Son zamanlarda Avrupa’da vatandaşlarımıza yönelik olarak yapılan kötü muameler, atları ile itleri ile yapılan saldırılar, cami kundaklamaları, ayrımcılık ve aşığılamalar bana şu gerçeği bir kez daha hatırlattı: Gavur her zaman gavurdur.
Eskiler bu bilince sahipti. Hatırladığım kadarıyla büyükler, gavurlara bir perde yukarıdan bakar, onlardan pek iyi şeyler ummazlardı. Hatta bazen onların bir takım yanlışlarını görünce “Gavurdan ne bekliyorsunuz?” diye sitem ederlerdi. Büyüklerin bu ferasetli davranışı neticesinde, gavurlara sempati duymak gibi yanlışların da önüne geçilmiş olurdu. Bu anlayış zamanla unutulduğu için bazı insanlar gavurdan dost olabileceğini sanmaya başladılar.
Gavur gavurdur
Ben konuşmalarımda Müslüman olmayanlara ara sıra “gavur” kelimesini kullanırım. Bunu yadırgayanların bir kısmı, sert tepki verip beni kınarken, bir kısmı da; “Koskocaman profesör ne diyor” diyerek, bana şaşkın şaşkın bakarlar.
Bana bu kelimeyi kullanmayı, 1990 veya 1991 yılında yaptığım bir Avrupa ziyaretinde on sekiz yaşında bir Türk genci öğretti. Bir olay olmuştu ve bunun üzerine bu genç, Müslüman olmayan birine “gavur” dedi. Ben de “Niye böyle diyorsun? Bak adam bize yardım etti, arabasına aldı” dedim. Bu Anadolu delikanlısı, “Hocam gavura gavur denir, bunda ne var.” dedi.
Yine bir defasında Paris’te bir hemşehrim, Yugoslavyalı bir iş arkadaşına benim yanımda, “Gavur gelir misin?” dedi. Ardından, “Sen Yugoslavya’da iken, siz gavurlarla Müslümanlar nasıl yaşardınız?” diye sordu. O da bir şeyler anlattı. O gün bugündür ben de gavura gavur diyorum. Daha sonra 1995 yılında bir yıl kaldığım Tunus’ta da “gavuri” kelimesini duydum.
Ayıp değildir
Bir akademisyen arkadaşım, bir defasında “Hocam, ayıp oluyor. Gavur kelimesi, size hiç yakışmıyor.” dedi. Bu arkadaş, bir bursla üç aylığına bir Avrupa ülkesine gitti. döndüğünde bana dedi ki: “Hocam orada hep sizi hatırladım.” Ben de “Gavura gavur denileceğini, öğrendin, değil mi?” demiştim. O da tasdik etti.
Şimdi bunları yazarken pek de rahat değilim. Çünkü sevdiğim bir öğrencinin şu dediği beni çok sarstı. “Hocam sizin dedikleriniz hep çıkıyor. Sizden korkmaya başladım.” Gavurlar gavur olduğu müddetçe müslümanlara kötülük yapmaya devam edecekler elbette. “Peki, ne yapalım Hocam!” diyenlere şunu diyorum. “Biz onu bunu, gavuru bırakalım, adam gibi Müslüman olalım.”
Gavurun tasdikine ihtiyaç yok
Şimdi soracaksınız; adam gibi Müslüman olmak ne demek? Adam gibi Müslüman olmak, Allah’ın istediği gibi, peygamberimizin yaşadığı gibi Müslümanca inanmak ve Müslümanca yaşamaktır. Rabbimizin istediği Müslümanlığın, gavurun tasdikine ihtiyaç yok. Onların bizi sevmesi için de onların benimsediği kavramları benimsemek zorunda değiliz.
Yani; “Liberal Müslüman, Sosyalist Müslüman, Demokrat Müslüman, Feminist Müslüman vs” olmaya gerek yok. Hani çocuklara anlatırken diyoruz ya; “Allah insanlara yol göstermek için, ilahî kitaplar göndermiş bir de bunun yaşayan örneği olarak peygamberleri göndermiştir.” İşte buna uyalım.
Ama şunu da unutmayalımki “itidal” herkese lazım. Yaşadığımız dönemde, bir kaos ve anomi (kural ve değerlerin aşınmasının doğurduğu karmaşa ve kuralsızlık durumu) yaşıyoruz. Bu nedenle; “Yangına körükle gitmek” yerine sükunetle, Rabbimizin isimlerinden olan, “Halim, Latif” sıfatlarına sahip olmaya gayret edelim. Allah halimdir ve halim olanları sever. Allah Latiftir ve latif olanları sever. Dolayısıyla ne kendimizi gavurlara beğendirmeye çalışacağız, ne de ölçüsüz bir seylemi benimseyeceğiz. Gavura da ara sıra gavur diyeceğiz tabi ki…
Prof. Dr. Mehmet Zeki Aydın
Dışardakilere gavur diyelim ve tetbirimizi alalım lakin içimizde gavurdan da gavur olanlar var asıl onlarla nasıl mücadele edeceğiz bu millete o öğretilmeli.