Polisliğimizin ilk yıllarında bir müddet Bakan koruması olarak görev yaptık. Bir ara Bakan beyle Gaziantep’e gitmiştik, programlar sonrası Bakan bey uçak ile Ankara’ya döndü. Vali bey şoför arkadaşla bana; “Bugün vakit geç oldu, hemen yola çıkmayın, bu gece misafirim olun, istirahatinizi yapın sabahleyin kalkar gidersiniz” dedi.
Şoför arkadaş; “İlla da bugün gidelim” dedi. Vali Bey ne kadar ısrar ettiyse de bizim arkadaş gidelim deyince ikindi vakti gibi yola koyulduk. Aslında çok güzel samimi bir teklifti, geri çevirmesek daha şık olurdu. Bakan bey araçta olmadığı zaman plaka değişikliği yapardık, normal plaka ile giderdik.
Mola verdik
Araç güzel, vakit de geç olunca çok süratli geliyorduk. Adana Bahçe’ye girdik. Arkadaşa; “Sen arabanın ihtiyaçlarını gözden geçir, ben de bir namaz kılayım” dedim. Sosyal tesislerdeki mescitte akşam namazını kıldım, araca doğru gelirken bizim arabanın etrafında bir kalabalık gördüm.
“Hayırdır ne oluyor” dedim baktım orada uzun boylu bir delikanlı, bazıları onu tutuyorlar, bir kaç kişi de bizim şoförü tutuyorlar, meğerki bunlar kavga etmişler. Şoför arkadaşa; “Konu nedir” dedim. “Bu genç ‘Beni bu araç ile Ankara’ya götüreceksin’ diyor” dedi.
Allah Allah bu işte bir terslik var diyerek o şahsın yanına gittim. “Hayırdır kardeşim senin derdin nedir?” dedim. “Ben bu arabayla Ankara’ya gitmek istiyorum” dedi. Uzun boylu bir insan, elinden tuttum bir kenara götürdüm.
Kulağına dedim ki: “Güzel insan bu araba Bakan arabası ben de Bakan beyin koruma polisiyim. Biz bu araçla babamızı bile götüremeyiz ki sizi nasıl götüreceğiz?“ Genci; “Kardeşim sen yanlış düşünmüşsün” diyerekten teskin etmeye çalıştık.
Lokantaya geçtik
Sonra biz lokantaya geçtik biraz sonra o arkadaş da geldi. Lokantanın ortasında dikildi; “Bir tabak yemek kaç lira?” dedi. Bu manzarayı görünce anladım ki bu adam yoksul. Hemen kalktım arkadaşı uygun bir yere buyur ettim. Az önce bizim arkadaş ile kavga ettiği için masaya davet etmedim.
Garson arkadaşa; “Bizim masaya ne veriyorsan bu kardeşime de onu ver hesabı da bana getir” dedim. Bizim şoför arkadaşa da; “Sen git, ben bu insan ile biraz konuşayım, hemen geleceğim” dedim. O arada cebimdeki paraları çeşitli yerlere ayırdım 20- 10- 50 TL şeklinde…
Sonra gittim kulağına; “Sen mert mizaçlı bir insana benziyorsun, doğruyu konuş senin sıkıntın nedir?” dedim. Genç; “Abi ben İzmir’e gideceğim bilet alamıyorum 20 TL param noksan” deyince hemen ayırdığım 20 lirayı gizlice bu kardeşimize verdim.
Kaza yaptık
Oradan ayrıldık, gelirken durumu şoföre anlattım. Gece saat 03 00 sularında Ulukışla‘da kaza yaptık. Bir kamyon bize vurdu, bizi şarampole yuvarladı. Allahtan ikimizde de bir yara bere olmadı. Allahu a’lem az sadaka büyük bir belayı def etti.
Araçtan indik. Kısa kollu gömlekli iki delikanlı yanımıza geldi; “Abi biz suçluyuz falan” dedi. “Kardeşim hava çok soğuk hele ceketinizi giyin de gelin. Biz de polis çağıralım, ondan sonra konuşuruz” dedim. Polis geldi, rapor tutuldu.
Genç arkadaşa; “Kardeşim bak bu araç bakan arabası, arabayı servise götürsek çok masraf çıkar. Siz yaptırırsanız daha hesaplı yaptırırsınız, nasıl düşünürsün?” diye sordum. “Benim Mersin’de abim var, onun haberi olmadan hiçbir şey diyemem abi” dedi.
“Tamam abine telefon edelim öyleyse” dedim. O zamanlar daha cep telefonu yoktu makam aracındaki oto telefonu ile gece yarısında abisiyle görüştük. Kendimi tanıttım; “İşte ben Bakan korumasıyım durum böyle böyle” diyerek olayı anlattım. “Memur bey sen bu gece yarısında beni aradın, bana bir kardeşin gibi davranıyorsun. Sen nasıl yaparsan razıyım” dedi.
Bunun üzerine aracı Ankara’ya götürmeye karar verdik. Aracı Ankara’ya getirdik, sanayideki tanıdık tamirciler ile konuştuk, daha sonra onları karşı karşıya telefonla görüştürdük, mutabık kaldılar, kabul edince biz raporu devreye sokmadık. Kazaya sebep olan gençler için de çok büyük bir kolaylık olmuş oldu.
Yarısı benden
Şimdi bu yazıyı niçin mi yazdım? Sonunda şoför arkadaşın söylediği şu cümleyi sizinle paylaşmak için yazdım. Tamirciden evimize dönerken şoför arkadaş cebinden 10 tl çıkardı, bana uzattı. “Bu nedir?” dedim. “Şu Adana’daki deliye 20 tl vermiştin ya onun yarısı benden olsun” dedi.
Arkadaşın samimi hareketi hoşuma gitti. “Böyle bir kazadan yara almadan sağ salim kurtulduk, Allah u a’lem o delinin duası bizi korudu” diyerek de olaydan ders çıkardığını ifade etmeye çalıştı. Ben de ona; “Tabi sen deli dediğin o adamla kavga ettin. Deli değil de dertli deseydin, belki yardım bile etmek isterdin” dedim.
“Neyse ki siz yardımcı oldunuz” dedi. “Fakat ben yine de bu olay aklıma gelince çok üzülüyorum, ben de hatalıyım” dedim. Şoför arkadaş ne demek istediğimi anlamayınca açıkladım. “Adam bana diyor ki 20 TL noksanım var. Ben de adama 20 TL veriyorum, 50 veya 100 TL verseydim, o insan bir yerde yemek yeseydi olmaz mıydı?”
Bu gibi olaylar aklıma geldiğinde hakikaten üzülürüm, niçin etraflıca bakamıyorum diye. Daha iyisini yapabilirdik. İnsanız işte, bazen yaptıklarımız aklımıza geliyor. İşte böyle noksan insanlarız… Bazen konuştuklarımız ile bazen yaptıklarımız ile bazen bilmeyerek insanları kırdığımız, incittiğiniz de oluyor.
Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com
İrfan Mektebi ↗
Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair çok güzel yazılar okumak için tıklayın.
Gönül Dünyamız ↗
Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.