Mealciler iyice saçmaladılar…

Bugünlerde mealciler yine garip şeyler söylemeye başladılar. Bunların bir kısmına gülüp geçiyorum. Kendi görüşlerini ispat için her şeyi reddediyorlar. Kur’an yeter, Peygamber- sahabe vs gerek yok, biz kendimiz anlarız diyorlar.

Bu görüşlerinden bazıları şunlar. Kuran’da geçen “Allah ve Rasulüne itaat edin” ayetlerindeki “Rasul” kelimesini de artık “Kur’an” olarak alıyorlar, Peygamberi tümüyle devreden çıkartmak istiyorlar. Halbuki bu bir tahriftir, Kuran bütünlüğüne ve bugüne kadar gelen ittifaka ve icmaya aykırıdır.

Rasule itaat

Ayrıca Rasule itaati emreden ayetten (yani Nisa, 59’dan) sonraki ayetlerde de çok açık bir şekilde Rasul kelimesinin peygamber olduğu açıklanmaktadır: “Onlara Allah’ın indirdiğine (Kur’an’a) ve Rasule (peygambere) gelin denildiğinde, o münafıkların senden büsbütün ayrıldığını görürsün.” (Nisa, 61)

“Biz bir Rasulü ancak Allah’ın izni doğrultusunda kendisine itaat edilsin diye gönderdik. Onlar kendilerine zulmettiklerinde (pişmanlık duyup) istiğfar etselerdi, Rasul (peygamber) de onlar için İSTİĞFAR etseydi Allah’ı tövbeleri kabul edici ve bağışlayıcı bulurlardı.” (Nisa, 64)

“Kim Rasule itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. Kim de (bu itaatten) yüz çevirirse, (üzülme) biz seni onlara koruyucu, bekçi olarak göndermedik.” (Nisa, 80) Adeta onlar Peygamberimizin Allah’ın Rasulü olduğunu inkar ediyorlar. Allah ise şöyle buyuruyor: Muhammed Allah’ın rasulüdür), (Fetih, 29)

Sünnet vahiydir

Mealcilerin bir başka sözleri de: “Peygambere Kur’an dışında bir vahiy gönderilmedi, Sünnet vahiy değildir. Kur’an ve Sünnet ayırımı yoktur, vahiy olarak sadece Kur’an vardır” şeklindedir. Bu sözleri gerçekten bir vahamet ve garabettir. Çünkü önce Sünnet ile sabit olan ve Kur’an’ın daha sonra tescil ettiği o kadar çok hüküm vardır ki…

Mesela; Abdest, gusül, ezan, kamet, namaz vakitleri, Cuma namazı vb… Bunlar Sünnet’in vahiy olduğunu göstermektedir. Ayrıca Sünnet (yani Peygamber Efendimiz’in açıklaması ve uygulaması) olmadan Kur’an’ı tam anlayamayız ve yaşayamayız, hatta iki rekat namaz bile kılamayız.

Namazlar kaç vakit ve kaç rekat kılınacak, zekat nasıl ve hangi miktarda verilecek, hac nasıl yapılacak?.. Bütün bunlar Kur’an’da farklı surelerde emredilmekte, ama nasıl tatbik edileceği konusunda Rasulullah’a gönderme yapılmaktadır.

Peygamber gibi namaz kılın, hac yapın, zekat verin vs.. Allah ve Rasulüne itaat edin, Rasule itaat eden Allah’a itaat etmiş olur, Sizin için Allah Rasulünde güzel örnekler vardır, anlamındaki ayetler hep bizi Peygambere yönlendirmektedir.

Mealciler, Peygamberimizi konuşturmak istemiyorlar, Kur’an yeter diyorlar, ama bir ayeti açıklamak için kendileri saatlerce konuşuyor, sayfalarca yazıyorlar. Peygamber Efendimiz’in ortaya koyduğu dini anlayış ve pratiği yıkıp yerine kendileri yeni bir din inşa etmek etmek istiyorlar.

Gülünç laflar

Mealcilerden birisi de şöyle diyor: “Sanki Rasulullah’ın yanında Buhari ve Müslim vardı da ona mı bakıyordu? Hayır, Kuran’a bakıyordu.” Bu cehalete güler misiniz, ağlar mısınız? Buhari ve Müslim kitapları Rasulullah’ın hadisleri (söz ve fiilleri) ile ilgili sahih rivayetlerin toplandığı iki kitaptır. Peygamberi konuşturmamak için garip şeyler söylüyorlar ve gülünç hale geliyorlar.

Bazıları da şöyle diyor: “Buhari ve Müslim Peygamberimizden iki üç asır sonra yazıldı, tedvin edildi ve güvenilmez” diyorlar. Halbuki Buhari ve Müslim’deki “hadisler” önceki hadis kitaplarında da vardı, önceki imamlar tarafından nakledilmişti.

Buhari ve Müslim’in yaptığı sadece; bunlardan senedi sahih olanları seçmekti. Bu gerçeği görmek için Fuat Sezgin’in “Buhari’nin Kaynakları” kitabını okumak yeterli olacaktır.

Bu mealciler Kur’an’dan ayetleri cımbızla seçip, Kur’an sanki bugün inmiş ve Peygamber Efendimiz, sahabe, tabiin ve etba hiç konuşmamış gibi kendi kafalarına göre yorum yapıyorlar. Mesela vasiyet etmek farzdır, vasiyet etmeyen günahkardır, diyorlar. Halbuki vasiyeti emreden ayetin (Bakara, 180) hükmü, daha sonra inen miras ayetleri ile daraltıldı. (Buna teknik olarak tahsis, kısmi nesh denilir.)

Vasiyet ve miras ayetlerini beraber okuduğumuzda ortaya çıkan hüküm şudur: Vasiyet hükmü sadece miras alamayan akrabalar için geçerlidir, varis olanlara ayrıca vasiyet edilmez. Bu konuda icma vardır. Bugüne kadar hiç farklı görüş nakledilmemiştir.

Ama mealciler; “Kur’an bütünlüğüne” dikkat etmedikleri yada göz önüne almadıkları, hadis ve fıkıh kitaplarına bir filin züccaciye dükkanına girdiği gibi girdikleri için her şeyi yıkıp döküyorlar; Usul, icma, ilim, alim vs dinlemiyorlar. Kendileri gibi olmayan herkese saldırıyorlar, günahkar görüyorlar. Şimdi de Müslümanları tekfir etmeye başladılar. Allah ıslah etsin. Bunlara çok dikkat etmek gerekir.

Peki bu mealcilik akımı nasıl başladı? Peygamber Efendimiz’den uzak bir din ve Kur’an anlayışı (mealcilik), önce Hindistan’da İngilizlerin hakim olduğu bir dönemde çıktı ve bunlar kendilerine Kur’aniyyun dediler. Sonra bu akım Mısır’a sıçradı. Daha sonra Türkiye ve başka ülkelere sıçradı, bulaşıcı hastalık gibi bir çok kişiye bulaştı malesef.

Bunlar birer projedir. Allah ümmeti bu gibi kişilerin şerrinden korusun. Bu fitne çağında Kur’an’ın, Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’in, sahabenin ve Ehl-i Sünnet alimlerinin yolundan ayrılmayalım, ilmi çalışmalara ve sohbetlere katılalım ve birbirimize çokça dua edelim. Allah’a emanet olun.

Rıfat Oral/ İrfanDunyamiz.com

İstikamet Yazıları ↗

İslam’ın şuur boyutuna vurgu yapan yazıları okumak için tıklayın.

Kaynak Metinler ↗

İlim yolcuları için derlenmiş temel dini metinlere ulaşmak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Kemalettin Altıntaş amcayla görüşmek nasip oldu…

2019 yılında Kemalettin Altıntaş Amca’nın bir videosunu izlemiş ve onu tanımak istemiştim. Bu güzel Allah …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.