İmam Nevevi İle Zahir Baybars arasında geçen ibretamiz olay şöyle:
Rivayete göre Şam‘a doğru ilerleyen Moğollara karşı savaş hazırlığı yapan Memlük hükümdarı Zahir Baybars, halktan yeni vergiler toplamak için fakihlerden fetva talep eder. Onay aldıktan sonra, onayı alınmayan fakih kalıp kalmadığını sorar.
Fakihler, cevaben salih alim şeyh Muhyiddin Nevevi‘nin kaldığını söylerler. Baybars, İmam’ı meclise getirterek söz konusu fetvayı onaylanmasını söyler. Fakat İmam, kendisini bundan muaf tutmasını ve bu fetvayı onaylamayacağını söyler. Bunun üzerine Baybars, neden onaylamıyorsun diye sorunca İmam şöyle cevap verir:
“Sen daha önce Bundukdar‘ın kölesi iken Allah’ın lütfuyla hükümdar oldun ve memleketin başına geçtin. Duyduğum kadarıyla senin sahip olduğun şu kadar bin kölenin her birinin bin dindarlık giysisi vardır. Ayrıca iki yüz cariyenin her birinin üzerinde de on bin dinarı aşan mücevheratı vardır. Şimdi sen bütün bunları sattıktan sonra yine vergiye ihtiyaç kalırsa, o zaman fetvayı onaylarım.”
İmamın bu cevabına kızan Baybars; “Memleketimi terk et. Şam’dan çık” der. İmam da “memnuniyetle” diyerek Şam‘dan çıkar ve memleketi olan Neva‘ya gider.
Alimlerin, Baybars‘a onun salih ve muktedabih bir zat olduğunu, kendisini geri çağırmasını söyleyince hükümdar onu geri çağırır. Ancak İmam yemin ederek, Baybars hayatta olduğu sürece Şam‘a gitmeyeceğini söyler.
Kaynak: Muhammed bin Kasim en-Nüveyri, el-İlmam, c. 4, s. 81,83; Bu kıssa Prof. Dr. Mehmet Yalar Hocamız tarafından bize ulaşmıştır.
İrfanDunyamiz.com
Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak’ın Notu: Sultan Baybars dünya tarihine geçen büyük bir sultan ve devlet adamıdır. 18 yaşından itibaren hayatı Haçlılar ve Moğollara karşı İslamı ve İslam alemini korumakla geçmiştir. Bağdat’i yakıp yıkıp Kahireyi hatta tüm kuzey Afrika’yi ele geçirmek ve İslamı yeryüzünden silmek için harekete geçen Moğolları Aynicalut’ta durduran Memluk Sultanı Kutuz’un başkomutani’dir. 17 yıl süren sultanlığı Haçlılar ve Moğollara karşı mücadele ile geçti. Deşti Kıpçak Türküdür. Kırım’dan geldiği için orada kendi adıyla bir camii de yaptırmıştır. Ayrıca Sultan Baybars Moğollar’ı bozguna uğrattıktan sonra Antakya üzerinden Şam’a döndüğü bir sırada ansızın hastalandı,14 gün süren bir dizanteri rahatsızlığının ardından 17 Haziran 1277’de hayata gözlerini yumdu. Naaşı önce Şam Kalesi’ne, ardından da türbeye dönüştürülen Selahaddin Eyyûbî’nin babasının sarayına defnedildi. Mekânı Cennet olsun. Ruhu şad olsun. El Fatiha.
Yayın Yönetmeni Notu: Kamudaki ihtişam ve israf bütün duyarlı insanların hoş karşılamadığı bir durumdur. Bunu çeşitli gerekçelerle savunanlar da vardır. Ancak unutulmamalıdır ki bir yerde devletin gereksiz harcamaları çoksa, bunun yükünü tabandaki halk çekmektedir. İmam Nevevi’de anlaşıldığına göre halkın menfaatini düşünerek yeni vergi konulmasına sıcak bakmamış, siyasetin baskısına rağmen fetva işinde adaletten ayrılmamıştır. Siyasi baskılara rağmen asil duruşunu bozmayan alimler her zaman rahmetle anılmıştır. Bulunduğu kabın şeklini alan, nabza göre şerbet veren tipler ise yüz karası olmuşlardır. Ayrıca bu kıssa kaynaklarda geçmekle birlikte gerçekliği konusunda net bir bilgimiz yok. Bu konu elbetteki değerli tarihçilerimizin alanıdır. Konuyla ilgili Prof. Dr. Ramazan Ayvallı Hoca’nın yazısını buradan okuyabilirsiniz.
KISSA HAVUZU↗
En güzel kıssa ve hikayelerin derlendiği özel arşivimize ulaşmak için tıklayın.
MENKIBE DERYASI↗
Özenle seçilmiş geleneksel eğitici menkıbeler okumak için tıklayın.