Selât-ü selam hassasiyeti…

Yüce Allah, Hazreti Muhammed sallellahu aleyhi ve sellem’in kendi katındaki değerinden dolayı ona salat-ü selam ettiğini müminlere bildirmiştir: “Allah ve melekleri, Peygambere salat ederler. Ey müminler! Siz de ona salavat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin.” (Ahzab 33 / 56.)

Allah Teâlâ’nın, Resulullah’a salat etmesi; onu övmesi ve rahmetidir. Meleklerin salatı ise onun makamının yücelmesi için Allah’a dua etmeleridir. (Bagavi, Meâlimu’t-tenzil, s. 761.) Zaten Rabbimiz katında övüldüğü için ona levh-i mahfuzda Ahmed ve Muhammed diye hitap edilmiştir. Övgüye layık olduğundan dolayı Mahmud denilmiştir.

Çok salat edenlerin ahirette ona yakın olacaklarını Resulullah şöyle anlatmıştır: “Kıyamet gününde bana en yakın olanlar (velayetimi kazananlar) bana en çok salat edenlerdir.” (Tirmizi, 352, Salat, 484, II / 354.)

“Gerçek cimrilerin, Peygamber’in adı anıldığı zaman salat-ü selam okumayanlar” (Bk. Ahmed, Müsned, H. no: 1736, III / 176) olduğunu söyleyen Resulullah, herhangi bir mümin “Kendisine salat-ü selam okuduğunda meleklerin de o kişiye salat ettiklerini” (İbn Mace, İkametüssalat, 25, H. no: 907, I / 294.) haber vermiştir.

Ayrıca, salat-ü selam okumanın önemiyle ilgili şu müjdeyi hatırlatmıştır: “Cuma günleri bana daha çok salat-ü selam getiriniz. Çünkü sizin salat-ü selamlarınız (o gün) bana arz olunur.” (Ahmed, Müsned, III / 497.)

Hazreti Muhammed sallellahu aleyhi ve sellem’e okunan salat-ü selamları ona ulaştıran görevli meleklerin varlığını bildiren (Bk. Nesai, Sehv, 12, H. no: 46, III / 43) Resulullah; “kendisine okunan bir salat-ü selama karşılık Allah celle celaluh’un, bu salat-ü selamı okuyana on defa salat edeceğini ve onun on günahının silineceğini” (Bk. Nesai, Sehv, 13, H. no: 55, III / 50.) bildirmiştir. Resulullah’tan gelen bu haberlerin doğruluğuna iman eder ve Müslüman olarak gereklerini yaparız.

Salat-ü selam okumak aidiyet duygusunun ve Peygamber Efendimiz ile gönül bağı kurmanın tezahürüdür. İbni Nüceym gibi bazı Hanefi fakihleri, ömür boyu bir defa bile salat-ü selam okumamanın itikadi bir tehlike olduğuna vurgu yapmıştır. Bu önemli vurgu ve fetvaya rağmen ülkemizdeki birçok üniversite mezununun salatü selamın ne olduğunu bilememesi ise ayrı bir garabettir. Salat-ü selam ne kadar çok okunursa Peygamberimizle olan bu bağ da o denli güçlendirilmiş olur.

Resulullah’a salat-ü selamı artırmakla ilgili rivayetlerin sayısı çoktur. Velev ki hiçbir rivayet olmasa bile bir tek ayetin varlığı mü’minler için yeterlidir. Bazı İslâm uleması; ayetle ve sahih hadisler ile Peygamberimize salat-ü selam okumak emredildiği için onun ismi geçtiği zaman salatü selam okumamak büyük günahlardandır, demişlerdir. (Bk. Muhyiddin Ebi Zekeriya Ahmed. B. İbrahim, Tenbih’ü-l Gâfilin an ağmal’i-l cahilin, Beyrut, 2005, s. 339.)

Salat-ü selamla ilgili rivayetleri tartışmaya açmak ve onların Peygamberimizle olan irtibatlarını zayıflatmak ilmi bir yaklaşım değildir. Bu uğurdaki çalışmalar akademik maskaralıktır. Aklı başında araştırmacılar böyle lüzumsuz ve kâfirlerin gönlünü hoş tutacak söylemlerden kaçınmalıdırlar.

Salat-ü selamı bilinçli okuyan bir Müslüman, Resulullah’la kurduğu gönül bağıyla Sünneti hayat tarzı hâline getirebilir. Salat-ü selam okumalarının sıhhatini lüzumsuzca tartışmaya açanlar ancak bu bağın kopmasına yardımcı olurlar. Şu iyi bilinmelidir ki ilgili hadislerin tamamı Ahzab Suresi 56. Ayetinin bir tefsiridir. Olaya Peygamberimizin beyan yetkisi açısından bakanlar bu tip değersiz çalışmalarla uğraşmazlar.

Salat-ü selam okumak Sünneti hakkıyla yaşamanın ve Peygamber Efendimiz gibi cihad etmenin mütemmimidir. Müslümanlar hem salat-ü selam okurlar hem de küfre karşı nebevi mücadele verirler. Duayı da fiili olarak yapmaya özen gösterirler. Dinin bazı konularını derinlemesine bilmeyen Müslümanların dillerinden salat-ü selam okumayı almak yerine İslâm’ın diğer özelliklerini ve hayata karşı sunmuş olduğu çözümleri anlatmak daha doğrudur. Bilmeyen Müslümanları ayıplamak ve küçük görmek sıhhatli bir bakış değildir.

Bazı akademik çalışmalarda Peygamberimizin ismi geçtikten sonra konulan rumuzların ve salat-ü selam kısaltmalarının üzerlerinin objektif davranılmadığı gerekçesiyle çizildiği malumdur. Bununla alakalı bir kural olmamasına rağmen takınılan tavır tamamen nefsanidir; ideolojiktir. Verilen kararın ilimle ve irfanla hiçbir alakası yoktur. Müsteşrikleri memnun etmeye yönelik bir eylemdir.

Bu ve benzeri kararlardan etkilenerek veya farklı düşünme arzusunu putlaştırarak Peygamber Efendimize salat-ü selam okumayı veya kısaltma kullanmayı “yalakalık” diye nitelendiren dalalet ehlini Allah’a havale etmekten başka bir yol bulamıyoruz. Unutulmasın ki Resulullah’a salat-ü selam okuyan her Müslüman, onunla gönül ve zihin bağı kurarak hayatta tek önder olarak onu kabul ettiğini tüm dünyaya ilan etmektedir.

Dr. Mehmet Sürmeli/ İrfanDunyamiz.com

İstikamet Yazıları ↗

İslam’ın şuur boyutuna vurgu yapan yazıları okumak için tıklayın.

Kaynak Metinler ↗

İlim yolcuları için derlenmiş temel dini metinlere ulaşmak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.