Seksenli doksanlı yıllarda bizim cenahta çok sevilen sayılan bir hocaefendi vardı. Elden ele dolaşan ateşli vaaz kasetleri çok meşhurdu. Halkın şuurlanmasında hakikaten çok katkısı olan bu güzel hocamız, İstanbul vaizi Rahmetli Timurtaş Uçar hocaefendidir. Eminönü Yeni Cami ve Fatih Şehzadebaşı Camii‘nde müthiş vaazları olurdu. Bu vaazların özellikle gençlik üzerinde ciddi tesirleri olurdu.
Gençlik yıllarımın başında her sene İstanbul Arapça okumaya geldiğimde, her hafta vaazlarını dinlemeye giderdim. Diğer hocaefendilerin vaazları o zamanlar biraz sıkıcı gelirdi bana. Ama Timurtaş hoca deyince, onun nevi şahsına münhasır üslubuyla verdiği vaazları büyük bir heyecan ve dikkatle dinlerdim. Sesini kasetlere çeker sonra tekrar tekrar dinlerdim.
Korkusuz mücahid
O günlerde bir gün Fatih Cami-i Şerif‘inin avlusunda tesbih ve takke satan bir hacı amcayla sohbet ederken, birisi; “Timurtaş hocamız geliyor” diye söyleyince herkes ayağa kalktı ve onu karşılamak için beklemeye başladılar. Malta mahallesi istikametinden biri uzun biri kısa boylu iki sakallı hoca bize doğru yürüyordu. Herkes koşup kısa boylu olanın elini öpüyor, büyüük bir hürmetle ona; “Hocam hoşgeldiniz” diyorlardı.
Ben de bunlar Timurtaş hocamı tanımıyorlar, yanlış kişinin elini öpüyorlar galiba diye düşünerek yanımdaki hacı amcaya; “Timurtaş hocamız hangisi” diye sordum. O da kısa boylu olanın Tımurtaş hocamız olduğunu söyledi. Bunun üzerine gittim ben de onun ellerinden öptüm.
Onu ben hep sarığıyla cübbesiyle vaaz kürsüsünde vaaz ederken gördüğüm için tanıyamamıştım. Tabi heybetli ve cesur bir hitabeti olduğu için,onu dev gibi bir adam zannetmiştim. Onun bu kadar kısa boylu olabileceğini tahmin etmemiştim.
Bu kısa boylu müşfik hocaefendi, elini öptüğümde başımı okşadıkta sonra “telebe misin” diye sordu. “İsmailağa’da okuyoruz” deyince gülümsedi ve memnun oldu. Teşvik edici dua cümleleri ederek yanımdan geçti gitti. İslam ve Kur’an aşığı bu korkusuz mücahidi ilk defa bu kadar yakından görmüştüm. Bundan dolayı çok mutlu olmuştum.
Etkileyici bir an
Bu korkusuz mücahidle ikinci karşılaşmamız İstanbul’â imam olarak görevlendirildikten sonra oldu. Bağcılar Fetih Kur’an Kursu‘nda bir akrabamın düğününe konuşmacı olarak gelmişti. Açılış ve selamlama konuşmasını ben yapacak ve hocamızı takdim ederek mikrofonu kendisine verecektim. “Ha geldi, ha gelecek” denildi, ben konuşmaya başladıktan tam bir saat sonra gelebildi.
Hocaefendi gelir gelmez “Mikrofonu asıl sahibine veriyorum” diyerek hocamızı takdim ettim. Timurtaş hocamız evvela herkesten özür diledikten sonra bu konuşmanın bugünkü üçüncü konuşması olduğu için geç kaldığını beyan etti. “Haklarınızı helal edin” diyerek herkesle helalleşti. Yarım saat kadar evlilik ile ilgili güzel bir konuşma yaptı. Ailenin öneminden ailenin korunmasına, evin reisinin sorumluluklarından kadının iffetine kadar birçok lüzumlu konuda hatırlatmalarda bulundu.
Sohbet sonrası yemek faslına geçildi. İşte beni en çok etkileyen yemek faslında aramızda geçen diyalog oldu. Timurtaş hocam yanıma oturunca, göbeği dizlerinin üzerine doğru indi. Ben de bir anda düşünmeden gayrı ihtiyari; “Hocam çok kilo almışsınız” deyiverdim.
Hocaefendi göbeğinin sarkan yerinden tutup şöyle bir salladı ve bana şöyle dedi: “Hoca efendi, hoca efendi! Bu göbek değil…Bu nedir biliyor musun? Hapishanelerde, karakollarda yapılan işkenceden dolayı vücudun kendini salmasıdır. Yarın kıyamet gününde; Rabbim ‘Neyle geldin ey kulum’ diye sorarsa; ‘Ya Rabbi! Senin verdiğin vücut emanetini senin dinini anlatma yolunda feda ettim’ diyeceğim. Kurtarırsa bu beni kurtarır.”
O zamanlar gençlik hali ile bir hamlık yapıp böyle bir şey söylemiştim ama bu cevaptan sonra da gerçekten çok üzülüp duygulandım. Kendi kendime o an dedim ki:.”Ey Osman hoca! Sen Rabbinin huzuruna çıkarken neyle gideceksin? İslam adına hangi zorlukları çektin? Rabbim sorarsa ne cevap vereceksin?”
Merhum Tmurtaş hocamızdan özür diledim, üzüntümü ifade ettim. O da; “Özür dileyecek bir şey yok ki” dedi… Bu mübarek insan Allah için seven ve Allah için gücenen bir şahsiyetti. Benim sözlerime alınmamıştı bile… Rabbim gani gani rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun. Razı olduğu kullarından eylesin inşallah.
Osman Gülşen/ İrfanDunyamiz.com
Gönül Dünyamız ↗
Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.
İrfan Mektebi ↗
Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.
allah rahmet eylesin