Gaziantep’in kandillerinden Şeyh Hasan Arslan Efendi…

Kalabalıkların millet, milletlerin medeniyetler oluşturup devlet kurmasında maddi ve manevi liderlere büyük görevler düşer. Osmanlı Devleti’nin güçlenip kök salma sürecinde Osman Gazi/ Şeyh Edebali, Fatih Sultan Mehmet/ Akşemseddin, Kanuni Sultan Süleyman/ İbrahim Gülşenî gibi manevi liderlerle yürür.

Gaziantep’in manevi kandillerinden Şeyh Hasan Arslan Efendi de İslami ilimler, tasavvuf ve şiir alanında verdiği hizmetlerle toplumu manen besleyen önemli manevi liderlerden biridir. Onun gibi insanlığın temel dinamiklerini oluşturan maneviyat büyükleri mutlaka genç nesillere tanıtılmalıdır.

1928’de Körkün’de doğan Hasan Hoca, ismini hem Hasan Basri Hazretlerinden hem de babasının sevdiği bir komutandan almıştır. Soyu Sultan IV. Murat dönemine dayanır. Atası Halep civarlarında yaşayan Sarı Mustafa Efendi, dönemin paşaları tarafından Gaziantep’teki bir meseleyi çözmekle görevlendirilmiş ve başarısından ötürü Sarpın köyü kendisine bağışlanmıştır.

Bu görsel boş bir alt niteliğe sahip; dosya adı manzara-hatiralarin-izinde-hatira-arsivi-anilar-gecidi-irfandunyamizali.jpg

Çileli yolculuk

Öğretmen okuluna gitmesine ailesi izin vermeyince köy imamı Ali Bilici’nin peşine düşmüş; hocası onu uzaklaştırmak istese de yılmamış, ayakkabılarını silip kapısında bekleyerek beş yıl hizmet etmiştir. Arapça öğrenmenin yasak ve suç olduğu “Milli Şef” döneminin baskılarına rağmen ilim yolundan dönmemiştir.

Hoca Efendinin medrese eğitimi ve ilim yolunda kat ettiği fizikî ve manevi mesafeler kısaca şöyledir: Gaziantep’teki hocalardan ders alabilmek için köyü ile şehir arasındaki 14 kilometreyi her gün yürüyerek gidip gelmiştir. Daha sonra bu yolu bazen bir merkep bazen de bir at sırtında kat etmiştir.

Diyarbakır’daki askerliği sırasında çarşı izinlerini Ulu Cami’de ders alarak değerlendirmiş, kışlayı adeta bir medreseye çevirmiştir. Emsile, Bina, Maksut gibi temel derslerin yanı sıra fıkıh ve hadis konularında kapsamlı bir eğitim alarak Muhammed Salih İlhan Hoca’dan icazetini almıştır.

Tasavvuf yolu

Uzun yıllar Gaziantep’te imam-hatiplik yapmış ve talebe yetiştirmeyi hayatının merkezine koymuştur. Şeyh Hasan’ın tasavvufi kimliği ve farklı meşreplerden aldığı manevi emanetler de bulunmaktadır. Çocuk yaştan itibaren tasavvufa ilgi duymuş, Kur’an ve Sünnet’ten uzak uygulamaları gördüğü meclislerden hemen uzaklaşarak sahih bir yol aramıştır.

Kilisli Mükerrem Safi Efendi’ye 13 yıl hizmet ederek Kadiri yolunda yetişmiştir. Daha sonra Siirtli Muhammet Sıddık Teylani‘den halifelik icazeti almıştır. Sadece Kadiri değil, aynı zamanda Nakşi ve Şazeli tarikatlarının da icazetli bir üstadıdır. Şeyh Abdülkadir İsa’nın vasiyeti üzerine Suriye/ Şamlı Sadullah Muradi Efendi’den Şazeli tarikatının “hass” icazetini almıştır.

Sevgi pınarı

Şairlik yönü de bulunan Hasan Hoca, 63 yaşında geçirdiği bir trafik kazasından sonra yaşadığı manevi hallerle şiire olan yönelimi artmıştır. İslami ilimlerden uzak bazı kişilerin şiirlerindeki hatalı ifadelere karşı “Şeriat-ı Muhammediye” adlı şiirini yazarak edebi yolculuğuna başlamıştır.

Dava, şeriatsız oluncak
Olur, şeytanlara oyuncak
İhvanın kurtuluşu ancak
Şeriat-ı Muhammediye.

Kardeşim sarılın Kur’an’a
Onu okuyun kana kana
Nasihatim bunu duyana
Şeriat-ı Muhammediye.

Şiiri vaazdan daha etkili bir tebliğ aracı olarak görmüş; “kelâm-ı kibar” (büyüklerin sözü) ilkesiyle şiirlerini Kuran ve sünnet süzgecinden geçirmiştir. “Sevgi Pınarından Hikmet Damlaları” ismiyle yayımlanan eserleri, Mehmet Emin Ay gibi sanatçılar tarafından bestelenerek gönüllere ulaşmıştır.

Yaşayan miras

2011 yılında 83 yaşında vefat ettiğinde, arkasında sadece eserler değil, dünyanın dört bir yanına yayılmış dernekler ve bir ilim ordusu bırakmıştır. Üstad Şeyh Hasan Arslan’ın vefatından sonra bıraktığı kurumlar ve vasiyeti ise şöyledir:

1997 yılında kendi adına bir İlim Yayma Vakfı kurarak hizmetlerini kalıcı hale getirmiştir. Talebelerini Mısır ve Suriye gibi ülkelere göndererek eğitmiş, Şam’da medreseler açılmasına öncülük etmiştir. Talebelerine her zaman “hayırda ve ilmi yaymada yarışmalarını” vasiyet etmiştir.

Rabbimiz, bizleri de onun vasiyet ettiği gibi hayırda ve ilmi yaymada yarışan, edep ve marifet ehli kullarından eylesin. “Sevgi Pınarı”ndan gönüllere akıttığı hikmet damlalarını, bizler ve gelecek nesiller için birer hidayet ve istikamet vesilesi kılsın.

Rabbimiz, ömrünü Kur’an ve Sünnet ışığında talebe yetiştirmeye vakfeden Hasan Hocaefendi’ye rahmetini sağanak sağanak ihsan eylesin. İlim yolunda çektiği meşakkatleri ve döktüğü her damla alın terini, ahirette derecesini yükselten birer nur eylesin.

Prof. Dr. Ahmet İhsan Kaya/ İrfandunyamiz.com

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Hüseyin Küçükkalay hocamızdan hatıralar…

Alim ve arifleri anmak, gönül dünyalarımıza feyiz ve nûr olur. Zira onlar Allah’ı hatırlatırlar. Bu …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.