Hastalık öldürmez eceliniz gelmemişse, eceliniz gelmez, Allah izin vermemişse. Öyleyse hiç telaşa kapılmayın, kendinizi panik havasına sokmayın.
Tıbbî açıdan tedbirinizi almakla beraber hep iyileşeceğim ümidiyle dua etmeye, Allah’a yalvarmaya, Peygamberimize salat ve selamlar okumaya, bütün duaları içinde toplayan ve en büyük dua olan beş vakit namazı huşu ile kılmaya, etrafınıza iyilik yapmaya ve şefkatle muamele etmeye devam edin.
Bir de arada bir hacet namazı kılın. Bunları yürekten ve ısrarla yapın, göreceksiniz bu yaptıklarınız size, Allah’ın lütfuyla moral olarak, sekine olarak, sağlık ve huzur olarak geri dönecektir.
Hastalık, Allah’ın sevgili kullarına gönderdiği bir hediye ve mümin kullarını birikmiş manevî kirlerden yani günahlardan arındırmak, kiminin de derecelerini yükseltmek için görevlendirdiği bir memurdur.
Hastalık, menfi bir ibadettir. Allah, sevgili kullarının normal ibadetlerle elde edemeyecekleri sevabı, serveti, cenneti işte böyle hastalık ve musibetlerle onlara kazandırmak istiyor.
Hastalık, bir misafirdir. Allah’tan gelmiş bir elçidir. Sevapları artırmak, günahları eritmek şeklinde özetleyeceğimiz görevini tamamladıktan sonra çıkıp gidecektir. Öyleyse insan, ona karşı yüzünü ekşitmemeli ve memnuniyetsizlik göstermemelidir.
Hastalık, aynı zamanda Allah’ın bir ceza ve infaz memurudur. Allah’ın kâinat çapındaki iyilik ve ikramlarından anlamayanları, nimetlerin kadr u kıymetini bilmeyenleri kâinat dolusu Allah’ın sayısız ve sınırsız nimetlerine şükür ve teşekkür etmeyenleri, uyarmak, gafletten uyandırmak, tevbe-istiğfara yönlendirmek, namaza durdurmak, acizliğini anlatıp Allah’a yalvartmak için gelmiştir.
Kimi hastalık, insanların kirlerini siler süpürür, götürür. İnsanı tertemiz eder, cennetlik hale getirir. Kimi hastalık da insanların canlarını, mallarını götürür. Mallarına zekât ve sadaka sevabı kazandırır, canlarına da şehitlik rütbesini verir, cennete atar.
Mümin insanlar için her ne kadar böyle bir ihtimal var ise de yine de biz, kendimize ve bütün hastalara sağlık ve afiyet istemeye devam edeceğiz ve etmeliyiz. Sonuç bu olduktan sonra hastalıktan, Korona’dan korkmanın, hayatı zindan etmenin bir anlamı var mı? Ne güzel söylemiş Vehbi Hoca: Hastalık öldürmez, eceliniz gelmemişse Eceliniz gelmez, Allah izin vermemişse…
Öyleyse, önemine binaen tekrar ediyorum: Paniklemeye gerek yok. Allah’ın bir emri, Peygamberimizin de bir sünneti olan tedbirini al, “tevekkeltü alallah” (Allah’a dayandım) de, O’na teslim ol, O’nun narının da nurunun da kahrının da lütfunun da hoş olduğunu bil, nurunu ve lütfunu ısrarla istemeye devam et.
“Allahım dünyada da, ahirette de bize iyilk ve güzellikler ver” duasını ağzından düşürme.
Hastalıktan ve Korona’dan değil, her şeyin ve Koronanın dizginleri elinde olan Allahtan kork, hayatı onun rızası dairesinde yaşa. İşte o zaman iki dünyayı da cennetleştirmenin formülünü bulmuş olacaksın.
Allah’ım! Hastalarımıza acil şifalar lütfeyle. Hastalıkla kazandıracağın iyilikleri, güzellikleri, rahmetleri, bereketleri, cennetleri hepimize sağlıkla kazandır. Âmîn.
Dr. Vehbi Karakaş/ İrfanDunyamiz.com