78/9-10)

Erken yatmalı

Bu ayetlerden gecenin uyku ve dinlenme zamanı olduğunu anlıyoruz. Yalnız günümüzde akıllı telefon, televizyon ve arkadaş ortamında lüzumsuz vakit geçirerek neredeyse sabaha kadar ayakta kalanlar olabiliyor. Bu yanlış bir tutum ve davranıştır. Hem sağlık açısından hem de bize verilen bu ömrü iyi değerlendirme açısından bu hususa dikkat etmek gerekir.

Resulullah sallellahu aleyhi ve sellem bize yatsı namazından sonra gece sohbetini yasaklamıştır. (İbn-i Mâce, Salât, 12) Buradaki yasak tabi ki haram gibi anlaşılmamalı. Ama Peygamberimiz bu konuda ashabını özellikle uyarmış ve yatsıdan sonra erken yatmalarını tavsiye buyurmuşlardır.

Resûl-i Ekrem Efendimizin uyku vakti, genellikle yatsı namazından sonra ve sabah namazından önceki zamandır. Resulullah sallellahu aleyhi ve sellem Efendimiz zaman zaman kaylule yapar yani öğlen vakti biraz uyuyarak dinlenirdi. Peygamber Efendimiz bununla alakalı olarak: “Gündüzün orucuna sahur yemeği ile gecenin ibadetine de öğle uykusu ile yardımcı olunuz!” (Hâkim, I, 588) buyurmuştur. İmkânı olanların öğlen bir miktar uyuması kendi yararınadır.

Dua ve zikirler

Helalinden yemek içmek gibi dinlenmek de Sünnet’e uygun iyi bir niyetle yapılmalıdır. “Ya Rabbi şimdi şu yemeği yiyeceğim kuvvetli olmak daha güzel ibadet etmek için, şimdi uyku ihtiyacımı alacam dinç, sağlıklı olmak ve güzelce ibadet etmek için” İşte bu niyetlerle insani temel ihtiyaçlarımızı gidermeliyiz.

Peygamberimiz yatarken ve uyanırken bazı dua ve tesbihatlar yapardı: “Allahım! Senin isminle ölür ve dirilirim.” diye dua eder; uykudan uyandığı zaman da: “Bizi öldükten sonra dirilten Allah’a hamdolsun. Sonunda O’na döneceğiz.” (Buhari, Daavat 7, 8, 16, Tevhid 13; Tirmizi, Daavat 29)

Fahr-i Cihân Efendimiz, Allah’ı zikretmeden yatan kimsenin eksik bir iş yaptığını belirtirdi. (Ebu Dâvûd, Edeb, 25) Kendisi de her gece yatağına girdiği zaman İhlâs, Felak ve Nâs sûrelerini okuyarak ellerine üfler ve onları vücuduna sürerdi. (Buhari, Fedâilü’l-Kur’an, 14)

“Allah’ım! Kendimi Sana teslim ettim, işimi Sana havale ettim, yüzümü Sana çevirdim. (Rızânı) isteyerek ve (azabından) korkarak sırtımı Sana dayadım, Sana sığındım. Sana karşı yine Sen’den başka sığınak yoktur. İndirdiğin kitaba ve gönderdiğin Peygamber’e inandım.” Peygamberimiz bu duayı okuduktan sonra bir sahabesine şöyle demişti: “Eğer bu duayı yapıp yattığın gece ölürsen, iman üzere ölürsün. Bunlar yatmadan önceki son sözlerin olsun.” (Buhârî, Deavât, 7)

Neb-i Zişan Efendimiz çalışmaktan elleri yara bere içinde kalıp kendisinden bir hizmetçi talebinde bulunan kızı Fâtıma’ya, yatağına girip istirahate çekileceği zaman; “Otuz üç defa Allahu ekber, otuz üç defa sübhânellâh ve otuz üç defa da elhamdülillâh” demesini tavsiye etmiştir. Böyle yapmasının, hizmetçi istihdam etmesinden daha hayırlı olacağını söylemiştir. (Buhari, Deavât, 11) Peygamber Efendimiz, Hazreti Fatıma’nın, gündelik işlerden yorulup yatmak isteyince bu zikirleri yapmak sûretiyle, bir anlamda günün yorgunluğunu üzerinden atmasını da hedeflemiştir.

Biriniz yatağına yatacağı zaman elbisesinin bir ucuyla yatağını silkelesin. Çünkü yatağından ayrıldıktan sonra oraya hangi zararlının girdiğini bilemez. Sonra da şöyle desin; Rabbim! Sen’in isminle yatağıma yattım, yine Sen’in isminle yatağımdan kalkarım. Eğer uykuda canımı alacaksan, bana merhamet edip bağışla! Şayet hayatta bırakacaksan, iyi kullarını muhafaza ettiğin gibi beni de fenalıklardan koru!” (Buhârî, Deavât, 13)

Yatış şekli

Fahr-i Kâinât Efendimiz’in yatağının duruş şekli, mevtanın kabre konuş istikametindeydi. Uyumak üzere yattığı zaman başı mescide doğru gelirdi. (Ebu Dâvûd, Edeb, 97)

Yüz üstü yatmamaya gayret gösterilmelidir. Bir sahabeden bu konuda şöyle bir rivayet gelmektedir: “Bir ara mescitte yüzükoyun yatmıştım. Baktım ki bir adam ayağıyla bana dürtüyor ve: ‘Bu, Allah’ın kızgınlığına sebep olan bir yatış tarzıdır’ diyordu. Bir de baktım o, ResUlullah imiş!” (Ebû Dâvûd, Edeb, 94) Bu yatış şekli Allah ve Resulü’nün hoşnutsuzluğuna sebep olduğu gibi insanın sağlığına da zararlıdır. Mide ve kalp gibi âzâların sıkışmasına sebep olur. Aynı zamanda edebe aykırı ve görüntüsü çirkindir. Netice itibariyle, Efendimizin sakındırdığı bu yatış biçiminden uzak durmak bizler için en uygun yoldur.

Efendimiz geceleyin uyandıkları zaman, ihtiyaçları varsa kaza-i hacette bulunurlar, ellerini ve yüzlerini yıkarlar, sonra tekrar uyurlardı. (Ebu Dâvûd, Edeb, 105)

Habîb-i Ekrem Efendimiz’in, sefer ve benzeri sebeplerle hâne-i saâdetlerinin haricinde olduğu zamanlarda, yatma ve uyuma tarzı biraz daha değişik olmuştur. Bu durumda sağ tarafına yatıp sağ dirseğini dikerek, sağ elinin ayasını sağ yanağının altına destek yaparak yatmıştır. (Müslim, Mesâcid, 313)

Bu yatma şekline daha çok arâzide baş altına yastık yapacak bir nesne bulunmadığı takdirde, onun yerini tutsun diye başvurulur. Yine Efendimiz kısa süreli uyumak istediğinde ve bilhassa zarûret îcâbı geç yattığında sabah namazını geçirme endişesi ile böyle yapmıştır. (Buhari, Deavât, 5; Müslim, Misâfirîn, 121-122)

Abdülkerim Temizcan/ İrfanDunyamiz.com

  • Öğrendiklerimiz
  • Yatsıdan sonra fazla oturmadan erken yatmalı ve gece vaktinde istirahat etmeliyiz.
  • İmkan bulabiliyorsak kaylule uykusunu ihmal etmemeliyiz.
  • Ne çok az uyumak ne de çok fazla uyumak sağlığımız için iyi değildir.
  • Mümkün mertebe abdestli, dua ve surelerimizi okuyarak ve sağ tarafa yatmaya gayret göstermeliyiz.

Adab-ı Muaşeret

Sosyal hayattaki edep ve görgü kurallarına dair yazılar okumak için tıklayın.

Şahsiyet Gelişimi↗

Müslümanca hassasiyetlerle yazılmış kişisel gelişim yazıları okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.