Yıllar önce göreve başladığımızda büyük hocalarımız bize nasihatlerde bulunurdu. Bizler de bu tavsiyelerden çok istifade ederdik. İlk göreve başladığımda Konya’da ilim ehli, davetçi, büyük hocalarımız şu beş nasihati yapmışlardı:
1- Kur’an ve Sünnet’i kendine oku. Her sabah namazı sonrası bir miktar sadece kendine tefsir ve hadis oku.
2- Kur’an ve Sünnet’i ailene oku. Evinde ailecek zaman zaman sohbet et.
3- Kur’an ve Sünnet’i cemaatine oku. Namaz öncesi ve kısa olarak bazen namaz sonrasında cemaati bilgilendir.
4- Kur’an ve Sünnet’i gençlere oku. Gençlere özel haftalık sohbet programları düzenle.
5- Aylık almış olduğun maaştan mümkünse onda bir, değilse daha az infak et.
Hocalarımız ne kadar da veciz ifade etmişler, öyle değil mi? Konyalı büyük hocalarımızdan aldığımız ilhamla, yeni başlayan din görevlisi hocalarımıza ve bilhassa genç kardeşlerimize faydalı olacağını ümit ettiğim tavsiyelerden bir demet sunmak isterim.
- İmam Hatip, Müezzin ve Kur’an Kursu Öğretmeni olarak görev yapacak hocamız, her şeyden önce daima hüsn-ü zan içinde olmalı ve niyetini güzel tutmalı. Bu görevi yaparken sadece Rabbimizin rızasını gözetmeli. Din-i mübin-i İslam’a hizmet şerefine erdiren bu asil görevin idrakinde olmalı. “Allah katındaki yerini öğrenmek istersen, Allah’ın seni nerede istihdam ettiğine bak” der ehli hikmet. Böyle ulvî bir görev nasip olduğu için şükretmeli ve sorumluluğun bilincinde olmalı.
- Görev yerinde sadece camiinin değil mahallenin imamı/ müezzini/ Kur’an Kursu hocası olmalı. Görev yaptığımız, bulunduğumuz mahallede elinden tutmadığımız, gönlüne dokunmadığımız ve selam vermediğimiz hiç kimse kalmayıncaya kadar mücadele etmeli. Allah’ın izniyle bu güzel niyeti taşımalı.
- Görev yerini sevmeli. Hep şikayetçi olmamalı. İmamın yerinde olmak isteyen nice kişiler olduğunu ve büyük nimet içinde bulunduğunu unutmamalı. Moral bozukluğu görevi iyi yapamamaya sebep olur. Bundan dolayı bardağın daima dolu tarafını görmeli. Atanılan yerde hemen ne zaman merkeze giderim değil de, “Burayı nasıl ihya ederim” düşüncesi ile faaliyet yapmalı. Şimdi bulunulan yerde azimle çalışma zamanıdır. Vakti gelince de gidilir. Önemli olan geride güzel hatıralar bırakmaktır.
- Bu görevin zorlukları çoktur. Kimi ezan okumana bakar, kimi camiye ne zaman geldiğine bakar. Hatta işin ehli olmadığı halde kendi cahilliğine bakmadan karışmak isteyenler olur. Sabırlı olmalı. Olaylar karşısında fevri ve nefsi değil, teenni, sabır ve istişare ile hareket etmeli.
- Bu görevi yerine getiren hocamızın çok boş vakti olacak. Eğer kendine bir program yapıp disiplinli bir şekilde zamanını iyi değerlendirmezse yıllar geçer de ilmi olarak ilerleyemez. Yerinde sayıp durur. Kur’an’ı Kerim başta olmak üzere Arapça, Tefsir, Hadis ve Fıkıh Usulü dersleri almaya ve okumaya hemen başlamalı. Daima kendini yetiştirme gayretinde olmalı. Bunun için de ilk yıllar çok önemlidir.
- Yaşantısıyla, hayatının düzgünlüğü ile etrafına örnek olmalı. Boş konuşmalardan ve gereksiz söz söylemekten sakınmalı. Daima doğru ve dürüst olmaya yalan söylememeye gayret göstermeli.,
- Cami içi ve dışı, kurs içi ve dışı yapacağı faaliyetleri uygulanabilir şekilde planlayıp yavaş yavaş pratikte yapmaya başlamalı. Namazdan sonra okuduğu Aşr-ı Şerif’in manasını vermek veya 5 dk. bir hadis okuyup anlatmak çok zor olmasa gerektir. Namaz sonrası esnaf ve hasta ziyaretlerini ihmâl etmemeli. Müslüman kardeşlerimizi her zaman camiye davet etmeli. Camiye gelmeyenlerin yanına gidip tebliğ yapmalı.
- Örneğimiz ve rehberimiz Rasulullah sallellahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in tepliğ ve davet metodu ile ilgili mutlaka birkaç eser okumalı. Prof. Dr. Ahmet Önkal, “Peygamberimizin İslâm’da Davet Metodu” adlı güzel bir çalışması vardır. Vaaz konusunda kendini yetiştirmeli. Çok cemaati olmasa da Tefsir, Riyazü-s Salihin, ilmihal gibi dersler yapmalı. Bu konuda Muzaffer Dereli’nin “Dini Hitabet ve Vaaz Rehberi” adlı kitabı okunabilir.
- Dijital medya ihmâl edilmemeli. Tepliğ çalışmaları için güzel bir fırsat. Ama üslup ve yaklaşıma dikkat edilmeli. Kimseyle cedelleşmemeli. Münazara yapılsa bile tartışma uzarsa konuyu değiştirmeli.
- Görev yapılan yerde vakarlı olmalı ancak kibirlenmemeli. Tevazulu olmalı ama kendini küçük düşürecek davranışlardan da uzak durmalı. Bazı konularda bilgi eksikliği olan cemaati küçük görmemeli ve onlara karşı daima saygılı davranmalı.
- Cemaate karşı güler yüzlü ve tatlı dilli olmalı. Kişilere ihtiyaç olmadan özel sorular sormamalı. Temiz giyinip şahsi temizliğe dikkat etmeli. En çok da cübbe ve sarık başta olmak üzere, görev yapılan caminin ve odanın temiz olmasına dikkat etmeli.
- Yapılan çalışmalar müftü bey başta olmak üzere amirlerle istişare edilerek yapılmalı. Özellikle gençlik koordinatörlüğünde görevler alarak bu görevleri hakkıyla yapmaya gayret göstermeli. Beraber çalıştığın görevli hoca arkadaşlarla iyi geçinerek hareket etmeli. Şeytan en çok hocaları haset ve kibirden yakalar.
- İki konuda çok hassas olmalı. Para ve karşı cins konusunda. Camiye gelen paraları ve harcanan yerleri kayıt altına almalı. Görev yerinde kişileri yeterince tanımadan borç alma ve vermekten sakınmalı. Esasında daima görev yerinde cemaatten borç almak da hoş değildir. Hakkımızda suizana sebep olacak durumlardan sakınmalı. Karşı cinsle görüşmek zorunda olunan durumlarda ölçülü olup yalnız görüşmelerden sakınmalı. Bekar iseler hayırlısı ile yakın zamanda evlenmeye niyet edip bu konuda Allah’tan yardım istemeli.
Abdülkerim Temizcan/ İrfanDunyamiz.com
Altın Öğütler ↗
Hayatınızı değiştirecek birbirinden faydalı altın öğütler okumak için tıklayın.
Dua Defteri ↗
Gönüllerin pasını silen birbirinden güzel dualar okumak için tıklayın.