
Güzel bir hat tablosu gördüğümüzde, dikkatimizi çeker ve beğeniriz. Harflerin uyumlu yazılışı adeta ruhumuzu okşar. İslam dini yapılan işin güzel yapılmasını teşvik eder. Nitekim Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem; “Allah güzeldir, güzelliği sever…” (Müslim, Îmân, 147) buyurmuştur. Bu hadis-i şerifle amel eden ecdadımız sanatın zirvesine yükselmeyi başarmıştır.
Sanatında zirveyi yakalamış şahsiyetlerden birisi de Ünye’mizin medar-ı iftiharı Hattat Mustafa Râkım Efendi’dir. Hat sanatında kendine ait tarzı ile bütün hattatların dikkatini çekmiş ve bu sanatın pirlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Bazı hattatlar onun sanatta geçilemeyeceğini söylemişlerdir. Günümüzde hâlâ bir çok sanatkarın feyiz kaynağıdır.
Hayırla yâd edelim
Toplumların hayatında sanatın çok önemli bir yeri vardır. İncelik, kavrayış ve nezaket kazanmada sanatın tesir ettiği yadsınamaz bir gerçektir. Nesillerin ruhsuz, tatsız, tuzsuz, sanatsız anlayışla yetiştirilmesi, kaba saba insanların yetişmesi anlamına gelir. Onun için Mustafa Râkım Efendi gibi nezih kişiliği ile sanatı mezcetmiş şahsiyetleri unutmamak gerekir.
Onları unutmamak için de bilhassa kabirlerinin ziyaret edilmesi, çeşitli vesilelerle anma merasimleri yapılması hayırlı olacaktır. Mustafa Rakım Efendi’nin kabri Fatih’in Karagümrük semtinde Atik Ali Paşa Camii hazîresindedir. Kabrin bulunduğu sokağa da onun adı verilmiştir. Bizler de onun kabrini ziyaret edip bir Fatiha okumayı ihmal etmeyelim.
Bu büyük sanatkarın hayatını ve sanatının özelliklerini Hattat Prof. Dr. Süleyman Berk Hoca doktora çalışmasında çok detaylı bir şekilde ortaya koyarak güzel bir hizmet sunmuştur. Aynı minvalde yazdığı İslam Ansiklopedisi maddesi de çok değerli bir kaynak olmuştur. Biz de Mustafa Râkım Efendi’nin hayatına dair bu maddeden bazı bilgileri iktibas etmek istiyoruz.
Hayatı ve tahsili
Mustafa Râkım Efendi Hazretleri Ünyeli Mehmed Kapudân’ın oğlu olarak H. 1171/M. 1758’de Ünye’de doğdu. Küçük yaşta İstanbul’a bulunan ağabeyi İsmâil Zühdî Efendi’nin yanına gönderildi.
Memleketinde ilköğrenimini tamamladıktan sonra küçük yaşta İstanbul’a gitti. Medrese tahsili esnasında ağabeyinden sülüs ve nesih meşk etti. 1769 yılında, henüz 12 yaşında olduğu halde ağabeyinden hat icâzeti aldı. Bu arada hâfızlığını da tamamladı.
Bu başarısından sonra kendisine “Râkım” mahlası verildi. Bu arada resim sanatıyla ilgilendi ve yeteneğini geliştirdi. Ayrıca sülüs, nesih yazılarının inceliklerini öğrenmek maksadıyla III. Derviş Ali’nin derslerine devam etti. Medrese tahsilini tamamlayan Râkım Efendi hat sanatında elde ettiği başarıları sebebiyle akranları arasından öne çıktı, şöhreti yayıldı ve ileri gelen devlet adamlarının çocuklarına yazı dersleri vermeye başladı.
Kısa zamanda hüsn-i hattın her nev’inde, bilhassa celî sülüste ve ressamlıkta mahâret kazanan Mustafa Râkım Efendi’nin yaptığı bir resim, Reîsülküttâb Ebûbekir Râtib Efendi vasıtasıyla III. Selim’e takdim edilince Padişah’ın resmini de yapması istendi. Resmi çok beğenen III. Selim, Râkım Efendi’yi müderrislik pâyesiyle ödüllendirdi. Böylece saray çevresini etkileyen ve büyük destek gören Râkım Efendi, II. Mahmud padişah olunca onun yazı hocası oldu.
Ayrıca kendisine sikke-i hümâyun ve tuğra tanzimi görevi verildi. Bu arada II. Mahmud’u iyi bir hattat olarak yetiştirdi. Padişah da ona büyük hayranlık duyar, kendisine her türlü imkânı sağlardı. 1809’da İzmir, 1814’te Edirne, Mekke, 1818’de İstanbul kadılığına, 1823’te Anadolu kazaskerliğine yükseltildi. Kazaskerliği döneminde padişah 2. Mahmud, Şeyhülislam Mehmed Zeynelabidin Efendi idi. Bu görevde olduğu esnâda Nusretiye Cami’nin yazılarını yazmaya memur edildi. Bu işle meşgul olduğu sırada felç geçirdi.
Geçirdiği felç hastalığı üzerine 25 Mart 1826’da hayatını kaybetti. Fatih Karagümrük’te Atik Ali Paşa Camii civarına defnedildi. Daha sonra eşi Emine Hanım tarafından türbe ve yanına bir de medrese inşa ettirildi. Hattat Kazasker Mustafa Rakım Efendi Türbe ve Medresesi, 2018 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edildi.
Günümüzde, türbesinin olduğu sokağa “Hattat Rakım Sokağı”, türbenin mahallesine yakın bir ilköğretim okuluna “Hattat Rakım İlköğretim Okulu” adı verilmiştir. Medresesi “Hattat Mustafa Rakım Efendi Kültür Merkezi” olarak hizmet verir.
Yeni bir çığır
Râkım Efendi sülüs, nesih ve özellikle celî sülüsle tuğrada yeni bir üslûp ortaya koydu. Açtığı bu çığır Sâmi Efendi ile yeni estetik değerler kazanarak günümüze kadar yetişen bütün hattatları etkiledi. Hat sanatı tarihinde Râkım Efendi’ye kadar sülüs-nesih yazıda en güzel biçim ve orana ulaşılmışken Ali b. Yahyâ Sûfî ve Ahmed Şemseddin Karahisârî ile temelleri atılan celî sülüs Râkım Efendi’ye kadar uzun bir durgunluk dönemi geçirdi.
Râkım Efendi, celî sülüste Hâfız Osman’ın sülüs yazıdaki estetik ölçülerinden ve onun en güzel yazılarından ilham alarak yaklaşık 1819’dan sonra kendi ekolünün kurallarını belirledi ve büyük başarı sağladı. Bu üslûpta celî sülüs harf ve kelimelerin tenasübü satır nizamında ve istif halinde en güzel âhengine ulaştı. Celî sülüs kompozisyonlarda harf güzelliğini öne çıkaran Râkım Efendi, istifte oluşan boşlukları okutma, tezyin ve mühmel işaretleriyle dengeli bir şekilde doldurarak kompozisyonun organik bütünlüğünü elde etti.
Celî sülüs sahasında en güzel eserlerini verdiği 1815-1819 yılları Mustafa Râkım Efendi’nin olgunluk dönemidir. Fatih Nakşidil Sultan Türbesi hazîresi Akdeniz ve Karadeniz giriş kapıları ön ve arka cephelerinde taşa hakkedilmiş celî sülüs âyetler, türbe kubbe kuşağında İnsân sûresiyle Eyüp’te Sultan Camii hazîresinde Çelebi Mustafa Reşid Efendi mezar taşı kitâbe yazıları bu dönemin günümüze ulaşan en güzel eserleri arasındadır.
Not: Daha detaylı bilgi isteyenler Prof. Dr. Süleyman Berk Hoca’nın Mustafa Râkım Efendi isimli kitabını okuyabilirler.
Mehmet Karayalman/ İrfanDunyamiz.com
Gönül Dünyamız ↗
Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.
İrfan Mektebi ↗
Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.