Namaz için ağlayan genç…

2006 veya 2007 senesiydi. O zaman görev yaptığım Çankırı Anadolu Lisesi, deprem güçlendirmesi için Çankırı’da başka bir liseye muvakkaten taşınmış ve biz de öğlenci olmuştuk.Okulda namaz kılacak yerimiz yoktu. Okul müdürüne gidip, öğrencilerle beraber namaz kılabileceğimiz bir yer ayarlamasını rica ettim.

Müdür Bey hemen bodrum katta başka amaçlarla kullanılan büyükçe bir oda vardı, orada namaz kılabileceğimizi söyledi. Odanın anahtarını bana teslim ederek oranın sorumluluğunu da verdi. Namaz vakitleri dışında odanın kapalı olması gerektiğini sıkı sıkıya tembihledi.

Halı, kilim ve kartonlarla mütevazı mescidimizi tefriş ettik. Ortam müsaitse namazlarımızı cemaatle kılıyorduk ve cemaatin imamı da ilahiyatcı olmadığım halde bu fakir idi.

Herkes samimi olduğu için o namazların feyzi bir başka idi. Kış mevsiminin kısa günlerinde ikindi ve akşam namazlarımız için birer teneffüslük vaktimiz oluyordu. Yoksa namazlarımız kazaya kalacak idi.

Birgün yine ikindi namazını cemaatle eda ettikten sonra Davut Bay adındaki bir öğretmen arkadaşımız akşam namazı için mescidi kendisinin açmak istediğini söyleyip anahtarı benden istemiş idi. Ben de anahtarı ona verdim. Tam derse girecektik ki 15-16 yaşlarında bir erkek öğrenci geldi, namaz kılmak için odanın anahtarını istedi.

“Oğlum” dedim: “Biz namazı kıldık. Mescidin anahtarı Davut Bey’de. O da derse gitti. Ne yapabilirim ki?” Öğrencimiz; “Yani Hocam, benim namazım kazaya mı kalacak” deyince omuzlarımı silkeleyerek başka çare yok anlamında cevap verdim. Zira ben de derse gitmek üzereydim.

O esnada bu genç yavrumuzun için için gözlerinden yaş akıttığını gördüm. Donup kalmıştım. Ömrümde namazını kazaya bıraktığı için ağlayan birisini ilk defa görüyordum. Bu genç yavrumuz arkasını döndü, dersine gitmek üzere merdivenlere yöneldi.

Allah’ın yardımıyla hemen kendime geldim. “Dur” dedim. Adını ve soyadını alıp hangi sınıfta olduğunu sordum. Bu bilgileri aldıktan sonra sınıfına gitmesini söyledim. Kendi dersimi unutmuştum. Yaklaşık 24- 25 dersliğin olduğu okulda her sınıfın kapısını çalarak anahtarı verdiğim Davut Bey’i aradım. Onu bulup anahtarı aldım.

Sonra o genç yavrumuzun sınıfına gidip ders hocasından izin talep ederek öğrenciyi dışarı çıkartıp doğruca mescide götürdüm. Kapıyı açıp namazını kılmasını söyledim. Namazını bitirene kadar da kapıda bekledim. O yavrumuz rahatça namazını kıldıktan sonra sınıfına gönderdim. Ben de gecikmeli olarak dersime girdim.

Namaz için gözyaşı döken muhlis/ muhlas kullara, özellikle gençlere selam olsun.

Doç. Dr. İbrahim Akyol/ İrfanDunyamiz.com

İslam Alimleri ↗

Kıymetli İslam alimlerini tanıtan birbirinden güzel yazılar okumak için tıklayın.

Abide Şahsiyetler ↗

İslam’ın çilesini çekmiş öncü şahsiyetlere dair yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Ramazan içinde bin aylar saklı…

“Ramazan sofrası” diye bir tabir var biliyorsunuz. Bu ifade ile aklımıza ilk anda ne geliyor …

Bir yorum

  1. Bu ögrencizin ismi neydi.
    Kıymetli Hocam

    tugra113@gmail.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.