Nezaket insanı kanatlandırır…

Nezaket ve ihtimam iki önemli kavramdır. Nezaket az çok bilinse de ihtimamın ne olduğunu gençler pek bilmiyor. Nezaket kelimesi, ”nazik” kelimesi ile aynı kökten gelip, dilimize Farsçadan geçmiştir. Başkalarına, karşı saygılı davranışlar göstermeye, zarif ve hassas davranma anlamına gelir. Nezaketli insan görgü kurallarına dikkat eder ve edepli olmaya özen gösterir.

“İhtimam” kelimesi ise Arapça kökenlidir, bir şeyin veya bir işin özenle, dikkatle ve titizlikle yapılması veya korunması anlamına gelir. Müslüman ihtimam sahibi insandır. Bu iki kelime insanın asaletini ortaya koyar. İnsanlara nazik davranma konusunda ihtimam gösteren insanlar, hanımefendi ve beyefendilerdir. Günümüzde bu iki kavramın ifade ettiği manaya o kadar çok ihtiyacımız var ki…

Ahsen-i takvim

İnsanın yaratılışında, ahsen-i takvim kapsamında bu güzel davranış biçimi kodlanmıştır. Nezaket, insana yakışan en güzel tavırdır. Bunun yanı sıra insanda nezahet, zarafet, adalet ve merhamet gibi güzel duygular da iman ile bütünleşirse o insan eşref-i mahlukat sırrına mazhar olur. İslam, insanı nazik, hasas ve dengeli kılar.

Bu kavramlar üzerine bir hayatı inşa etmek bütün bir insanlığın yararınadır. Zira nezaket, zekanın asaleti olduğu gibi kibarlık da ruhun görkemidir. Zekanın kaynağı beyin, sevginin ve imanın membaı kalptir. Mehmet Akif, “İmandır o cevher ki, ilahı ne büyüktür! İmansız olan paslı yürek sinede yüktür” diyerek iman-kalp ilişkisini ortaya koymuştur.

Buradan hareketle ve bütüncül bir yaklaşımla şunu ifade etmek isterim ki akıl, kalp ve ruhun birlikteliği ile bunların istenen gıdalarla beslenmesi ve inşası, istenen insan modelini ortaya koyar. Bu model insanda nezaket ve ihtimam duygusu ortaya çıkmıştır. Akıl şeytani düşüncelere çalışır, kalb de görevini yapmaz taşlaşırsa, o insanın ruhu kaba saba olur. Ondan nezaket beklemeyin.

Yükseklere çıkarır

Bu konuda Kemal Sayar şöyle der: “Nezaket öyle bir lisandır ki, onu sağır da duyar, öyle bir güzelliktir ki gözsüz de görür. Hayatın çemberinden geçmiş tecrübeli bir yaşlı kadar, çocukluğa henüz adım atmış biri de aynı ihsasla anlar. Kalp, hoyratlığın en görünmez olanını, en dile getirilemeyenini bile hisseder, işte bu yüzden nazik olmayan bizi kolaylıkla incitebilir. Nezaketle ihtimam o yüzden birbirini besler…”

Nezaketin toplumsal bir erdem olduğu aşikardır. Nezaketle adalet el ele verip toplumu dizayn edince, kuşkusuz erdemli bir toplum oluşur. Toplumsal erdem oluşunca, toplumdaki fertler de erdemli bireyler olarak yerlerini alırlar. Erdemliler topluluğunda nezaket ve ihtimam başrolde olur. Zira bunların temel fonksiyonu ıslah edicilerdir. Islahın olmadığı yerde ifsat vardır.

Kuşkusuz iyiliğin coğrafyası yoktur ve iyi insanlar her yerdedir. Kötülük de fırsatını bulduğu her yerde başını kaldırır. Zira, tabiat boşluk kaldırmaz. Nezaket ve ihtimamla yola çıkan iyiler; aktif, etkin ve etken olurlarsa, kötülere alan açılmaz ve insanlık rahat nefes alır. Her türlü iyilik ve nazik davranış hem sahibini hem de birlikte yürüdüğü dostlarını, arkadaşlarını kanatlandırır. Bizi kanatlandıracak, bize katma değer katacak dostlara selam olsun.

Prof. Dr. Şemsettin Dursun/ İrfanDunyamiz.com

Şahsiyet Gelişimi↗

Müslümanca hassasiyetlerle yazılmış kişisel gelişim yazıları okumak için tıklayın.

Adab-ı Muaşeret

Sosyal hayattaki edep ve görgü kurallarına dair yazıları okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Hutbe okurken elleri titriyordu…

Şehremini Şeyh Raşid Camii‘nde göreve başladığım zamanlarda, cami lojmanımızın yakınında, gayet mütevazi iki odalı bir …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.