Dişi kurt, düşmanlarından özenle gizlediği yuvasında, minik yavrusuna ilgiyle bakıyor, onu sütüyle besliyordu. Kırkıncı günün sonunda artık ona yavaş yavaş av hayvanlarının etlerinden koklatmaya, ufak ufak da tattırmaya başlamıştı.
Baharın da gelmesiyle birlikte anne kurt, yavrusunu hayata hazırlama vaktinin geldiğini düşündü. Yavrusuna hayat tecrübelerini aktarmak amacıyla onu bir kır gezisine götürmeye karar verdi.
Korkak ve ürkek adımlarla dışarı çıkan yavru kurt yuvadan ilk defa ayrıldığı için heyecanlıydı. Fakat bu çekingen ve ürkek halleri uzun sürmedi. Yeni ortamına kısa bir sürede ayak uydurdu. Kah hopladı, kah zıpladı, kah koştu, kah yuvarlandı kırlarda. Güzel havanın ve tabiatın tadını çıkarttı.
Yürüyüş esnasında annesi; “Şu çiçektir, şu kuştur, şu da böcektir vs.” diye ona bazı açıklamalar yapıyor, onu hayattaki tehlikelere karşı uyarıyordu. Yavru kurt ise yeni bir şeyler öğrenmenin mutluluğu içerisinde, ilgiyle annesini dinliyordu.
Kısa bir gezintiden sonra anne kurt yönünü kayalıklara doğru çevirdi. Ona hem engebeli kayalıklarda yürümeyi hem de düşmanlarına karşı gizlenmeyi öğretmek istiyordu.
Anne ve yavrusu birlikte bir kayanın arkasına saklandılar. Ovaya doğru bakarlarken yavru kurtla annesi arasında şöyle bir konuşma geçti:
– Anneciğim, şu ovada sürü halinde gezen hayvanlar kim?
– Yavrucuğum, onlar koyunlardır. Onlar çok munis ve zararsız hayvanlardır. Onlardan korkmana, çekinmene gerek yok. Bizim besinlerimizi teşkil ederler. Biz onların etlerini yiyerek besleniriz?
– Peki, yanlarında duran eli sopalı adam kim?
– Yavrum o da koyunlara bakan ve onları koruyan çobandır. Onun elinde sopası olduğu için ona biraz dikkat etmelisin. O, sürünün öteki ucundan yanımıza gelinceye kadar biz kurtlar avımızı çoktan avlamış oluruz. Onun için ondan çok fazla da çekinmene gerek yok.
-Peki çobanın yanında duran o bize benzeyen hayvan kim?
– İşte o bize benzeyene çok dikkat etmelisin! O çobanın köpeğidir. Bizim en büyük düşmanımızdır. Bize benziyor diye sakın ona aldanmayasın. O bize benzer, bizim gibi görünür ama fırsatını bulduğunda bize acımaz ve dişlerini boğazımıza geçirir.
İrfanDunyamiz.com
Yayın Yönetmeni Notu: Bu güzel kıssa bize görünüşe aldanmamamız gerektiğini öğretiyor. Öyle insanlar vardır ki bizim gibi göründüğü, bizim gibi giyindiği, bizim gibi davrandığı halde bizden değillerdir. Bazıları onların bize benzediğini düşünerek dürüst ve güvenilir insanlar olduklarını zannedebilirler. Oysa ki onlar toplumun yüz karalarıdır. Ajan ve provokatör karakterli oldukları için, bizim düşmanlarımızla dost olur ve onlarla iş tutarlar. Bu kimseler bize benzeyen ancak asla bizden olmayan hainlerdir. Bizden görünerek aramıza sızdıkları için en tehlikeli olanlar da bunlardır. Bunlara karşı çocuklarımızı ve gençlerimizi uyarmalı, onların şerlerinden toplumu korumalıyız.