Erzurumlu Vaiz Ahmet Efendi iz bıraktı…

Evimiz Vişneli Camii’ne yakındı. Bu camiye niçin bu ismin verildiğini çocukluğumda hep merak ederdim. Gidip geldikçe gerçekten vişne var mı diye dikkat kesilirdim ama hiç göremezdim.

Oynamak veya rahmetli babamla namaz kılmak için gittiğimde de zaten bana bir tanecik bile vişne veren olmamıştı.  Sonradan duyduğuma göre, ne kadar doğru bilmem ama eskilerde avlusunda vişne ağacı varmış ve bu isim oradan geliyormuş.

Namazı hatırlatırdı

Bu şirin caminin çocukluğumda gönlümde iz bırakan taraflarından biri de, bu camiyi Vaiz Efendi ile özdeşleştirmem olmuştu.

Cübbesini yaz kış hiç çıkarmayan Vaiz Efendi, namaza giderken bizim evin bulunduğu caddeden geçerdi. Hatırladığım kadarıyla namazlarını genelde Vişneli Camii veya Paşa Camii’nde kılardı.

Gidiş gelişini balkondan veya camdan seyrederdik. Annem namaz vaktini ona göre ayarlar: “İşte geçiyor, demek namaz yaklaştı!” derdi. Demek onun geçişi namazı hatırlatıyordu.

İhramcızade İsmail Hakkı Efendi ve Vaiz Ahmet Efendi

İz bıraktı

Sivas’ımıza iz bırakan Erzurumlu Ahmet Efendi idi o gördüğümüz. Yolda giderken gelirken bile etrafını çevirip soru sorarlardı. Ben de yaklaşırdım bazen yanlarına. Ne konuştuklarını anlamazdım ama severdim.

Şiveli bir konuşması vardı. Tatlı bir heybeti taşırdı yüzünde. Herkesin sevdiği bir hoca idi. Kendisine “Efendi” hitabı layık görülecek kadar sevilir ve hürmet edilirdi.

Şimdilerde daha ziyade etrafımız “Bey”lerle hem de uzaktan görülen, ekranlarda, sosyal medyada dolaşan “Bey”lerle doldu. Numune-i imtisal olma vasfı kalmadı. Hâlbuki bu güzel insanlar “Efendi” olarak hep halkın içindeydi. Ne de heybetli görünürdü çocuk gözümüze.

Kim bilir belki onları sevmemizin ve bakışlarına değmemizin hürmetine Cenâb-ı Allah bize hayırlar ihsan ediyor.
Sonradan okudukça öğrendik ki, bizi çocukluğumuzda etkileyen ve bize sirayet eden aslında Allah Teâlâ’nın onlara ihsan ettiği maneviyat imiş.

Peygamber Efendimiz aleyhis selâm’a: “Birlikte olduğumuz, kendileriyle arkadaşlık kurduğumuz insanların en hayırlısı kimdir, diye sormuşlar. Şu cevabı vermiş: “Görülmesi size Allah’ı hatırlatan, konuşması ilminizi artıran ve amelleri size âhireti hatırlatan kişidir.”

Hoca kisvesi

Erzurumlu Ahmet Efendi’nin gidiş gelişleri namazı hatırlatıyor, oturup kalkması mümin heybetini gösteriyor, kisvesi zihnimize ve gönlümüze bir muvahhid tablosu çiziyordu.

Gerçekten salih bir insana bakmak, onun hakkında söylenenleri duymaktan daha tesirlidir. Ona bakmak, onun nazarına değmek kişide bu münasebetle oluşan hayırlı özellikleri daha kalıcı kılmaktadır.

Biz çocukluğumuzda yetiştiğimiz için Erzurumlu Ahmed Efendi’den hiç ders almadık, vaazlarını dinlemedik, onu sadece gördük. Belki yanında meraklı gözlerle dikilirken başımızı da okşamıştır.

O ses unutulmaz

Onun hiçbir sözü yok zihnimde. Fakat kulağıma gelen sesi var. Öyle inanıyorum ki, o ses bile kalbe bir tohum ekmiştir. Sahâbe-i kiramın ümmetin en hayırlı nesli olma şerefine ermeleri, Resûlullah aleyhis selâm’ın meclislerinde bulunup onun nazarına değmeleri nedeniyledir. Bunda hiç şek ve şüphe yoktur. İşte peygamber varisleri için de aynı hal geçerlidir.

Çağımızda belki bizim gözümüzdeki perdelerden midir nedir böyle insanları fazla göremesek de selef-i sâlihîn içerisinde bu güzel hasletler, gerçekten yaygın ve fazla idi. Onları sadece görmek bile kalbe nur veriyor, din sevgisini artırıyor ve Allah Teâlâ’yı hatırlatıyordu.

Böyle halleri lütfen abartılı bulmayınız. Şimdilerde idol denilerek yüce bir konuma yerleştirilen nice sahte örnekleri bir defacık gördüğü, ondan bir tek imza aldığı ve hatta çamura, tere bulanmış formasını yüzüne gözüne sürdüğü için kendisini bahtiyar sayan niceleri vardır.

Selef-i salihin

İşte size selef-i salihînden bazı örnekler. Bu örnekleri daha ayrıntılı okumak isteyenlere Abdülfettah Ebû Ğudde tahkikiyle Risâletü’l-Müsterşidîn isimli eseri okumalarını tavsiye ederiz.

Amr İbn Meymûn hakkında: “O görüldüğünde Allah hatıra gelirdi” denmiştir.

Hasan-ı Basrî’ye sadece bakmak bile ondan istifade etmek için yeterdi.”

Cafer İbn Süleyman: “Kalbime bir kasvet çöktüğünde Muhammed İbn Vâsi’in yanına gider ve yüzüne bakardım” demiştir.

Kesîr İbnü’l-Velîd: “Abdullah İbn Şevzeb’e baktığım zaman aklıma melekler gelirdi” demiştir.

İmam Mâlik: “Ben kalbime bir kasvet çöktüğü zaman Muhammed İbnü’l-Münkedir’in yanına gider ve ona bir kerecik bakardım. Bu bana günlerce süren bir öğüt gibi gelirdi.”

Salihlere bakmayı selef-i sâlihînden ibadet olarak görenler olmuştur. Vekî’ İbnü’l-Cerrâh, Abdullah İbn Dâvûd hakkında şöyle demiştir: “Abdullah İbn Davud’a bakmak ibadettir.

Ebû Musa el-Eş’arî radıyellahu anh şöyle demiştir: “Abdullah İbn Mesud ile birlikte olduğum bir meclis, bana göre bir sene boyunca amel etmekten daha etkili ve koruyucudur.”

Bir güzel insanı, Erzurumlu Vaiz Ahmed Efendi’yi anmamıza değerli kardeşim Aydın Başar’ın bir whatsapp grubunda gönderdiği bir fotoğraf vesile oldu. Çocukluğumda gözlerime değen heybeti şimdi gönlümde de hisseder oldum. Mevlam bizleri Firdevs cennetinde buluştursun.

Mehmet Odabaşı/ İrfanDunyamiz.com

SİVAS ÇEVRESİ İRFAN DÜNYAMIZ

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Kur’an’da insanın eşeğe benzetildiği üç durum

Bakalım size de ilginç gelecek mi… Kur’an’da bazı insanların durum ve tavırları üç noktada “eşek” …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.