Zü’l ecniha bir alim Zahidü’l Kevserî…

Yıl 2007, Sakarya Üniversitesi ilahiyat fakültesi dekanıyım. Sakarya ve çevresinde doğmuş, büyümüş alimleri tanıtmaya yönelik sempozyumlar yapıyoruz. Reisü’l-Kurrâ Hendekli Abdurrahman Gürses efendi anısına Kur’an sempozyumu yaptık. Araştırmalarımız sonucu Muhammed Zahidü’l Kevserî’nin Düzceli olduğunu öğrendik.

Merhum Prof. Dr. Faruk Beşer, Prof. Dr. Abdullah Aydınlı, Prof. Dr. Hacı Mehmet Günay hocalarımızı yanıma aldım Düzce Belediye Başkanı Mehmet Keleş beyi ziyarete gittik. Kendisine Zahidü’l Kevseri’nin Osmanlı’nın son Şeyhülislam vekili büyük bir âlim olduğunu, Düzcelilerin bile kendisini tanımadığını, halbuki Düzce’de akrabalarının bile olduğunu, birlikte Uluslararası bir sempozyum yaparak bu büyük âlimi tanımamız ve tanıtmamız gerektiğini ifade ettim.

Belediye başkanı Mehmet Keleş bey çok heyecanlandı. “Hocam ne güzel olur, biz bütün masrafları karşılarız, ne gerekiyorsa yaparız, yeter ki siz bilimsel yönünü çalışın” dedi. Fakülteye döndük, başladık çalışmaya. Prof. Abdullah Aydınlı hocamızı tertip heyeti başkanı alarak atadık, biraz önce saydığım hocalarımız da heyette.

Kitapları aldık

Birkaç gün sonra bir toplantı için Mısır’a gitmiştim. Toplantı sonrası Ezher Üniversitesi etrafındaki kitapçıları dolaşmaya gittim. “Zahidü’l Kevserî’nin kitabı var mı?” diye sorduğum kitapçı önüme bir liste koydu, tam 53 kitabı var listede. “Hepsini alıyorum” dedim. “Hepsi bende yok” dedi. “Komşu kitapçılardan topla, akşama gelip hepsini alacağım” dedim.

Akşam gittim, büyükçe bir koliye doldurmuş kitaplarını, parasını ödedim, alıp Sakarya’ya getirdim, Abdullah Aydınlı hocamıza teslim ettim. “Sempozyum planlamasında bu kitaplar üzerinden hareket edebiliriz” dedim. Hoca oldukça mutlu olmuştu. Tüm kitaplar şu anda Sakarya İlahiyat Fakültesi kütüphanesinde muhafaza altında.

Bütün hazırlıkları tamamladık. Düzce’nin Gölyaka ilçesinde Tefenni Otelde eş zamanlı iki salonda iki oturum, iki gün boyunca devam eden dev bir sempozyum oldu. 17 ülkeden gelen ilim adamlarının sunduğu tebliğlerle adeta bir ilim şöleni yaşadık. Sempozyum günü yaklaştığı sıralarda Güney Afrika’dan birisi bizi aradı, büyük bir üzüntü içerisinde sempozyumdan geç haberdar olduğunu ancak yine de takip etmek için gelmek istediğini, bizden sadece konaklama konusunda yardım istediğini söyledi. Adam Kevserî aşığı birisiymiş. Tamam dedik ve geldi.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı manzara-hatiralarin-izinde-hatira-arsivi-anilar-gecidi-irfandunyamizali.jpg

Emin Saraç hoca

Merhum Emin Saraç hocamız ve onun neredeyse bütün talebeleri iki gün boyunca sempozyumu takip ettiler. Ayrıca Zahidü’l Kevserî’nin yaşayan bütün talebeleri katıldı. Düzce’deki akrabalarını bulduk, sempozyuma getirdik, büyük mutluluk yaşadılar. Bu vesileyle Kevserî’nin akrabalarının soyisminin Köseer olduğunu öğrendik. Mısır’da Köseer’in Kevserî’ye dönüştüğünü anlamış olduk.

Sempozyum Kitabı’nda muhteşem makaleler var, Türkçe, Arapça, İngilizce. Diyanet yayınları arasından yayınladık. Kevserî ile ilgili en kapsamlı çalışma oldu. Emin Saraç hocamızla ders yaparken Kevserî’den bahsetmediği bir ders olmazdı. Bu sempozyumun açılışında da kendisine açılış konuşması vermiştik ve o doyumsuz hatıralarından adeta bir gül demeti sunmuştu dinleyenlere. Kitapta tamamını yayınladık.

Merhum Ali Yakup hocamızın son zamanlarına yetişmiş ve bir müddet Fatih Emir Buharî Camii’nde yaptığı İhya derslerine katılma lütfuna ermiştim. Bir seferinde Kevseri ile ilgili: “İstanbul’da alimler büyük sıkıntılar yaşamaya başlayınca Zahidü’l Kevserî hocamız Mısır’a gider, Ezher ulemasıyla tanışır hatta Ezher’de ders vermeye başlar. Ezher uleması büyük bir hayranlık içerisinde onun için; ‘İstanbul’dan gelen bu zât çok büyük bir âlim, ilimde şahbâz demişler. Şahbâz demek kartal demektir’ diye de ilave etmişti.

Hakikaten ilmin pek çok alanında, belki bugün ilahiyat fakültesi Temel İslam Bilimleri bölümünün bütün anabilim dallarında hatta diğer bölümlerin de bazılarında üstad diyebileceğimiz zü’l ecniha bir âlim.

Mısır ziyareti

İki hafta önce Mısır Evkaf bakanının davetlisi olarak Kahire’ye gitmiştim. Kevserî’nin kabrini ziyaret ettim. Yıkıntılar arasında, tenha bir yerde, metruk bir mekanda, oldukça garip ve bakımsız bir halde gördüm. Başında Kur’an okudum, dua ettim.

Büyükelçimizle hemen kabir başında kabrini yaptırma kararı aldık. Biz Diyanet Vakfı olarak masraflarını karşılayacağız, Büyükelçilik güzel bir kabir yaptıracak inşaallah.

Allah rahmet eylesin, mekanı cennet makamı âlî olsun. Kendisi gibi alimlerimizin sayısını ziyade eylesin.

Prof. Dr. Ali Erbaş/ İrfanDunyamiz.com

İslam Alimleri ↗

Kıymetli İslam alimlerini tanıtan birbirinden güzel yazılar okumak için tıklayın.

Abide Şahsiyetler ↗

İslam’ın çilesini çekmiş öncü şahsiyetlere dair yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Gazze direnirken algı operasyonları…

Çocukluğumdan beri her bayramda boynumuz buruk oldu, çünkü biz bayram yaparken siyonist çete her zaman …

Bir yorum

  1. Bahse konu sempozyum kitabına nasıl ulaşabilirim..istifadeli bir yazı çok teşekkür ederim Allah razı olsun.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.