Ardahan elviye-i selasedendir…

2011 yılında güzel ülkemizin en sıcak illerinden biri olan Antalya merkez Muratpaşa ilçesi müftülüğünden, kış şartları en çetin ve soğuk olan serhat ilimiz Ardahan’a il müftüsü olarak tensib edilmiştim. Aşkla heyecanla gönlü sıcak insanların yurdu olan Ardahan ilinde, karlı bir Nisan gününde göreve başladım.

Önce camilerdeki vazifeli hocalarımızla hemhal olarak, onların da gayret ve destekleri ile insanımızla kucaklaşmanın yollarını aradım. İnsanımız, hükümet konağındaki il müftülük ofisine gelemiyor, “çatık kaş hükümet” dedikleri bir ortamla karşılaşacaklarını düşünüyorlardı.

Bize gelemeyene biz gitmeliydik. 2011 yılında yaptığımız proje ile din görevlilerimizle birlikte bir plan yaptık. Kahvehaneler, oyunhaneler, spor salonları ve gençlik merkezleri bizleri bekliyordu. Güzel sesli hocalarımızın yanık ezanlarını kahvehanedeki insanımızla dinledik. Bu ezanlar onların da kulaklarına doğunca okunmuştu. Bunu hatırlattık onlara. Sorularına cevaplar verdik.

Mobil bir din görevlisi olmalıydık… Bize bir sebeple gelememiş kardeşlerimizin yanında olmalıydık. Hamdolsun bunu başardık ve geri dönüşler çok bereketli oldu. İnsanımıza yaratılış gayesini, sorumluluklarını ve ideallerini hatırlattık. Bu uygulamadan memnun olduklarını ifade ederek tekrarını istemişlerdi. İlk kez bir il müftüsünün kendilerini kahvehanede ziyaret etmesinden memnun olmuşlardı. Hatırladığım kadarıyla 15 kahvehanede bu sohbetlerimizi yapmıştık.

Müftülüğümüzün plan ve öncelikli işleri arasında tarihe şahitlik yapacak, Hakkın rızasını kazandıracak irşad ve tebliğ faaliyetlerinin yanı sıra insanımıza fayda verecek eserlerin inşası da vardı. Bunlardan biri 100 kişilik yatılı hafız Kur’an kursunun inşasıydı. Hafızlık yatılı kuran Kursu, maalesef o dönemde Ardahan dahil ülkemizin 3, 4 vilayetinde yoktu. Rabbime hamdolsun, hafız yetiştiren 100 kişilik yatılı Kur’an Kursu binamızın temelini atarak 3 kat kaba inşaatına kadar bitirmek nasip oldu. Sonra gelen halef meslektaşlarımın da destek ve gayretleri ile günümüzde bu bina hizmet vermektedir.

Bu hafızlık Kur’an kursu, hem Kuzeydoğu Anadolu’ya hem de Ahıska’daki Müslüman Gürcü kardeşlerimizin çocukları için çok önem arz ediyordu. Elviye-i Selâse, Osmanlı döneminde Batum, Kars ve Ardahan livalarının ortak adıydı. “Üç Liva” anlamına gelir. Bu tabirin, özellikle 1878’den itibaren kullanıldığı söylenebilir.

Bu üç sancak, 93 Harbi’nin ardından yapılan antlaşmayla Çarlık Rusya’sına bırakıldı. Dünya Savaşı’ndan çekilince, Osmanlı Devleti ile Sovyet Rusya arasında 3 Mart 1918 tarihinde imzalanan Brest-Litovsk Antlaşması ile Kars, Ardahan ve Batum sancakları Osmanlı Devletine geri verildi. Mondros Ateşkes Antlaşması ile Osmanlı Devleti 1914 sınırlarına çekilmek zorunda kalmıştır. Daha sonra 13 Ekim 1921 tarihli Kars Antlaşması ile Kars, Ardahan Türkiye’de kalmış, Batum Gürcistan’a verilmiştir.

Anlaşmalarda hep alınıp verildiği için bu şirin ilimizin 17 köyündeki camiler maalesef minaresizdi. Müftülüğün projesine göre minaresiz köy kalmamalıydı. Hamdolsun Rabbime, Fiberglass’tan oluşan, iklim şartlarına uygun, sıcak ve soğuk havaya dayanıklı olan minareleri müftülüğümüz köy camilerimize kazandırdı. Ardahan’ın köyleri artık minareler ile güzel bir manzara ya kavuştu.

Müftülük çalışanları, vaizlerimiz, Kur’an kursu öğreticiisi, din görevlisi İmam Hatip ve Müezzin Kayyım heyetinden oluşan 40 civarında hocalarımız ile birlikte 4 Nisan 2013 tarihinde Gürcistan Ahıska ziyaretinde bulunduk. Posof- Türkgözü sınır kapısından geçerek çok yakınımızda bulunan Ahıska şehrini, kalesini, Ahmediye Medresesi’ni ve tamamlanmamış camiyi ziyaret ederek ecdadımızı hayırla yâd ettik. Fatihalar okuyarak oradan tamamı Müslüman olan Adigen Cela köyüne geçtik. Oradaki camiye, şehadet parmağı gibi yükselen, Müslümanı kendine getiren minare inşasına şahit olduk.

Galip Akın/ İrfanDunyamiz.com

BENZER İÇERİKLER

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair çok güzel yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.