Son zamanda bizim mahallede çok garip şeyler oluyor. Oğlu üniversite öğrencisi olan bir anne veya baba şöyle diyor: “Bizim oğlan eve bazen kız arkadaşı ile geliyor. Sağ olsun oğlumun arkadaşı eve gelince hiç boş durmuyor çalışkan bir kız.” Başka birisi; “Benim kızım çok zeki, okulda başarılı, turizmcilik okuyor. Kendine yakışır bir de erkek arkadaşı var, kızımın arkadaşının babası da zengin birisi” diyor.
Bir başkası; “Kızım ile evlenmek isteyen biri var ben razı olmadım, çünkü adam kızımdan 18 yaş büyük, ne yaptımsa başarılı olamadım. Meğer kızım okula giderken iki yıl bu adamın lokantasında bedava yemek yemiş.” Bunlar gibi daha binlercesi var. Her gün toplumun içinde olduğumuz için bu kulaklarımız daha neler duyuyor neler.
Özeleştiri yapalım
Ah anneler babalar siz neler konuşuyorsunuz böyle… Bana soruyorlar çocuk terbiyesine nerede ve ne zaman başlayalım diye. Cevabım hoşlarına gitmiyor. “Önce anne ve babanın terbiyesinden başlayın” diyorum. Örnek olmayan insanların evinden terbiyeli çocuk çıkması muhaldir. İkinci olarak mutfaktan başlayın. Haram lokma yaradılış güzelliklerini bozar. Haram yiyen çocuğu hiçbir eğitici eğitemez.
Ülkemizi bozmaya başlayanlar önce bankaları kurdular sonra milletimizi faiz ve kredi hastası yaptılar. Milyonlarca insan kredi kartı kullanıcısı oldu. İşte bu malum manzara böyle ortaya çıktı. Evinizde örnek insanlar konuşulmuyorsa çocuklar dışarda ünlü gördüğü birilerine benzemek için gayret ederler. Lütfen biraz düşünün bu güne kadar hangi sahabenin hayatı sizin evde konuşuldu? Ne sahabesi evimizdeki çocuklar Peygamberimizin mezarının nerede olduğun bilmiyorlar.
Vah zavallı anneler babalar! Bu çocukları biz anne ve babalar böyle yetiştirdik. Bir diploma uğruna sabahın erken saatinde servislere yetiştirmek için ne gayretler verdik. Çocuğumuz İngilizce öğrensin diye özel hocalar tuttuk. Kur’an’a gelince onu yazlık kitap haline getirdik. Yazları bir kaç gün camilere göndererek kendimizi kandırdık. Kur’an günlük kitap olmadan, sabahları çocukları namaza kaldırılmadan, edep, haya, ahlak ilk görev olmadan, daha çok diplomalı cahillerin anası babası oluruz.
Sahi Müslüman olduğunu zannedenlerin çocuklarının kıyafetlerini kim satın alıyor; onu anlamakta zorluk çekiyoruz. Yahova şahitliği adı altında faaliyet yürütenlerden haberiniz var mı? İncil’in içerisine dolar koyarak çocukları dinsiz edenlere karşı hangi tedbiriniz var? Veya bunlardan haberiniz var mı? Varsın haberiniz olmasın, gaflet uykusuna devam edin siz… Hocam pek ağır konuşuyorsunuz! Ağır geldiyse okumayıverin.
Zaman değişti
Allah aşkına ülkemiz felaketten felakete gidiyor… Şimdilerde herkes; “Suyumuz kurudu halimiz ne olacak?” diye sızlanıp duruyor. Vallahi biz gökten su bekleme yerine üzerimize taş yağmadığı için şükretmeliyiz. Ey kızımın veya oğlumun arkadaşı var diyenler! Siz bu hoş görüyü nereden öğrendiniz? Sahi hangi alimden fetva aldınız? Zinanın adı ne zamandan beri arkadaşlık oldu?
Bugünün teknolojisi ile insanlık çok yol alıp semaya yükselen binaları imar etti… Her yönüyle caddeler, sokaklar son derece güzel bir hale geldi. Kullandığımız bütün cihazlar, aletler akla durgunluk verecek güzelliklerle dolu fakat mutluluk, huzur bir türlü bulunamıyor.
Maddeyi imar edenler, manada irfanı kaybeder oldular… Susamış insanlara Tuz Gölü’nü gösterenler çoğaldı… Hazreti Nuh’un gemisini arayanlar, Nuh aleyhis selam’ın kendisini aramaz oldular. Her geçen gün yuvalar daha mutsuz, daha huzursuz bir hale gelmeye başladı. Büyük aileler gittikçe küçülmeye; dedeler, nineler, anne-babalar her gün biraz daha değersiz hale gelmeye başladı.
Gençler 25 yaşlarında öğrenmeleri gerekenleri 10 yaşlarında öğrenmeye başladılar. Büyükler küçüklere bir şeyler öğretmesi gerekirken şimdi çocuklar teknolojiyi büyüklerden daha iyi kullandığı için kimin öğretici, kimin öğrenici olduğu birbirine karıştı. Dolayısıyla kültürü nesillere aktaranlar zorlanmaya başladı. Hangi yönden ele alırsak alalım olumsuzlukları yazmakla bitiremeyiz.
Mesajı almıyoruz
Biliyorum belki de bu gibi yazılar birilerinin hoşuna gitmeyecek. Kötülüğün işlendiği yerde sükut etmek de kötülüğü işlemek gibidir. Allah Teâlâ’nın huzurunda suçlu duruma düşmemek için bir uyarıcılık görevi yapmaya çalışıyorum. Bu gidişatın sonu ne olacak? Musibetlerden de ders almıyoruz, halimiz ne olacak?
Bu günlerde herkes empati yapmalı, Ben de depremin altında kalsaydım çıkınca ne yapardım? Öğrenci öğretmen, patron işçi, amir memur, zengin fakir, köylü şehirli hiç bir ayırım olmadan aynı imtihana tabi tutuldular. Bu deprem benim merhamet damarlarımı açmadıysa daha ne zaman uyanacağım? İnandığım halde inançsızlar gibi yaşıyorsam ne zaman kendime geleceğim?
Dünyanın tapusunu verseler doyacağım yok. Sahi bu halimle benim sonum ne olacak? Devlette görevliyim hak hukuk bilmiyorsam, zaten benim depremim çoktan olmuş da haberim olmamış. Hastanede, trafikte, alışverişte ölçü tanımayan haksızlığın adını uyanıklık koymuşsam ben çoktan depremin altında kalmışım.
Babam vefat edeli yıllar olmuş miras yüzünden kırgın olduğum kardeşlerimin yüzünü senelerce görmemişsem, benim depremim çoktan olmuş, ben enkaz altında kalmışım da haberim olmamış. Ben öğrenciyim diyerek hayadan edepten uzak fukara bir halde daha ne kadar yaşayacağım.
Toplu taşımalarda, camilerin yanlarında, caddelerde sokaklarda ar perdesi yırtılmışçasına yapılan bu rezillikler ne zaman bitecek? Kimseye sözümü dinletemem en iyisi gel ey zalim nefsim seninle anlaşalım. Yeter bunca enkaz altında çektiklerim. Tevbeye sarıl, yönünü kıbleye dön, ibadetlerini hayatın tamamına yaymaya çalış. Hadi bismillah diyerek önce haramlardan kurtulmaya çalış. Faize ve krediye son diyerek hak yola baş koymaya ne dersin?
Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com
İrfan Mektebi ↗
Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.
Gönül Dünyamız ↗
Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.